Tüm bedenimin benden bağımsız davrandığını hissederek eve girdim. Kulaklarımda Camgöz kedinin tiz sesi, ve elimde Peter'dan aldığım not vardı. Bir an önce açıp bakmak istiyordum. İçimde sebebini anlayamadığım bir duygu karmaşası vardı. Hayat cetvelinde ölüm, yaşam ve aşk içerisinde savaş veriyordum. Savaşın bir kazananı olmadığı gibi bir kaybedeni de yoktu. İçeriye girdiğimde annem kanepede uyuyakalmıştı. Odama gidip üzerine örtmek için bir battaniye aldım. Küçük dostum, yolculuk boyunca sarsıldığı için yorgun görünüyordu. Kafasını okşadım ve en sevdiği gece yemeğini verdim. Not hala elimdeydi. Bakmak ve bakmamak arasında gidip geliyordum. Ama benim gibi meraklı biri için, sonucu tahmin etmek çokta zor olmamalıydı. Annemin üzerine battaniyeyi örttüm. Ve merdivenleri üçer beşer atlayarak odama girdim. Yatağımın üzerine oturup nota baktım. İçim ürpermişti. Yavaşça notu açtım.
"Ağaç evimde senin gibi biri için her zaman yerim var. Üzgünüm, sadece böyle söylemenin daha farklı olacağını düşündüm. Eğer benimle arkadaş olursan çok sevinirim."
Peter schwarz
Tanrım. Bu çocuk aklını kaçırmış olmalı. Neyse ki aklıma gelen korku dolu senaryolardan biri gerçekleşmedi. Peter, bunu bana da söyleyebilirdi, neredeyse kalp atışlarımı kaybediyordum. Notu yatağımın yanında duran komodinin üzerine bıraktım. Artık uyumak istiyordum. Yeni evimdeki ilk günüm oldukça yorucu ve aksiyon dolu geçmişti. Çatı katımdan yansıyan kayıp yıldızın ışığıyla uykuya daldım.
..
Günün ilk ışıklarıyla birlikte annem odama girmekte gecikmedi. Çatıdan sızan güneş ışığı gözlerimi alıyordu.
-Mavi! Uyandın mı kızım!
-Yok anne, hala uyuyorum. Ben uyurgezerliğin ileri seviyesi olan uyurkonuşurluğa terfi edildim. Haberin yok mu?
Annem, bulduğu ilk yastığı kafama atmakta gecikmedi.
-Hadi! Anneyle dalga geçmeyi bırak, aşağıda seni bekleyen bir sürprizim var. Ayrıca peter'da var.
Annemin ima içeren surat ifadesinden anladığım kadarıyla Peter'ı sevmişti. Ve aklınca bizi yakıştırıyordu. Tüm herşeyi Loren için yaptığımı bilseydi, acaba hala böyle davranır mıydı? Hayır dediğinizi duyar gibiyim. Hazırlandım. Üzerime en bol tshirt'umu giydim. Saçlarımı uykulu bir şekilde ne kadar düzenli örebilirsem öyle ördüm. Merdivenlerden aşağı attığım ilk adımda, başımdan aşağı rengarenk kağıtlar dökülmeye başladı. Bir an için konfeti sesinin bir silah sesi olduğunu ve ölüm perisi tarafından vurulduğumu düşünecek kadar korkmuştum. Masada doğum günü pastası duruyordu. "İyi ki doğdun gökyüzü kadar sonsuz kızım, Mavi" yazıyordu. Bugün benim doğum günümdü. Gözlerim doldu. Babamsız geçen ilk doğum günümdü ve evimden uzaktım. Yanımda yeni tanıdığım bir çocuk ve annemden başka kimse yoktu. Gülümsedim ve koşarak anneme sarıldım. Peter, elinde büyük bir hediye paketiyle orada duruyordu. Elimi uzattım, ama o kendisine çekti ve sarıldı. Bu çocuk çok mu samimiydi yoksa rol mü yapıyordu? Bir türlü anlayamamıştım. Peter;
- İyi ki doğdun, sabaha kadar bunun için uğraştım. Umarım beğenirsin mavi..
-A şey teşekkür ederim.
Kutuyu açtım. İçerisinde maketten bir gökyüzü ve üzerinde el yapımı bir yıldız duruyordu. Yıldızın üzeri sim kaplıydı. Ve fişini taktığında tüm odayı bir galaksiye çevirecek kadar çok ışık yansıtıyordu. Bu harikaydı. Bana Loreni hatırlatmıştı. Gözlerim doldu. Yürüdüm ve Peter'a sarıldım. Şaşırdığının farkındaydım. O an hissettiğim tüm duygular çok özeldi. Peter nasıl biriydi bilmiyordum ama gerçekten çok ince bir çocuktu. Annem;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP YILDIZ #wattys2017
RomanceMerhaba, eğer şu an bu yazıyı okuyorsan mutlaka bir nedeni var. Mavi'nin sana söylemek istedikleri var. Ama onu sen bulacaksın. Dünyaya geldiğinde elinde bir torba vardı. Önce hislerini doldurdu, sonra düşüncelerini. Yürüdü ve insanları izledi, onl...