Bölüm Üç: Hiçbir şey bulamadım seni anlatan

2.9K 297 81
                                    

Hepimizi daire şeklinde yünlü halının üzerine oturttuğundan beri hipnoz olmuş bir şekilde ne derse dikkatli bir şekilde dinliyor, yapıyordum. Çocukların oynayabilecek oyuncakları olmadığı için fazla gürültü yapmamaları adına kelime oyunlarını öğretmeye başlamıştı. Çocuklar ne kadar itiraz etse de sadece gözlerini kısmış, şu korkutucu bakışlarından atmaya başlamıştı. Yedi yaşındayken bile korkutucu olan bakışları şimdi çok daha beter haldeydi. Yeni çıkmaya yüz tutmuş kılları ile tıraş olmayı ihmal etmiş bir suçlu gibi durduğunu düşünmeden edemedim. Prison Breakte bile oynardı bu tipiyle.

Bağdaş kurmuş bir şekilde ayaklarının hemen yanında oturmuş, dikkatlice çocukları izliyordum. Bazen gülüyor, bazen de yutkunuyorlardı. Oynadıkları oyun 'Mutfakta tencere var' tarzı bir oyundu. Adının Blue olduğunu öğrendiğim kız dairenin tam ortasında olduğundan söylenilenlerin hepsini hatırlarsa çok zeki olmalı diye düşündüm, ben üçüncü kişide unutmuştum ilk çocuğun ne dediğini. Oysa tam olarak altı tane çocuğun söylediğini bilmek zorundaydı.

Derin bir nefes aldı. '' Mutfakta çatal, yumurta, buzdolabı, ocak, tencere..'' Çocuklardan biri parmağını hızlıca önünde sallayıp, oturduğu yerde zıplamaya başlarken ''Yanlış söyledin!'' diye bağırdı. Bu tepkisi karşısında küçük dilimi yutabilirdim, kızın yanlış söyleyip oyundan çıkmasından sonsuz bir keyif almış gibiydi ve acınası olan onun daha ilk turda elenmiş olmasıydı. Şampiyonluğa giden yolda her şey mübah olarak düşünemiyordum bile çünkü nereden bakarsanız bakın şampiyon olamazdı. Belki ahmaklar kralı olurdu ama o unvanı Kanye West çoktan almış olsa gerekti.

'' Aptal aptal zıplama çocuk.'' Han keskin bir şekilde söylediğinde gözlerimi devirdim. Koca ayak gibiydi şuan gözümde, tabi aptal desenli çorapları tam olarak görüş alanımda olmasaydı. Unicornlu çoraplarını şuan fark ediyordum ve bu denizyıldızı ile çiftleşen bir denizatı görmek gibi hissettirmişti. Bu üzücü olayı birine anlatıp acımı hafifletmek istiyordum, dayısını aptal bir unicorn deseniyle süslenmiş çorapla görmek her yiğidin harcı değildi.

Paçalarından çektirip bana bakmasını sağlarken çocukların meraklı bakışlarını görmezden geldim. Bacağını silkeleyip elimi çekmeme neden olsa da ilgisini bana odaklamayı tercih etmediğinden oturduğum yerden kalktım. Çocuk baktığı için para alan tarafın ben olacağımı biliyordum ama o burada çocukları sessizce oturtmayı başarıp, azarlasa bile ağlamalarını engellerken bir aptal gibi sessizce oturup onları izlemek istemediğimden oturduğum yerden kalktım. Bir şey söyleme ihtiyacı sezmedim, evin içindeydim zaten astral seyahat yapacak halim yoktu.

Ben kalktığımda oyun oynamaya devam ettiklerinden çocuklar beni fark etmedi, Han ile telefonda konuştuğum vakitlerde yanıma oturan kız ise gözlerini kısmış yüzündeki üzücü ifade ile bana bakıyordu. Beş yaşındaki bir çocuğun acıma sebebi olmak altyazılı diye gidip dublajlı bir filme girmek zorunda kalmak gibi hissettirse de umurumda değildi. Acımaya erken başlaması iyiydi çünkü kendine acıyacak çok fazla zamanı olacaktı.

Önce mutfağa gidip kendime bir bardak limonlu soda doldurdum. Akşam yemeğinden evvel midemin kötü olmaması için içki içemeyeceğimden bir şizofren hastası edası ile içtiğim sodanın bir içki olduğunu hayal ederdim. Mutfaktan çıkıp odama gideceğim için oturma odasının oradan geçmem gerekiyordu ama kimseye görünmek istemiyordum.

Tıpkı polisiye dizilerindeki gibi kapıların ardından gizlice geçmeye çalışırken ''Sevgilini kızdırdın.'' diyen bir ses duydum. Odağı Han gibi gözüküyordu, yani görüş alanımda olmasalar bile anlayabilirdim bunu. Diğer çocuklar daha cinsel organlarını bile farkında değilken sevgili düşünmüş olamazlardı.

Adore You x HanHunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin