Bölüm Oniki: Anlamıyorsun çünkü ben konuşurken reklamlara bakıyorsun

2K 218 59
                                    


Bu bölümü yazarken ne kadar yazamadığımı bir ben bilirim birde başının etini yediğim canım arkadaşlarım. Geçiş bölümü demeyeceğim çünkü bahane gibi bir şey o. SİZİ SEVİYORUM.

Ikeadan aldığımız eşyalar bir haftanın sonunda geldiğinde, Han ile beraber yaşamaya yeni yeni alışıyorduk. Benim açımdan çok büyük bir sorun yoktu sadece kendim için market alışverişi yapıyordum çünkü onun evde geçirdiği zamanlar bir elin beş parmağını geçmiyordu. Tek başıma kahvaltı yapıyor, tek başıma televizyon izliyor ve geceleri tek başıma uyumaya çalışıyordum. Sorun değildi çünkü yalnızlığı her zaman sevmiştim lakin birlikte yaşamayı teklif eden birine göre eve gelmiyor olması içimde bir yerlerde ona sinir olmama yol açıyordu.

En azından akşamleyin dışarı çıkarken beni de davet edebileceğini söylüyordum fakat o elini hızlıca önünde sallayarak beni reddettiğini belli ediyor; ''Aç kurtların içinde ne yapacaksın sen?'' diye soruyordu. Yüzüne karşı öylece bakıyordum bende, aramızda ritüel gibi bir şeydi bu. O gittiğindeyse arkasından ''Asıl kurt sensin.'' Diye bağırıyordum. Eğer bunları yapmazsak akşamım kötü geçecek gibi geliyordu.

O sabah ise diğer sabahlardan farklı bir şekilde Han yanımda uyuyordu. Kafasını kalbimin üzerine koymuştu, ayakları ayaklarıma dolanmışken elleri bel oyuntumun üzerindeydi. Saatin kaç olduğunu ya da neden burada olduğunu bilmiyordum ama büyük ihtimalle sarhoş bir şekilde geldiğinden yatağı karıştırmıştı. Bir şey söylemeden öylece yatmasına izin vermek istiyordum ancak bedeninden yayılan içki ve ter kokusu burun direğimi kıracaktı neredeyse. Rahatsız ediciydi. Bu yüzden kafasını hafifçe kaldırıp kolunu dürtüklerken ''Kalk!'' diye söyleniyordum. Homurdanıyor, kafasını sanki mümkünmüş gibi daha da bastırdıktan sonra dilini dudaklarında dolandırıyordu. Böyle yaptığını görünce uyanmaya başladığını düşünmüştüm ama horuldamaya devam ettiğinde halen daha uyuduğunu anlamıştım.

İyi bir insan olup zaten uykumu aldığımdan kendim kalkarak rahatça uyumasını sağlayabilecek olsam da yatağımı sarmalamasını istediğim son koku onun bu leş kokusuydu. Bundan dolayı göbeğini çimdiklediğimde yüzünü buruşturduğunu fark ettiğim gibi hızlıca her yerin mıncıklamaya başlamıştım.

'' Ne yapıyorsun?'' diye çığırdı. Gözleri yarı açıktı. Saçları kabarmış, tüm yastığımı ele geçirmişti. Öyle ki yastığımın üzerindeki penguen desenleri bile gözükmüyordu.

''Neden buradasın?'' diye sordum. Kendisini benden uzaklaştırdığında '' Bilmiyorum.'' Diye mırıldandı. Halen daha ağzının içinde konuşuyordu ve retinası kıpkırmızı olmuştu. '' Dün gece kaçta geldin?'' diye sordum; yattığım yerde toparlanıp sırtımı yatağın başlığına dayarken telefonumu elime almıştım.

Chanyeol, sevgilisi ile vakit geçirmekten benim varlığımı unuttuğunu kanıtlarcasına haftalar önce attığım mesajıma daha yeni cevap vermiş, sıkıntıdan indirdiğim oyunda yeni canlar aldığımı belirten bildirimler teker teker ekrana düşmüştü. Her ikisini de umursamadan telefonu eski yerine bıraktım.

'' Güneş doğuyordu.'' Diye cevapladı sorumu. Kafamı sallayıp yataktan kalktım. '' Uyuyacaksan kalkıp kendi yatağına yat.'' Duş alacağımdan dolabımdan birkaç parça kıyafet alırken söyledim. Yattığı yerde ters dönüp yüzünü yastığıma bastırdı. '' Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?''

''Hayır, kalkacağım şimdi.''

Beni görmediğini bilsem de omzumu silkip banyoya girdim.

Çıktığımda söylediği gibi yataktan kalkmış, kendi odasına inzivaya çekilmişti. Bende oturma odasında, kanepeye yayılıp televizyondaki eğlence programlarına göz gezdirmeye başladım. Ne kadar süre geçtiğini bilmesem de Heidi Klum'un sunduğu programın üçüncü bölümü yeni başladığı vakitlerde Han süslenmiş bir şekilde odadan çıktı.

Adore You x HanHunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin