Gözlerim yanıyor. Rüzgara karşı ağlamışlıklarımın en acısını yaşadım bugün. Sevişmeden ayak tabanlarım çekildi bu gece yerlerinden. Mutluluğu hiç ummadım bu gece ki kadar. Bunu neden yaptın. Niçin öldün. Ben belki de ilk defa bir kız için ağlamak zorunda hissediyordum. Zorundalığa çok söverdim neden yaptın bunu. Neden öldün. Bunları söylerken sağ elini sağ bacağının kalınca baldırına saplamış sıkıyordu parçalarcasına kendini. Yine ağlıyordu. Acıları, ah acıları onu sanki hayata bağlıyordu. Sanki her zamankinden daha da çok korkuyordu. onca yaşanmışlık arasından aklına getirdiği tek şey biraz önce çöpü karıştıran pis ve siyah bir kediydi. Geriye gidemiyordu. Hep bir yerde tıkanıyordu özenle koruduğu yüce beyni. Gerisini hatırlamıyordu. Çok kötüydü hayatı. İlk defa anladı. İlk defa odasının günah dolu yatağının hemen sağında kalan pencerenin yırtık perdesinden görünen ışık ilgisini çekemedi. İlk defa bir sigara daha yakamadı. İlk defa bütün gece boyunca hiç ereksiyon olamadı. Çünkü bu kez bir korku değil. Bir cinayetti…
Yutkundu. Elini baldırından acıyla çekip elindeki kanlı senaryosuyla gözyaşlarını temizledi. Düşledi. Gerindi. Oturduğu sandalyeden sonunda ilgisini çeken sarı ışığa daldı. Elindeki kanlı senaryoyu yatağa fırlattı. Belki de sonu olmayan bu yalnızlıktan kurtaracak tek temennisi, senaryosu. Onu fırlatmıştı. Şaşkınlık içersinde gözlerini tavana çiviledi. Göz kapaklarını kapatırken düşündüğü tek şey onun ölümüydü. Ölmeseydin be lanet olası pis kaltak! Keşke… gözleri kapalıydı, sandalyesinde kapalı olan gözlerini tavana dikti. Gördüğü tek şey; bir görme engelli kadının görmeyi düşlediği gökkuşağıydı. Yani; zifiri bir karanlık ve sırıtan senaryo hırsızı, ölü bir pis kaltak. Cinayetti… Adem elması ses telleriyle birlikte tüm soluk borusunu dışarı çıkarmak ister gibiydi. Patlamasından korktu. Kafasını yere indirdi. Gözlerini açtı. Acıyı kusmalıydı sıcak bir küvetin gider deliğinden…
Odası; o orada yokken çok sessizdi, ışık içeriyi tam adınlatamıyordu. Çünkü sadece perdenin deliğinden giriyordu içeri. Ya da yırtığı. Her neyse. Odası sessizdi ve isliydi. Henüz birkaç saat önce işlenen bir cinayette başkahraman olan bir kadının parfümü kokuyordu içeride.
Sıcaktı.. tüm iliklerine kadar hissetti. Tüm benliğiyle küvete saldı kendini. İlk defa, bu gece küvette ağlıyordu…