Ama bu kolye ?
........... Geçmiş ............
"Umut kızım hadi çıkıyoruz "
"Geliyorum annee "
Bugün annemle vakit geçirecektik , çok mutluydum çünkü diğer zamanlarda çok çalışıyordu , sadece akşamları görebiliyordum okuldan gelince falan..
"Geldim annemm" deyip sulu sulu öptüm.
Annem gülümseyip " Hadi çıkalım aşkım benim"
Beraber arabaya bindik ve küçük dükkanların olduğu bir sokağa geldik , duvarlar deniz kabuğundan ve maviydi. Gözlerim ışıldadı.
"Anne burası çok güzel " deyip koluna girdim. Annem bana "gel bakalım aşkım kızım " dedi ve beni bir takıcının önüne getirdi oradan iki tane kolye seçti ucunda mavi deniz kabukları ve deniz yıldızı vardı.
Kolyenin birini benim boynuma taktı değerini de ben aldım ve annemin boynuna taktım..
Aynada yan yana durup "çok güzel olduk" dedim. Annem bana döndü ve " Canım kızım bu kolyeyi sakla hep olur mu ben olsam da olmasam da o güzel yüzün hep gülsün ve eğer ben bu kolyeyi bir gün boynumdan çıkarmak zorunda kalırsam onu çok değer verdiğin birine ver " dedi.
Anneme sarılıp "Seni çok seviyorum "dedim.
......... Şimdiki Zaman .........
Gözümden bir damla yaş titreyen ellerime düştü "anne" diye fısıldadım. Ne çok özlemişim onu kokusunu bakışını şefkatini..
Uygar beni daldığım yerden ayırdı ve " Umut bu kolyeler ?" Dedi.
"Biri annemin diğeri benim " dedim zar zor çıkan sesimle.
Araf elimden kolyeyi alıp saçlarımı çekti ve boynuma taktı. "Çok özledim " dedim kendimi tutamayıp , Araf bana sarıldı ben de ona sığındım.
Kapı kapanma sesi geldi , sanırım Uygar gitmişti , umursamadım yerim rahattı. Gözyaşlarım Araf'ın tişörtünü ıslatmıştı rahatsız olabileceğini düşünüp geri çekildim.
Aynı anda koltuklara kendimizi attık. Araf beni kendine çekip dizine yatırdı biraz şaşırmıştım. Ama huzuru bulmuştum , içimde ki mavi kelebek büyük bir heyecanla kanatlarını çırpmaya devam ediyordu..O sırada kapı çaldı Araf'ın dizlerinden kalktım kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda takım elbiseli bir adam vardı elinde ki poşeti verip gitti.
Poşeti açtığında içinde mavi boya olduğunu gördüm. Ama o kendimi o kadar kötü ve yıpranmış hissediyordum ki saç boyamaya halim yoktu.
Araf "Boyayacak mısın " dedi.
"Sanmıyorum " dedim titrek sesimle.
"Gel benimle " deyip kolumdan tuttu ve yukarı çıkarmaya başladı. Ne yapıyordu bilmiyordum. Benim odamda ki banyoya girdik.
Araf elimden poşeti alıp boyayı çıkarırken " nasıl yapılıyor bu " dedi. Dolaptan boya kabını alıp boyayı aktardım oksidanı da koyup karıştırdım "İşte böyle" dedim ama gülümseyemedim..
Tam fırçayı alıp saçıma sürüyordum ki Araf fırçayı elimden aldı ve tabureye oturttu. Boyayı saçıma yavaş yavaş sürüyordu.
"Bak Umut ailemizin intikamı için güçlü durmalıyız ki o şerefsiz amacına ulaşamasın " dedi.
Sonra da sert bir sesle ekledi " O yüzden karar ver ya güçlü dur yanımda ol o şerefsizi mutlu etme ya da geri çekil tek başıma hallederim " dedi ve fırçayı bırakıp çekip gitti.
Araf'tan ;
Umut'un üzülmesini ağlamasını elbette anlıyordum ama istemiyordum işte. Sert konuşmak zorundaydım.
O şerefsizin istediği bizi zedelemekti ve bunu başarması canımı sıkıyordu..
Aklımda sürekli o resmi üçe bölüşü ve benim olduğum tarafı yakması ve Umut'un ailesine yaptıkları vardı..
Ailemi öldüren o şerefsiz yaşamayı hak etmiyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ UMUT
Подростковая литератураAile hasreti çeken iki kalp... İki kalbi birleştiren vasiyet... Peki sadece bir vasiyet miydi iki hayatın birleşmesini sağlayan ? Yoksa saklı acılar mı ? Umut ve Araf'ın hikayesi 14. Bölümden ; Göz altları şişmiş mor rengini almıştı bembeyaz teni sa...