Dün geceki askeri/siyasi olaylardan dolayı bölüm yazıp atamadığımdan bugün iki bölüm atacağımı belirteyim. Kendinize dikkat edin.Hatalarım için affınıza sığınıyorum. Yeni yazdım; kontrol etmeye vaktim olmadı.
Odadan çıkacakken kapının üzerinde takılı olan anahtarı eline aldığını gördüğüm gibi üstüne atlamıştım ama yeterince hızlı olamadığımdan, elinde anahtarla odadan çıkıp beni içeriye kilitlemişti. Yüzünü göremesem de kendi kendine sırıttığını içinden bu zaferi için konfetiler patlattığını tahmin edebiliyordum.
İstersem pencereden kaçabileceğim konusunda sesimi çıkarmadım. Çünkü istemiyordum. Beni bırakmasını, sana açıklama yapmak zorunda değilim demesini istemiyordum. Böyle davranması kendimi değersiz hissettiriyordu. Dizilerdeki figüranların bile benden daha değerli olduğunu düşünecek kadar hem de. Önce yatağıma yatıp,kapıyı açmasını beklemeyi düşündüm ama sonradan kapıyı açtığında valizlerimi görmezse ciddiye almayacağına karar verdiğimden dolabın ücra köşelerine sakladığım bavulumu yere açtım.
Yere oturduğumda, sırtımı gardroba dayadım. Bacaklarım, karnıma yapışmış; başımı bacaklarıma dayamışken öylece oturup sakince düşünmeye çabaladım. Fazla mı abartıyorum diye düşündüm; Epey bir zaman kötü olan aramızı umursamadan Eunji'nin isteği ile beni evine alması hatta teklifimi kabul etmeyerek eve bugüne dek hiç erkek getirmemesi çok büyük bir adımdı.
Bu konu hakkında benimle dalga bile geçmemişti. O, konu ben olduğunda her konuda dalga geçen insan, eve erkek getirmemesi gibi aptal bir istek hakkında ağzını bir kez dahi açmamıştı. Yas tuttuğunu düşünerek, fazla takılmamıştım ama şimdi düşünecek bir şeyim yokken tüm yaşadıklarımızı düşündüğümde bana ayak uydurmaya çalıştığını fark edebiliyordum.
Pikniğe gelip bulutları okumaya çalışması,Chanyeol'ları daha önce görmediği halde beni kırmayıp paintball oynamaya gelmesi, iş arkadaşlarının düzenlediği akşam yemeğine benide davet etmesi ama benim reddetmem üzerine evde kalması hatta aynı evde yaşamaya başlamadan önce geçirdiğimiz vakitlerde de öncekinden farklıydı. Alltan alıyordu. Bir şey söylemeden düşünüyordu çünkü hiç düşünmeden ukalaca yanıtlar veren Han'ın yerini problemlerime bir kaç dakika sonra yanıt veren Han gelmişti.
Düşüncelerim ile eş zamanlı bir şekilde kaşlarım düz bir çizgi halini almaya başlamıştı. Dudaklarımı ısırmaya başlamıştım ve göz pınarlarım halen daha akmak için hazır olda bekliyordu. Bavulumu toplamamış olmayı takmadan, onun hakkında kafa yormaya devam ettim.
Bir insanın alışkanlığını kazanması, yirmi bir gün sürüyorsa eğer bir ay boyunca yapmayan Han neden bugün yapmıştı?Bilim adamları insanları kandırıyor muydu? İnsanları kandırmak siyasetçilerin görevi değil miydi de birde bilim adamları yapıyordu? Alnımı ovuşturup gözlerimi kapattım. Bu kadar düşünmek beynim için yararlı değildi. Duman çıkarmaya başlayacaktım yakında.
Kocası tarafından aldatılan bir kadın gibi davrandığımı sezdim o an. Oturduğum yerde bilim adamları hakkında gereksiz bir şekilde düşünürken. İnleme seslerinden rahatsız olmadığımı fark ettim; annemler yan odamda bir çok kez yapmıştı. Ergenlik zamanlarımda yapmışlardı hemde ve ben hiç rahatsız olmamış, kulaklığımı takarak uyumuştum. Han'ın yan odamda bir adamla yapma fikri beni neden işkillendiriyordu ki?Kıskanıyordum.
Alenen belliydi. Ne saklayacak bir şeyim vardı ne de gocunacak. Seksüel anlamda hayatımda hiç bir şey yokken onun hayatının filmlerden fırlamışcasına eğlenceli olması asabımı bozuyordu. Çok fazla yediği halde seks yapmaktan kilo almaması başlı başına bir sorundu zaten. Gerçi ben seks yapmadığım halde kilo almıyordum da neyse.
Zihnimde buraya taşınmadan bir kaç gün önce gördüğüm rüya dört dönüyordu. Kollarını belimde hissettiğimdeki kalp atışlarımı hala hissediyor olmam evrenin bana 'senden tiksiniyorum.' deme yolu olmalıydı. Meraklı ruhum kendini durdurmadan internette rüya tabirlerine bakmıştı.
Arama geçmişim oldukça komikti; 'Nefret ettiğiniz kişiyle dans ettiğinizi rüyada görmek', 'dayınızla romantik dans ettiğinizi rüyada görmek', 'dans ederken heyecanlandığımızı rüyada görmek', 'şarkı çalmadan dans ettiğimizi rüyada görmek.'
