Kırıklar

117 41 7
                                    

Yeni bir gün ve yeniden doğan bir güneş karanlığı silmeye yeter miydi? Karanlık güneşe, güneş karanlığa yenilirdi her yeni gün. Birbirini seven iki insanın birbirine karşı yenilmesi gibi. Ay güneşe aşıktı. Birbirlerini görmek için aydınlatıyorlardı gündüzü ve geceyi ama birbirlerini göremediler.
İşte bu imkansız aşk, yeni bir günü getirmişti bana. Annem çok sessizdi, odama girip beni uyandırmasını, dağınıklığıma kızmasını bile özlemiştim. Babamın öldüğü günden beri Loreni hiç görmemiştim. Tam 3 hafta 2 gün olmuştu. Bilekliğimi o günden beri hiç çıkarmamıştım. Gördüklerimi unutamıyordum. Babamın gazeteler altındaki solgun bedeni, gözümün önünden gitmiyordu. Loreni özlemiştim bu saçma bir histi ama onunla konuşmadan yürümek bile bana iyi gelirdi.  Neredeydi? Napıyordu?

Kafamdaki düşünceler;

1-Çok konuştuğum için artık beni dinlemek istemiyordu.
2-Gökdelenden aşağı atlamak istemiş ve kendimi öldürmek istemiştim, o gün oradan tekrar atlayıp öldüğümü düşünüyordu.
3-Benden sıkılmıştı. (Çok konuşan taraf ben olmama rağmen üstelik!)

İçten içe cevabın bende olmadığını biliyordum. 3 haftadır döktüğüm gözyaşları bir ülkenin su sorununa çözüm olabilicek kadar çoktu. Ama Loren yoktu. Hiç gelmemişti. Günlerdir balkona hiç çıkmamış, kayıp yıldızla hiç konuşmamıştım. Dışarı çıkmak ve Loreni görmek istiyordum. Kolumdaki bilekliğe baktım. Ve üzerimdeki pijamalarımla kendimi dışarıya attım. Annem öyle üzgündü ki evden çıktığımın bile farkında değildi. Bahçe kapısından dışarıya çıktım. Cam göz kedi ayaklarıma dolandı. Yine anlamlı anlamlı yüzüme bakıyordu. Kucağıma aldım. Onu dikkatlice inceleyen, bu sefer bendim. Beraber ormana gittiğimiz gün konuştuğundan emindim. Bahçenin çıkışındaki boş bank'a oturdum ve bilekliği cam göz kediye gösterdim. Bilekliği yaladı ve miyavladı.

-Bana bak Cam göz kedi, konuştuğunu biliyorum.
(Bu yaptığım aptalca geliyordu.)

-Miyav..

-Peki tamam, ben Loren'e gidiyorum. Sende burda uslu uslu dur!

Yürüdüm. Çalılıklar yağmurun etkisiyle oldukça büyümüştü yürümekte zorlanıyordum.

-Dur biraz mavi kız, sana söylemem gereken birşeyler var mrr..

Ben, bir ses duyduğuma emindim. Arkamı döndüğümde yeni bir gizeme adım atmış olacaktım. Gelen ses Lorenin tehlikede olduğunu söylemişti. Dönmek zorundaydım Loren ne kadar tuhaf olsa da, en zor zamanlarımda yanımda olmuştu.

Kafamdaki düşüncelere engel olamıyordum. Ve kafamdaki düşünceler o an sıralanmaya başlamıştı.
1-O kedi konuşmuştu. Tanrım! Ben bir çizgi filmin içindeydim ve "Bir kedi gördüm sanki" diyen Tweety'nin "konuşan bir kedi gördüm sanki" diyen versiyonuydum.
2-Tiyatro metnimle alay eden çocuklardan biri, benimle dalga geçiyordu. Ama Loreni nerden biliyordu?
3-Ben ruhani varlıklara karışmıştım. Ve onları duyabiliyordum.

Cevabı öğrenmek için bu sefer arkamı dönmem gerekiyordu. Ama cam göz kedi arkamı dönmemi beklememiş, üzerime atlamıştı. Gözleri çok anlamlıydı. Tıpkı Loren gibi. Kediler her zaman anlamlı bakardı ama Cam göz kedi farklıydı. Büyülü, gizemli ve karanlık bir tavrı vardı.

-Beni dinle! dedi tiz bir sesle. Bu ses gerçekten Cam göz kediden geliyordu. Aklımı kaçırmamıştım.

-İmkansız aşkı bilir misin mavi kız? mrr.. mrr..

-Ben aşk ne demek bilmiyorum. İnsan aşık olmadan, aşkı nasıl bilebilir?

-Miyavv.. ben bir kedi tanrısıyım. mrr.. Bilirsin biz kediler başına buyruk canlılarızdır, dedi. Kuyruğunu bacağıma dolayarak.

KAYIP YILDIZ #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin