Dolunay

125 41 28
                                    

Havanın aydınlık ve karanlık olma konusunda kararsız kaldığı bir saatte, uzun bir yolculuk için hazırlanmam gerekiyordu. Ay o gün dolunay halindeydi. İçimde Lorenden ayrı kalmanın vericeği huzursuz his vardı. Annem odaya girdi;

-Mavi! Uyanmışsın bir an önce toparlan, birşeyler atıştırıp çıkalım, dedi.

Toparlanmam gerekiyordu. Uzun bir süre eve dönemeyecektim. Ölüm meleğinin izimi bulmaması gerekiyordu. Duş aldım, eşyalarımı toparladım. O sırada camımdan gelen bir ses korkmama neden olmuştu. Lorendi bu! Odama tırmanmıştı.
"Gelmeyeceksin sandım" dedim. Loren ilk kez odama girmişti. Sarıldım, özlemiştim.

Kafamdaki düşünceler;

1- Dışardan kimse Loreni göremiyorsa, insanların arasında boşluğa sarılan bir kız gibi mi görünürdüm?
2-Eğer Loren görünmüyorsa ona sarıldığımda bende görünmez olabilir miydim?
3-Ben ne saçmalıyordum?

Loren neyse ki düşüncelerimin arasına girdi.
-Gelmeyeceğimi mi sandın?, dedi.

-Şey, aslında biraz..

-Mavi, gözlerimin içine bak.

Cebinden kristal yıldızı çıkardı.

-Bu sende kalsın. Gittiğin yerde eğer başına, herhangi birşey gelirse, bunu çıkar ve kayıp yıldıza göster. Ben senin nerede, ne hissettiğini anlayabilirim. Bunu istediğin zaman yapabilir, konuşabilirsin. Seni duyarım. Sadece cevap veremem.. Anladın mı?

-Peki :) dedim. Gideceğimi düşünmek istemiyordum. Gitmek istemiyordum..

Uzun bir sessizlik oldu. Cümlelere ihtiyaç duymuyorduk. Dışarıda bir renk değişimi oldu. Yıldızlar belirginleşti. Gökyüzü karanlık rengini, morcivert tonlara bırakmıştı. Ve işte o gün beni ilk kez öptü.

Annem odaya girdi. Loreni kimse göremiyordu dolayısıyla annem de görmüyordu ve bana denizde giymem gereken mayo ve bikinileri göstermeye başladı. Ben öpücüğün etkisiyle heyecandan ne yapacağımı bilemiyordum. Loren gülüyordu ve ben bir deve kuşu olup kafamı beton zemine geçirmek istemiştim.

Annem; -Mavi bak bu sana çok yakışır!

Loren; -Evet, evet bencede!

Ben; Hı hı, anne şey sonra..

Annem; -Buna ne dersin?

Loren; -Hey hey o olmaz, o çok açık!

Ben; Yani, olmaz o!

Birbirimizi duymadan sohbet etmeye çalışıyoruz gibi gözüküyorduk. Annemin yanına gidip, "Anneciğim hiç farketmez senin zevkine güveniyorum" dedim. Diyebildim! Bir bebeğin ilk kez "anne, baba" deme sevincine benziyordu. Annem odadan çıktığında Loren gülüyordu. Loren'in gülümsemesi beni her zaman çok şaşırtırdı. İçimi güzel bir enerji kaplardı. Yaz gecelerinde, mutlu olduğum zamanlarda kayıp yıldıza anlattıklarımdan sonra içime dolan bu hislerin sebebi, Loren'in bir yerlerde yine gülümsüyor olmasıydı belki de..
Gülümsediğinde beliren o üç çizgi, onu seviyordum. Ama tıpkı tiyatro metnimin uçtuğu o gün attığı kahkaha gibi ukalalık yapıyordu.

-Loren! Gülme! Utanıyorum..

Sarıldı. Gülmüyordu. Ciddileşti. Ve boynumdaki fuları aldı.

-Bu bende kalabilir mi? dedi.

Evet anlamında başımı salladım. Çok az zamanımız kalmıştı. Sokak lambasının ışığının gidip geldiğini gördüm. Ölüm meleği acıklı bir şarkı çalıyordu. Mavi kız ve kayıp yıldızın şarkısı.. Bizim mutluluğumuz bu kadardı, ölüm meleği kendini hatırlatana kadar..

Cam göz kedi pencereye atladı;

-Ölüm ve aşk ne kadar güçlü hisler değil mi? Ölüme bu kadar yakınken birbirinizi nasıl sevebilirsiniz? mrr..

-Cam göz! Lorene birşey olacak mı?

-Lorenin silahı senin aşkındı mavi kız! Sen ölüm meleğinin ilk hedefisin mrr.. Hedefini şaşırtıyorsun.. Söylesene mrr mrr.. Yarabandı ne kadar yarayı gizleyebilir? ..

Yokoldu. Loren;

-Artık gitmelisin..

-Peki, hoşçakal kayıp yıldız :)

Odadan çıkmak üzereydim. Birden seslendi.

-Mavi! Seni seviyorum..

..

Dolunay, onunla ayrıldığım gün gökyüzündeydi. Seni seviyorum dediği günü temsil edecekti ve ben her dolunay olduğunda Loreni hissedecek, bugünü hatırlayacaktım..
Gülümsedim.. Annem hazırlıkları çoktan tamamlamıştı. Gitmeye hazırdık. Ölüm meleği izimizi kaybedene kadar annemi oyalayacak ve bundan emin olana kadar bu eve dönmeyecektim. Son kez evime baktım. Annem;

-Hadi mavi! Sanki birdaha hiç dönmeyecekmişiz gibi davranıyorsun. Geri geleceğiz kızım..

-Afedersin anne, ben sadece evimi çok seviyorum..

Gözlerim dolmuştu. Hayatta herşeyim farklı olmuştu. Ruhum farklı, bakışım farklı, düşüncelerim farklıydı. Sütü farklı içer, çileği farklı yerdim. Ama ben bu sefer çok farklı birşey yaşıyordum. Hiçbirşeyle kıyaslayamadığım bu hissin pan zehiri Lorendeydi.

Arabaya bindim. Loren iki ev arasındaki boşluktan, eliyle bir şey işaret ediyordu. Hareketlerini birleştirdim.

"Elini...

...kalbinin

...üzerine

koy..

Tıpkı onun gibi bende elimi kalbimin üzerine koydum. Bilekliğimdeki ışık hüzmesi kayıp yıldızla birleşti. Anlamıştım, loren beni hissediyordu. Büyük bir kuralsızlık üzerine doğan bu aşk, ikimizin de sonuydu. Kayıptı, bir yıldızdı. Ama sonsuza kadar kaybolabilirdi. Onu kaybetmeyi göze alamazdım. Loren gözden kaybolduğunda, ölüm perisi tüm gölgesini üzerimize bırakmıştı. Annem bir tür sis olduğunu sanıyordu. Bizim uzaklaşmamız, ölüm perisinin mutluluğu demekti. Kurallar dünyanın dengesini sağlıyordu ve biz bunu tehdit eden iki canlıydık.
Her bir yol çizgisi Loren'den uzaklaşmak anlamına geliyordu. Elimi bilekliğimin üzerine koydum. Ve Loren'in cam kenarında gördüğüm yansımasıyla, çocukluğumun geçtiği yerlerden yavaşça uzaklaşıyordum. Ölüm perisinin gölgesinin içinden geçerek gittikçe uzaklaşıyorduk.. Yol boyunca çok şey düşündüm. Hayat çok tuhaftı. Anlaşılamayan, anlatamayan, bu yüzden aşık olmaktan, sevmekten korkan bir kızdım. Şimdi Lorenin hayatta kalması için, evimden ayrılmış, yol alıyordum. Pencerenin buğusuna bir gülen yüz çizdim. Arabanın hareketiyle parmağım gülmesine engel olmuştu. Yarım bir gülüş. İşte bende öyleydim. Çok fazla yarımdım. Tamamlanmak istedikçe, daha çok yarım kalmıştım. Ama birşeyden çok emindim. Ölümün bile karşısında duramadığı bir his vardı.

Koşulsuz sevgi..

Umarım bölümü sevmişsinizdir.
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi kötü eleştirilere açığım. Mavi'nin bundan sonra ne yapıcağı tamamen hayal dünyama bağlı. Doğaçlama gittiğim için bende merak ediyorum. ^^

KAYIP YILDIZ #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin