Rüya görüyordu, rüyasında o ve Hakan sahilde el ele yürüyorlardı, tıpkı eski günlerdeki gibi...
Hakan bir şeyler anlatıyor, Çağla onun jest ve mimiklerine bakarken, gözleri ışıl ışıl onu dinliyordu.
Saçlarını Hakan'ın istediği gibi kısaltıp kıvırmış, rengini ortaya çıkarmıştı. Hakan'da ona papatyadan taç yapmıştı.
Üstüne ilk buluşmalarında giydiği beyaz elbiseyi giymişti. Hakan ise Çağla'nın ona aldığı siyah T-shirtü ve paçalarını kıvırdığı siyah bir pantolon giymişti. Bir süre hiçbir şey konuşmadılar sonra Hakan gözlerine bakarak
"Seni çok seviyorum. "
dedi.Çağla ise
"ama sen gittin? " diye cevapladı. Hakan tekrar etti,"Seni seviyorum. "
"Yine gideceksin dimi? "
Çağla ağlamaya başladı, Hakan gözleri dolu bir şekilde tıpkı ilk gün sahilde elini bırakarak gittiği gibi yürümeye başladı. Arkasından bağırıyordu Çağla
"Bu kaçıncı terk edişin? Bu defa gitmene izin vermeyeceğim. Hayır Hakan. Gitme N'olur gitme! "
Hakan denize doğru gidiyordu, son gelen dalgayla o da bir anda kayboldu. Bu defa yorgundu, daha sakindi alışmıştı Hakan'ın bir var olup bin yok olmalarına. Denize bakarak mırıldandı
"Sen kendine iyi bak, ben beceremiyorum..."
Uyandı bundan sonra gördüğü her kabus böyle mi olacaktı? Gün henüz yeni doğuyordu. Yastığı sırımsıklak olmuş, gözleri artık patlayacak hâle gelmişti. Eline, üstünü örtmek için bir battaniye alarak balkona çıktı, biraz hava ona iyi gelecekti. Güneş'in doğuşunu seyretmeye başladı, Tekrar uykuya dalmıştı...
Deniz Çağla için psikolog arkadaşı Ceyhun'la konuşmuş ve Çağla ile onu tanıştırmaya karar vermişti.
Beraber anlaştıkları saatte parkta buluşacaktılar bu buluşmalarında Çağla'yı tedaviye nasıl ikna edeceklerini konuşacaklardı. Deniz parktaki çocukları seyretmeye dalmış, Ceyhun'un geldiğini fark etmemişti.
"Ooo Deniz hanım görüşmeyeli nasılsınız? " Diye sordu Ceyhun tatlı bir gülüşle.
İrkilmişti, sakin bir ses tonu ile cevapladı
"İyiyim sağol sen nasılsın? "" iyi olduğuna emin misin? "
"Ya Çağla'ya canım sıkkın aklımdan bir türlü çıkmıyor kendine zarar verecek diye ödüm kopuyor." Bunu söylerken gözleri dolmuştu.
" Zamanla toparlayacağını sanıyordum, takıntı haline getirmiş olmalı. "
" Takıntı demeyelim, biz ona inanç diyelim. Daha doğru olur."
" Tam olarak neyin inancı anlamadım? "
"Mutlu olacağına inanıyor. "
" Bundan daha güzel bir inanç mı var. Demek ki hâlen ümidi var hem korkma ümidi olan insan intihar etmeye kalkışmaz. "
" Ceyhun aslında tam anlatamadım. Ya inandığı şey mutlu olacağı değil, sadece Hakan gelirse mutlu olacağı. Onun gelmesini bekliyor."
" Sen telefonda anlatırken Hakan'ın şehir dışına gittiğini söylememişmiydin? "
"Evet, Çağlanın psikolojisini bozan asıl şey de bu sanırım."
" Psikoloğun ben olduğumu sanıyordum ama birileri teşhisi önceden koymuş. " dedi ortamı yumuşatmaya çalışarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÂRUMAR (DÜZENLENİYOR-KİTAP OLACAK)
Ficção Geralİmkansızların arasından sızıp hayatımıza giren ince bir sızıydı aşk... Uçurum kenarında ki insanların tek sığınağıdır aşk, Her şeyden, herkesten bir kaçış yoludur, Eğer kaybetmişsen, bir kez olsun en afillisinden kaybetmeyi göze aldıysan, hiç düşünm...