‘Bir gece yarısıydı, sinirliydim. Klimadan yapaylaşan bir yapımcı odasında çaresizce bekliyordum. Aylarca uğraştığım senaryomu; dişleri altın kaplamalı, maydanoz karışımlı, ağzı lahmacun kokan bir yapımcının beğenmesi için çabalamak gelmedi içimden. Senaryomu beğenmedi. Pek sorun etmemiştim aslında. Ona beyaz çorabın modasının geçtiğini salık vermekten onur duymuştum. Asıl sorun oradan dışarı çıkınca başladı. Elimde senaryomla motoruma binmek için çabalarken bir sokak sakininin bıçakladığı tekerleği tekmeleyerek; son ayların en güzide küfürlerini ettim. Metrobüsü bulabilmek için bir tinerciye bira ısmarladım son paramla. Bir buçuk saatlik yolu ağır bir çiş yüküyle çekmek zorundaydım. Yol ise tam anlamıyla felakatti… Sonunda inebilmiştim. Eve varmaya çalışırken aklımda yapımcının dişindeki maydanoz ve çişim vardı. Delice bastırıyorlardı beynime. Sanki 8lik bir çiviyi beynimle seviştirmeye çalışan bir inşaat işçisinin elleri gibi sertlerdi. O anda telefonum çaldı. Önemli günlerde açardım telefonumu. Sonra da atardım bir kenara. Yapımcıya gittiğim o gün önemliydi en başlarda, daha sonrası ise… cevap verdim. Arayan oydu. Bana gelmişti belli ki bir derdi vardı, sesi acıydı ama anladığımı belli etmedim. Çünkü önceki aramalarında bulduğum ses genelde şehvet dolu olurdu. Bu sefer ki başkaydı.. acıydı bu sefer ki. Eve vardım ve onu içeri aldım. Oldukça sevecendik birbirimize karşı. Bu arada taşıdığım sıvı yükünden kurtulmuşken beni özlediğini dinledim ondan. Pek sorunu yok gibiydi ama sesi acıydı. Bütün gece seviştik. Sabaha kadar onun oldum. Bedenen evet ama zihnen asla! Sabah uyandığımda bir sigara yaktı, derince nefes aldı, verdi ve evden kovulduğunu söyledi; kalmak istiyordu belliydi. Ama onu kabul etmedim.edemedim. ben, ben o aradığı adam değildim, ben sütle beslenen bir kedi gibi yalnızlıkla beslenirim. Kabul edemedim. Dışarı çıktım bütün gün dışarıdaydım içtim, oldukça güzeldi sarhoşluk. Mezarlıktan geçtim. Bu paranoyaklığımdan değildir severim mezarlıkları. Huzur bulurum, zararı dokunmayan tek insan kalabalığıdır orası. Yalnız da hissetmem pek. Bazen ölesim bile gelir. Evi aramam bile orada ancak yine eve gitmek zorunda kalır kalkarım yerimden. O gece olduğu gibi.. işte her şey o gece ee gelişimden sonra başladı aslında’
O iki düzenbaz polise bunları anlatırken; sorgu ışığı onu çoktan susatmıştı bile. Polisler onu hayranlıkla dinliyorlardı. Hadi diyorlardı hadi. İç şu lanet suyu ve devam et…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOKA SARAN BİR HİKAYE
Krótkie OpowiadaniaAklını bir şişeye sığdıran adamın ölüme uzanışı.