25) Bir kadının yokluğunun; varlığından daha yüce olması

120 3 0
                                    

Haftalardır tavanını izleyemediği, perdesinin yırtığından elektrik direğiyle göz sevişmelerini yapamadığı evini; antre kapısının hemen önündeki kıvrılan halıya aldırmayıp gururla sunduğu sarhoş yürüyüşlerini, acımasız bir melodram ile su damlatan küvet musluğunu dahi özlemle istiyordu bedeni. Ulaşmak için sanki bir ömür kat ediyordu o loş ışıklı kafeden birkaç müzik uzaktaki evine. Sanki hiç durdurmamıştı onu yakışıklı ancak pasaklı adam. Hiç durmadan yürümek istiyordu özenle saklandığı o pis ancak huzur dolu evine.

Yağmurun henüz ayrılmadığı asfaltta dans eden ayaklarıyla yürüyordu. Büyük bir hayal kırıklığının kalbinde oluşturduğu acının verdiği dokunulmazlıkla beraber yürüyordu. Aldığı derin nefesler ve pasaklı adama verdiği bir dal sigaranın azizliği için yürüyordu ayakları; pis ama huzur dolu evine.

Hava kararmaya başlamıştı bile. Bir güz ayazının, bir insan suratını bu kadar acıtabileceğini - yüreğinde oluşan hayal kırıklığı nedeniyle - düşünemeden yürüyordu. Aciz düşünceleri ve naçizane fikirleri zerre değer kaybetmeden, yüreğinde taşıdığı henüz taze olan hayal kırıklığı ile yürüyordu.

Hava kararmıştı bile. Bir elektrik direği kestirdi gözüne, kafasını karşıdan gelen arabaya aldırmadan kaldırdı. Yağmurun asfalta savaş ilan ettiğini anlayıverdi birden, bir saldırı tasarlıyordu her bir damlasında, bir saldırı tasarlıyordu ıslattığı onlarca evsiz ve aç çocukla. Bir saldırı ve yine bir saldırı.. griliği ile öldürdüğü onlarca ağacın intikamını alırcasına. İç çekti ve yine düşledi. Kaybolduğu her bir dakikanın hesabını soran bir kadının yokluğunu sorguladı. Bir kadının yokluğunun varlığından daha yüce olduğunu anımsadı, sırıttı ve yürümeye devam etti. Uzun süredir tek arzuladığı kadının o küçük çehreli kadın olduğunu da anımsadı. Uzun süredir sevişmediğini de… Hiç yoktan derdi yoktu sevişmek için diğer insanlar gibi birbirleriyle. Bu bile kendini – bu kadar hayal kırıklığı, bu kadar acıya rağmen – yüce hissetmesi için yeterliydi. Aslında yüce olmadığının farkına varması ise geç olmadı. Ardından düşüncesini sarf etmesi de:

-          İnsanların birbirleriyle sevişmek için bu kadar fazla uğraş vermesinin nedeni hayatın bize adadığı bir seçilim yöntemidir. İnsanlar arzulanmak ister, arzular ve arzulanır. Ancak arzular; arzulanandan çok daha yücedir. Unutulur, unutulmamalıdır.

Uzunca sırıttı. Arkasına bakmadan yürüdüğü yolda ilk defa arkasına baktı. Kafasını bu kez o elektrik direği için kaldırmadı. Bu kez gördüğü sadece ağlayan ufak bir sokak çocuğuydu.

BOKA SARAN BİR HİKAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin