Lanet olsun! Sikeyim böyle hayatın geçmişini! Sınıyor musun beni, dünyada bu kadar sevişmeyi bilmeyen, eli silahlı katil varken neden ben ulan! çok sinirliydi. Beyninin derinliklerinden akıp gelen senaryosunu beyinsiz bir yapımcının pis gülüşleri ardından saklamak zorunda kalmıştı. Bu adam benim düşüncelerimi görmeyi hak etmedi! diye söylendi. Üstüne motorunun lastiğini patlatan bir sokak şarlatanından yumruk yedi. Sanki tüm belalar onun için koalisyon oluşturmuştu. Motoru için bir çekici çağırdı hoş; verecek parası da yoktu. çekiciyi beklerken bir sigara yaktı. ciğerini patlatırcasına bir nefes aldı. özgürdü sigara dumanı. afrika da su kuyusuna atılmış bir siyahi velet gibi özgürdü. çekiciye motoru verdikten sonra metrobüse gidebilme yolları aradı. sordu soruşturdu. bir sokaktan geçiyordu. nedense tuhaf geldi ona. sokak aşağıya yaklaşık 5 derece kadar eğimli, sağ tarafı söğüt ağaçlarıyla dolu ancak sol tarafı kurak bir iklimin verimsiz tarlası gibi… düşündü… bir sokakta bile tezatları iliğime kadar hissedebiliyorsam.. ah hayat.. ah.. yıldıramayacaksın beni. içinde barındırdığın budenli tezatlara rağmen…
eve gidebilmek için sabırsızlanıyordu. çünkü lanet çişi yine gelmişti. çok çekiyordu çişinden.. ilkokulun ortasına kadar altını ıslatan pis bir velet olmuştu. ancak kimsenin bundan haberi yoktu. sanırım artık var… uzun süre çişini tuttuktan sonra bırakmak.. ah işte o an.. hiç bir orgazmda alamadığı o güzel tad… bir ümit ile tramvaydan indi. eski tekstil atölyelerinin bulunduğu derme çatma mermerlerle döşenmiş bir hana girdi. o kadar keskin tiner kokusu vardı ki. bir ayyaş oluvermişti o an. tineri kendi kan damlası gibi benimsemişti. handan dışarı çıktı. aklına motoru geldi. ah dedi ah… yürüdü. bir sigara yakmak istedi. elini cebine götürdü, camel soft paketinden son dal sigarasını çekti. ağzına götürdü… sağ cebinde bulunan oldukça güzel bir kızın hatırası olan yeşil çakmak ile olimpiyat meşalesini yakmıştı… o sırada müzik çalarından gelen camel’ın rajaz şarkısı tüm bedenini kapladı. çakmağı cebine atıyordu ki telefonunun titremesine şahit oldu. çıkardı ve numaraya baktı. sonu tanıdıktı… 2168… kimdi bu amına koyayım ya diyerek telefonu açıverdi. 20li yaşlarda berrak bir kız sesi kulağındaydı. ’ bu tarafa yolum düştü seni bir göreyim dedim ama, ama yoksun herhalde ya da bilerek açmadın ’ susturdu kızı. öyle bir derdim olmadığını bilirsin. 3 dakika sonra evdeyim dedi ve telefonu kapattı….