"Şimdi nereye"diye haykırdı Kaan.
Arkama bakmadan yürümeye devam ederek"Cehennemin dibine"diye cevap verdim. Asansöre bindim, asansörde elimden akan kanları izlerken neden acımadığını düşünüyordum. Bu düşüncelerle çoktan spor salonuna gelmiştim.Kendi camdan yapılma kabinime doğru yürürken herzaman ki gibi herkes bana bakıyordu.
"Dönün önünüze sirk mi oynatıyoz burda"dememle herkes korkuyla irkip önlerine döndüler.Sonra bende kendi camdan eğitim kabinime girdim.
Duvarda ki tuşlardan birinin üstüne basıp "Boks öğrete bilecek birini gönderir misiniz acaba"dememle robotumsu bir ses"hemen gönderiyoruz",dedi.
Çok geçmeden bir çocuk kabine girdi.Kumral,yeşil gözlü bir çocuktu.
Ama yeşil dediysem öyle sıradan bir yeşil değildi.Gözlerine baktıktan sonra sanki dünyadaki ışıklar yanında sönük kalmışta güneşe bile gölge olabilecek bir yeşildi, pasparlak bir yeşil.Ona dikdik bakarken bana el sıkışmak için sağ elini uzatttı.Bende sağ elimi uzattım ve tam sıkmak üzereyken"Elin kanıyor iyimisin dur sağlık ekibini çağırıcam",dedi konuşmama fırsat vermeden.⭕⭕⭕
Yaklaşık beş dakikadır bir elime, birde yüzüme bakıyordu.Sonunda sağlık ekibinden yaşlı,kırk yaşlarında bir adam ilk yardım çantasıyla kabine girdi.
Elime pansuman yaptıktan sonra sardı ama ben o sarar sarmaz sargı bezini söktüm adam ve çoçuk tip tip bakarken 'ne var ' anlamlı bakışlarımı gönderiyordum.Sonra avucumu sıkı sıkı gererek açtım ve yaranının kaybolduğunu yani iyileştiğini gösterdim adam ağzı 'O' şeklinde bakarken soru sormayıda ihmal ettmedi.
"Elinde bukadar derin bir yara varken ve sana pansuman yaparken ne ses çıkardın nede inledin sen acıyı hissetmedin mi ?",
diye sorusunu da pat diye sormuş oldu."Aslında şimdi düşünüyorumda elimi kestiğimde bile acımamıştı siz sorana kadar hiç bu konu üstünde düşünmemiştim",dememle adam bileğimden kavradığı gibi beni arkasında sürüklemeye başladı.
Şaşkın şaşkın daha ne olduğunu bile anlamayan bakışlarla adamın arkasında sürükleniyordum ve daha adını bile soramadığım çocukta peşimizden acaba ne olmuş gibisinden bizi takip ediyordu.Sonunda durmuştuk nerdeyiz diye bakındığımda 'Deney odası'yazan bir odanın önünde durmakta olduğumuzu anladım.
"Beni neden buraya getirdin",diye sordum tanımadığım adama.
"Ses çıkarmadan burda bekle",demesiyle ağzımı açamadan çokdan uzaklaşmıştı. Sapsap deney odasının önünde dikilirken çocuğun ismini bile sormadığımı tekrardan hatırladım. "Adın ne, yani numaran ne sormadığımı şimdi fark ettimde" dedim küçük bir gülümsemeyle. "Benim numaram 102"dedi o da hafiften gülerek. Sonra herkesin baktığı gibi garip gözlerle bana bakmaya başladı." O kadar mı garibim"dememle yüzünü yumuşattı "Alakası yok sadece saçların çok morsumsu" dedi gülerek bende ona katıldım ve kahkahalarımız büyük koridoru sarıp sarmaladı.
⭕⭕⭕
Sonunda beklediğimiz doktor da gelmişti. Adam elinde bir kaç kağıt parçasıyla yanıma doğru yürümekteydi saniyeler sonra yanımızda durdu ve bana dik-dik bakmaya başladı.
Acaba ne oldu,ne diyecek diye kafamda yüzlerce soru ama ağzımdan çıkan tek kelime
" konuş"olmuştu hiç bir ifade takınmadan boş gözler ve boş tavırlarla adama bakıyordum.Adam tedirgindi bana sanki bir ucubeymişim gibi bakıyordu. Adamın bu bakışları beni çok korkutmuştu.Onun o bakışları kendimden iğrenmeme neden olmuştu , üstüne dikmiş olduğum o boş gözlerimi başka tarafa çevirmek zorunda kalmıştım ve ne diyecek diye beklemeye başladım.102 ise tedirgin bir şekilde bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denek No:301
Science-FictionGözümü açtığımda beyaz,boş ve kameralarla izlendiğim bir odadaydım.Kolumda değisik rakamlar,başım allak-bullak bir şekilde etrafa bakıyordum.Birden ayak sesleri odada yankılanmaya başladı. "Uyanık mısın?"dedi tanımlayamadığım bir ses. Tam ayırt e...