Rüyada biriyle dans ettiğini gören kişi, dans ettiği kişiyle karşı karşıya gelerek bir münakaşa ya da fikir çatışması yaşayacak demektir. Dans ettiğiniz kimsenin sizin sevginizi kazanmak isteyeceğine işarettir. Rüya gören kişinin, dans ettiği birey ile bir tartışma içerisine gireceğine, bir konuda anlaşmazlık yaşayacakların işarettir.
Bunları öğrenmiştim ve şimdi gerçekten de doğru olduğunu fark edebiliyordum. Sadece Han benim sevgimi kazanmaya çalışmıyordu. Dürüst olmak gerekirse birbirimizle ne kadar uğraşırsak uğraşalım, içimizde bir yerlerde birbirimizi sevdiğimizi biliyordum. Sinirlendiğimde, onun yüzünden canım yandığında yahut onun canını yakmak istediğimde bana olan ilgisizliğinden vurmak kalleş gibi hissettirse de elimden bir şey gelmezdi. Ödeşmek istiyordum.
Ne kadar süre sonra olduğunu bilmediğim ama benim her şey hakkında kafa yormamın ardından, gözlerim yarı açık etrafa bakarken kapı açıldı. Üşenmeden kalkıp kapattığım ışığı açtığında gözlerim karanlığa alıştığından, tamamen kapatıp kafamı yeniden dizime dayadım.
'' Sakinleştin mi?'' diye sordu. Yutkundum. Adamı yollamasının neden bu kadar uzun sürdüğünü sormak istesemde, gıkımı çıkarmadan odaya yaydığı orkide kokusunu içime çektim. '' Neden benim sevgimi kazanmaya çalışıyorsun?'' yüzümü aniden kaldırıp, kısık gözlerimle bedenini süzdüm. Sorum karşısında güldü ancak sesli bir gülüş değildi. Büyük ihtimalle ona bakmasam güldüğünü anlamazdım.
'' Bu nereden çıktı?'' diye mırıldandı. Karşımda, çaprazımda oturup sırtını yatağıma dayadığında benim aksime bacaklarını uzatmıştı. Kolları öylece yanında sarkıyordu. '' Sevgimi kazanmaya çalışıyor musun?'' diye sordum bu kezde. Sorumun cevabını öğrenmek istiyordum.
'' Bana sevgi göstermediğin için mi sevgini kazanmaya çalışıp çalışmamamı sorguluyorsun?'' diye söylendi. Bir kaç saat önce bağrışıp tüm apartmanı ayaklandıran biz değilmişiz gibi sakindik. ''Soruma soruyla karşılık vermeden direk söyleyemez misin?'' diye sordum. Kaşlarım çatılmıştı.
'' Senin yaptığını yapmam neden sinirini bozdu?''
Dudaklarım arasından derin bir nefes üfledim. Bacaklarıma doladığım kollarımı açıp bağdaş kurarak oturmaya başladım. Sesimi çıkarmadım. '' Sadece iyi vakit geçirmeye çalışıyorum.'' dediğinde onu başımla onayladım.
'' Kafanı, bedeninden koparmak istemem doğal mı?'' diye sordum, Sol bacağımı yeniden kaldırmış kafamı dizime yaslamıştım. Başım ağrıyordu; bir yere koymazsam ölecek gibi hissediyordum.
''Bu kadar sorun edeceğini düşünemedim. Umurunda olmadığımı düşünüyordum ve kendi kendime dedim ki umursamadığın biri için üzülemezsin.''
Derin bir nefes aldım. Anlamıyordu. Birbirimizi anlamıyorduk. Yüzümü ovuşturduğum sırada ''Sorunda bu işte Han. Her seferinde benim bir şeyleri sorun etmeyeceğimi düşünüyorsun ama insan olduğum aklından tamamen gidiyor.'' diye mırıldandım.
Hiç düşünmeden kafasını salladı, yanında sarkıttığı kollarını önünde çaprazlamıştı.
'' Benim çekilmez biri olduğumu, sorumsuz herifin teki olduğumu söyleyip durduğundan varlığımında yokluğumunda senin için bir olması gerekiyordu.''
'' Benim adıma karar verme hakkını sana kim verdi?''
'' Özür dilerim.'' dediğinde uzatmak istemediğini anlamıştım ama ben uzatmak istiyordum. İçime atmaktan sıkılmıştım. Öz ailemin beni sevmediğini düşünmem yetmiyormuş gibi birde beni evlerine alan aileden biriyle sorun yaşamak yeterdi.
'' Çocukken benden nefret ediyordun?'' diye sordum. Kaşlarını kaldırdı. Dudaklarının üstünde dans eden dilini izledim. '' Senden hiç bir zaman nefret etmedim. Sinirimi bozduğun zamanlar oldu ama biz bir aileyiz, kan bağı olsun ya da olmasın sen benim ailemsin.''
Gülümsedim. Oturduğum yerden kalktığımda daha fazla konuşmak istemiyordum. Onu beklerken yediğim patateslere rağmen karnım yine acıkmıştı ve yemek yemek çok daha cazipti.