Gözlerini açtığında demir parmaklıklar ardındaydı. Parmaklıklar kan tadını alacak kadar paslanmışlardı. Masum değillerdi o parmaklıklar; hapsettiği adamlar, kadınlar gibi masum değillerdi. Çok derin bir nefes aldı. Camel soft paketini ve içinden çıkan o muazzam sigaranın özlemini çekerken parmaklıkların aralandığını gördü. Aman tanrım!
O loş boka bulanmış taştan nezaret odasına güneş doğmuştu aniden; parmaklıkların aralanmasıyla. Demir paslarının ardından bir çilekli süt damlamıştı adeta. En önden göğüs dekolteli sırıtkan bir kadın. Esmer. Ama her sarışın gibi arzulanan bir esmerdi. Seksiydi de. Hemen arkasından bir sarışın, gögüs dekoltesi yok ama altına sütyen giymeyi reddetmişti memeleri. İsyan başlatmışlardı sanki. Hemen ardından bir kızıl. Çırılçıplak aman tanrım neler oluyor burada. Bu boktan, taş kadar soğuk, kan kadar acı odaya ne oldu birden. Bu doğan güneş de neyin nesini. Sarmışlardı etrafını dans edercesine. Kızıl kucağına oturdu. Ereksiyon olmuştu sonunda şaşkınlığını gizlemek isterken. Sarışın elini kendi göğüslerine götürürken; dili, dışarıda dudaklarıyla savaşıyordu. Şaşkınlık içerisinde izliyordu kızları. Polis teşkilatı ne de çabuk değişmişti orada. Ve esmer! İşte noktayı bu koymuştu kafasında. Sevmediği kot pantolonunun fermuarını yavaşça indiriyordu göğüs dekolteli sırıtkan kadın. Aslında polisler onu bulduğunda çıplaktı. Sandığı kadarıyla onlar giydirmişti çıplak bedenini. Evet onlar giydirmişti de. Her neyse dercesine kafasını geri çekti. Çok güzel sırıtıyordu ve cinayet geçmiyordu bile aklından. Esmer kadın fermuarını açmıştı. Sarışın göğüsleriyle meşgulken; kızıl onu öpücükleriyle boğuyordu adeta. Ortalık fena karışmıştı neler oluyordu burada. Neresiydi burası. Aslında hepsinin bir polis rozeti vardı. Aklına arka sokaklar dizisindeki zeynep komiser geldi. Hayır ya olamaz. O nereden geldi aklıma. Bilinç altını sikmek istiyordu neler oluyordu burada. Esmer çoktan görevini layığıyla yerine getirmeye başlamıştı. Aşağıda birisi çalışıyordu. Bir ileri bir geri çekiyordu kendini. Ereksiyonu giderek büyüyor, orgazma her vakumda bir adım daha yaklaşıyordu. Kızıl birden gitti… elinde bir battaniyeyle geldi. Şaşırmıştı; neyin battaniyesi. Derin bir nefes aldı. Çok derin. Fazla derin…
Hafif kırsaçlı, önleri dökülmüş saçlardı bunlar. Ön iki dişi simetrik bir şekilde kırık. Sakalları bir japon penisi uzunuğunda. Yırtık kahverengi ishal rengindeki kazağı ve kumaş pantolonlu bir adamın elinde battaniyeyle onu dürtmesi uyandırdı rüyasından. Bu kadar üzülmemişti hiç. Bilinç altına ne oluyoru öyle. Sonra ağladığını hatırladı birden çünkü ağlamazdı daha önce. İşte bu lanet duygu sikti beynimi acımasızca. Geri yaslandı. Kendine acıyarak kırsaçlı adama gözgezdirdi. Derin bir nefes aldı. Çok derin… Paslanmış demir parmaklıklar ardında kalan bir nezarethanedeydi. Ve polisler onu çıplak bulduğundan giydirmek zorunda kalmışlardı getirmek için. iç çamaşırı da giydirmemişlerdi. Sevmediği kot pantolonu çok sevdiği götünün arasındaydı artık….
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOKA SARAN BİR HİKAYE
KurzgeschichtenAklını bir şişeye sığdıran adamın ölüme uzanışı.