~6~ Gittin ama hayalimde kaldın...

691 502 46
                                    

Tüm bunlar olurken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlardı bile. Hava kararmıştı ve çok yorulmuşlardı.

Çağla yol boyunca hayali arkadaşının elini tutarak onunla sohbet etmişti. Onun bu halleri hem Ceyhun'u hem de Deniz'i ürkütüyordu ama ikisi de bunu birbirine söyleyemiyordu.

Deniz cam kenarında, arka koltukta oturan arkadaşının kendi kendine konuşmalarını dinlerken gözyaşları ondan bağımsız bir şekilde koltuğu ıslatıyordu.

"Deniz yapma" diye uyardı Ceyhun. Çağla duymasın diye elinden geldiği kadar kısık bir sesle.

"Kaybediyoruz ama ben hiçbir şey yapamıyorum, çok zoruma gidiyor hiçbir şey yapamamak."
Dudaklarını ısırıyordu konuşurken.

"Kaybettiğimiz yok saçmalama. O çok iyi."

"Biz o pisliği görmediğimizi ona nasıl anlatıcağız? Hadi anlattık diyelim baksana haline Hakan'ın burda olduğunu düşündüğü için ne kadar mutlu. Hayal kırıklığına uğrayacak."

"Ya zaten iyileşinceye kadar böyle davranıcağız. Sonra anlatması kolay."

"Kolay mı? Dalga mı geçiyorsun benimle? "

"Anlatma işini ben halledeceğim. Benden nefret edicektir büyük ihtimalle sen onun yanında ol yeter."

"Ben zaten hep onun yanındayım."

"Tamam işte. "

"Ya bu kadar basit mi? "

"Evet. Şimdi konuyu kapatsan iyi edersin bize bakıyor. "

Tekrar cama yaslanıp geçtikleri yolları seyretmeye başladı, az ilerde ki park eve yetişmek üzere olduklarının habercisiydi. Bu sokaklarda Çağla ile beraber bir sürü anıları vardı. Hakan ve Çağla tanışmamış olsaydı kim bilir belki de şu an bu arabada değil de giderek yaklaştıkları parkta çocukça hareketler yapıp eğleniyor olacaklardı.

Hayat hep acımasız dı, insanlar hayattan daha acımasız. Ne istemişlerdi ki babasının mavi gözlü prensesinden...

Araba'nın gövdesine koyduğu telefonu kaldırıp kapıcıyı tekrar aradı. Camların değiştirildiğinin ve evin temizlendiğinin onayını aldıktan sonra telefonu kapatıp eski yerine koydu.

Dışarda ki insanları seyrediyordu. Dışarıya bağıramıyordu başladı içinden hayata ve insanlara olan öfkesini savurmaya:

" Hayat hep yanlış zaten. Nefret ediyorum hepinizden. Takındığınız insan rolleri hep aynı.Yaşamaya olan inancımı siz insanlar yüzünden kaybettim ben. Anlatmıştı annem birer yalancı olduğunuzu küçükken. Haklısın annem. İnsanlar yalancı, insanlar çok kötü. Hadi kendimi geçtim ben alıştım kaybetmeye, ama Çağla'm'dan ne istediniz be? Yetmedi mi verdiğimiz kayıplar. İnsanlar çoğaldıkça insanlık köreldi. Körelttiğiniz insanlıkla övünüyorsunuz hâyasızca. Kalmaz ki mazlumun âhı yanınıza. Hepiniz birer çok iyi yalancılarsınız. Hadi savurun maskelerinizi ortalığa. Hayatını bitirdiğiniz onca insanlardan bahsedin mesela. Kaç kişi kaybetti bir aşk uğruna? Kaç kişi ağladı umursamazlığınıza? Görmezden geldiğiniz kaç kişi intihara meyilli dolaşıyor şehrin ıssız sokaklarında? Açtığınız yaraları sayın mesela. Ağlattığınız insanları... Sahi buna yüzünüz var mı ki? Akıttığınız gözyaşları olacak sizin cehenneminiz. Kaybetmenin verdiği o iğrenç duyguyu sizler de tadacaksınız. İşte o gün bizde siz "sözde akıllılara" deli muammelesi yapacağız..."

İnsanlara olan öfkesi siyah gözlerinden okunuyordu. Ceyhun'un arabayı park ettiğini fark edince bir an aklına bir soru takıldı. Hastahane' ye gitmeden önce ortada olmayan bu araba nereden gelmişti?
Aklında soru işareti bırakmayı sevmediği için direk olarak Ceyhuna yönelip sordu sorusunu

TÂRUMAR  (DÜZENLENİYOR-KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin