Bölüm Ondokuz: Elinden geliyorsa azıcık sevsene beni

2K 229 69
                                    




Kontrol edemedim, hatalarım için affınıza sığınıyorum.

Sağ tarafa doğru kısa bir bakış attım. Kıvırcık saçlı, hiphopcıların giydiği eski tarz bol pantolonu ile yanı başımda benim yaşlarımda birisi vardı. Sima olarak tanıdık geliyordu ama nereden tanıdığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Hitabını duymazlıktan gelip, dans edenleri izlemeye devam ettim.

Omzundan dürttü. Kafamı iki yana salladım. Konuşmayınca gideceğini umuyordum, havamda değildim. Gerçi çok uzun süredir bu havaya sahip değildim, kendimi bildim bileli en azından. Tabiri caizse her zaman eziğin teki olmuştum. Pes etmeden omzumu dürtmeye devam ettiğinde biramdan koca bir yudum aldım.

'' Rahat bırakmayacak mısın?'' diye sordum. Han öksürdü. Umursamadım. Gıcık tutmuş olma olasılığı yüksekti. '' Melekler kullarını bu kadar kolay unutuyor mu?'' diye sordu, kıvırcık saçlı oğlan. Kaşlarımı çattım. ''Neyden bahsediyorsun?'' Bedenimi tamamen ona döndürdüğüm sırada sorduğumda sol baş parmağını alnımdaki yaraya götürdü. '' Düştüğündeki yaran hala burada.'' dediğinde güldüm.

Hatırlamıştım. Bir kaç ay önceki komik çocuktu. Han, bir anda kolumdan sürüklediği için sohbetimizi yarım bırakmak zorunda kalmıştık. Güldüğümü fark ettiğinde, baş parmağını alnımdan çekti. '' Hatırladım Romeo. Bakıyorum da yaramın yerini halen daha hatırlıyorsun.''

Kahkaha attı. Yan gözle Han'a baktım. Normalde kavisli olan kaşları düz bir çizgi halini almıştı, birasını bitirmiş, viski içmeye başlamıştı. Koca yudumlar alıyordu ama bananeydi. Kendi başının çaresine bakabilecek kadar büyüktü. Bakışlarımı zorlukla Han'dan çektim. '' Sevgilin mi?'' diye sordu, yanı başımdaki çocuk. Sağ işaret parmağı ile dayımı gösteriyordu. İstemsizce gülümsedim. Bir daha görmeyeceğim biri olduğu için bu söylediğini reddetmemeyi düşündüm. Her hangi birinin bizim sevgili olduğumuzu sanması bile güzel hissettiriyordu. Oysa Han yanımızdayken, tüm söylediklerimizi duyduğunu bilirken buna teşebbüs edebilecek cesaretim bile yoktu.

Bu yüzden kafamı iki yana salladım. Elini uzattı. '' Ben Shaun.'' Elimi uzattım. Aptalın teki olduğumu kendime kanıtlarcasına yan gözle Han'a bakıp duruyordum. Bakışları birleşik ellerimizdeydi. Az öncekinin aksine kaşları hafifçe çatıktı.

Ellerimizi ayırdım. '' Nasılsın bakalım?'' Elini önünde salladı. ''İyiyim, sana melek demeye devam etmem için mi adını bahşetmiyor musun?'' Genişçe gülümsedim. '' Şimdi gerçekten de Romeo gibisin.'' Sağ baş parmağını koluma götürüp tişörtümle oynamaya başladığında, yüzünde hafif bir tebessüm hakimdi. ''Anlaşılan sana melek demeye devam edeceğim.'' Başımla onayladım. Han içki bardağını sertçe tezgaha bırakıp '' Bir tane daha gönder!'' diye bağırdı. Neden birilerinin yanına gitmediğini anlamasamda umursamamaya çalıştım. Kendisine uygun birini bulamamış olabilirdi yada herkesi elden geçirdiği için kimse kalmamışta olabilirdi. Bilemiyordum.

Shaun, ''Sana içki ısmarlamamı ister misin?'' diye sorduğunda, elimdeki bira şişesini önünde salladım. Omzunu silkti. Parmağı ile kolumda bir yol çizmeye devam ediyordu. '' Bundan sonrakini ben ısmarlayacağım o halde.'' Kafamı salladım. '' Bundan çıkarın ne?'' şişmiş diş etlerini görebileceğim kadar büyükçe gülümsedi. Büyük bir ağzı vardı. Benimle ilgilenmese, Han'ın onunla ilgilenip, ertesi gün ne kadar iyi sakso çektiğini anlatacağını tahmin edebiliyordum. Tahmin değildi esasen, emindim.

''Meleğime hizmet ediyorum.'' Biramdan koca bir yudum alırken yan gözle Han'a baktım. Yanakları al al olmuştu, oturduğu yerde salınıp duruyordu. Sandalyeden düşmemesini temenni ettim. Zarar görmesini istemiyordum.

Bir anda beynimin içi Mark konusundaki açıklamaları ile doldu. '' Birini sevdiğini sözcüklere dökmekten çok, hissettirmeyi uygun buluyor ve dokunuşların, hislerin asıl sözcüsü olduğunu düşünüyor. '' Bira şişesini tezgaha bıraktım. Sol elimi Shan'un boynuna doladım. Sağ işaret parmağım onu taklit edercesine kolunda dolanıyordu. ''Ne yapıyorsun?'' diye sordu. O an, gürültülü bir ortamda olsakta Han'ın kulaklarının bizde olduğunu biliyordum. Geldiğimizden beri bir an bile uzaklaşmamıştı. Şimdiye dek tuvalette bile yapmış olmalıydı. '' Seni bir meleğin dokunuşlarından mahrum bırakamazdım.'' dediğimde Shaun kıkırdıyor.

Adore You x HanHunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin