Kaybettiğime ithafen...
" Hissettiklerimi en güzel şekilde anlatan ve çok sevdiğim bir şairin kaleminden : Affet! Seviyorum seni adlı şiir bu gece eşlik ediyor bizlere. "
Fon müziğinin başlamasıyla başladı hissettiklerini dilinden dökmeye
Bu gece,
ellerimde sana söyleyemediğim
kırık cümlelerimle
dayandım yüreğinin kapısına.
İzin ver içeri gireyim,
sahilindeki eski bir bankta
şehrinin gökyüzünü gözlerinden izleyeyim,
izin ver, bu gece bir kezde olsa duyayım sesinden.
sessizliğinde kayan yıldızlar saçlarından tırmansın tekrar yuvalarına.
Kabul et huzuruna bu aciz sevda elçisini...Şiirini okurken sahneden inmeye, ağır adımlarla Çağlaya yürümeye başlamıştı. Her mısrasında biraz daha yaklaşıyordu ona. Yüreğindeki kuşun kanat çırpmalarıyla heyecanlanmaya, yüreği titremeye başlamıştı. Yüreğinde yeşerttiği umutları dilinden dökmeye devam etti.
Bırak,
kırgın cümlelerim sana ulaşsın. Başıma gelen, iyiki gelen kadın hisleri savruk deli bir adamın, kalbi seninle günaydın diyor doğan her güne.
Aç kapılarını, elim kolum seninle dolu, kırık umutlarım.
Bağışla! kendimden bile habersiz sevdim seni.
Canımdan canına yol alan sensizlikle
ölüme inat
affet!
Seviyorum seni...Salonu kaplayan büyük sessizlik onu daha fazla heyecanlandırmaya başlamıştı. İstemeden nefes alışları hızlanmıştı, aralarında bir adımlık mesafe kalmıştı. O adımı da Çağla attı, fısıltıyla konuştu kulağına
"Nefesin ne kadar sıcak, nefesin ne kadar yakın..."
Bir elinde az önce cevap vermesi için kendisine verilen mikrofon varken diğer eliyle ilk defa korkmadan, hissettiklerini saklamadan, Ceyhun'un yüzünde dolaştırdı elini. Boynunda takılıp kaldı eli, nefesini hissedecek kadar yakınındaydı. Mikrofonu dudaklarına yaklaştırırken gülümsedi ve o da yüreğindekileri seslendirmeye başladıBu gece,
ellerindeki kırık cümleleri tedavi etmek isterim yüreğimle.
Kapılar açık sonuna kadar,
izinin kabul görüldü sonsuzlukta. Şehrimin gökyüzü, en güzel gözlerinde izlenir.
Bana da yer aç yanında.
Söyle! Bu gece birkezde olsa duyayım sesinden.
Sensizliğimde kayan yıldızları yeniden bulabileceğimi.
Ellerimde sevdama aciz bedenim, asla yetmeyecek belkide.
Bırak can bulsun.
Bu kırgın bayanın başına gelen, iyiki gelen adamın nefesinde,
kalbi iyi gecelerini diliyor uykulara.
Sarıl bana.
İçim baştan aşağı sen,
Kırgın umutlarım.
Affet, habersiz duygularından haberdar olmadığım için.
Sevdin beni.
Canımdan canına yol alan sessizlikte.
Yaşama inat.
Bağışla !
Seviyorum seni...Dakikalardır onları pür dikkat dinleyen insanlar yüksek bir gürültüyle alkışlamaya başlamıştı. Onlar ise onca insanın arasından sıyrılıp apayrı bir dünya kurmuştular kendilerine
" Yani şimdi benimsin değil mi denizkızı? "
Gülümsedi, onaylarcasına başını salladı
" Ömrümün sonuna kadar sadece senin..."" O hâlde duysun bütün şehir! Ömrünün sonuna kadar bu adamın tek sığınağı senin omuzların olacak! "
" O hâlde duysun bütün şehir! Ömrünün sonuna kadar bu kadın bu adamın sığınağı olarak kalacak! "
Gülümsediler, yıldızlar gülümsedi, gece gülümsedi, ay gülümsedi... Bu gece tüm kainat onlara eşlik etti, bu gece tüm insanlar onların aşklarına şahitlik etti, yüzlerce şahitleri vardı şimdi. Birbirlerini bırakmamaya yemin edercesine sımsıkı sarıldılar.
Peki hissettikleri duygunun adı aşkmıydı? Hayır, aşk hissettiklerinin yanında basit kalırdı. Bambaşka birşeydi onların ki. Gecenin sabaha olan bağlılığı, kışın bahara olan sonsuz hasreti, yağmurun güneşe olan tutkusu...
Onlar bambaşkaydılar.
Gülüşüne müptelaydı kadın adamın, Kirpiklerine sarhoştu adam kadının...
Adam sarıldı, kadının tüm kırıkları ruhuna veda etti. Kadın sarıldı, adam hayatı kadının kalbinden tekrar keşif etti.
Adam güldü, kadın adamın gamzesine bir ömür kendini kazıdı. Kadın güldü, adam kadının yüreğine bir ömür ait oldu. Adamın kirpikleri ilk defa mutluluktan ıslandı, kadının huzur dolu ıslak kirpikleri adamın yüreğine saplandı. Aşk mı? Kadın adama, adam kadına yüreğini emanet etti. Cesaret mi? İkisi de bir ömür birbirlerine ait olacağına yemin etti. Gece mi? Gece bu tutkunun karşısında yıldızları önlerine serdi. İşte sonsuzluğa bir tutku başlamıştı ellerini tuttu adam kadının, yüreğini ilk defa hissetti kadın. Ellerini sımsıkı sardı kadın adamın, sonsuzluğa kavuştular adım adım...Bu sırada okunan Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiiri onlara eşlik ediyordu.
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni..." Ben senin huzuru bulduğum masmavi gözlerini sevdim. " Dedi Ceyhun gülümseyerek, ellerini hiç bırakmamışlardı. Masada otururken bile kenetlenmiş gibi hiç ayırmadan birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşlardı her ikiside.
Ekledi kadın " Ben senin en çok çocuk yüreğini sevdim. "Hissettiklerinin büyüsünden Bora'nın sesiyle kurtuldular
" Dünyaya geri dönün isterseniz? Hayır yani olan var, olmayan var yapmayın böyle. " Dedi gülerek.@lifeisdrunkk Seviyorum seni adlı şiiri yazdığın için beni kırmadığın için gerçekten minnettarım ♡ Kafa boşluğuyla yazmış olmama rağmen ve kısa olmasına rağmen gerçekten isteyerek ve uğraşarak yazdığım bir bölümdü. Beğeneceğinizi umuyorum ve lütfen hepinizden düşüncelerinizi bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÂRUMAR (DÜZENLENİYOR-KİTAP OLACAK)
Ficção Geralİmkansızların arasından sızıp hayatımıza giren ince bir sızıydı aşk... Uçurum kenarında ki insanların tek sığınağıdır aşk, Her şeyden, herkesten bir kaçış yoludur, Eğer kaybetmişsen, bir kez olsun en afillisinden kaybetmeyi göze aldıysan, hiç düşünm...