Bölüm Dokuz: Şikayet etmedim gözlerini bekledim

2K 233 54
                                    

Cadde üzerinde ki genelde gitmekten keyif aldığım kahve dükkânında oturmuş Han'ın gelmesini beklerken masanın üzerinde parmaklarımla bir ritim tutturmuştum. Telefonum masanın üzerinde öylece duruyordu; elime alırsam yapabilecek bir şeyim yoktu çünkü ne oynayacak oyunum ne de konuşabilecek arkadaşım vardı. Sosyal medyaya da girmek istemiyordum, ilgilendiğim kimse yoktu ve sosyal medyada sürekli bir dedikodu hâkimdi.

Geceleyin gördüğüm rüyadan kısa görüntüler kafamın içinde dört dönüyordu. Neden böyle bir rüya görmüş olabileceğimi düşünüyordum da hiçbir sebebi yoktu. Bilinçaltımda yatanları görmem gerekmiyor muydu? Ne zaman bilinç altıma girmiş olabilirdi ki onunla dans etmemiz? Haydi dans ediyorduk da neden romantik bir şekilde dans ediyorduk? Neden etkileniyordum dokunuşlarından bu denli?Hiçbir sorumun cevabını veremiyor olsamda düşünmeden duramıyordum.

Oturduğum yerde omuzlarımı dik tutmaya çalışırken kendime cesaret vermek çok daha cazip olmalıydı, herkesin yapamayacağı bir şeyi yapıp Han'a eve erken getirmemesini söyleyecektim ne de olsa. Bu durum, kavurucu sıcağın altında kazakla dolaşmak kadar can sıkıcı olabilirdi ama bu yola baş koymuştum bir kere, pes etmeyecektim. Erkeklere, normal bir bireyin suya ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla ihtiyaç duyduğunu söylemesinide ayrıyetten kulak ardı etme kararı almıştım. Beni ilgilendirmezdi. Erkeksizlikten ölmesini istemezdim fakat ölürse de 'eh! Öleceği varmış.' Diye düşünecek kadar kalpsiz olmak da yapamayacağım şey değildi.

Kibar biri olup o gelene kadar sipariş vermemeye karar vermiştim ama kararım pek sağlıklı değildi, bitki çayı içmek beni rahatlatırdı ve şu an buna oldukça ihtiyaç duyuyordum. Hayatınız fazlasıyla sıkıcıysa ve sosyal biri değilseniz kendinize özgü eğlenceler bulmak zorundaydınız. Benim için bile sadece evde oturup kitap okumak, film izlemek gibi aktiviteler sıkıcı gelmeye başladığından vaktimi burada geçirmeye başlamıştım ama ben kahve sevmezdim. Tadı midemi bulandırırdı ve o yaydığı koku burun direklerimi kırsa rahatlardım çünkü o anlarda koku almak istemiyordum. Sürekli geldiğim bu yerin kahve dükkânı olması da benim ne kadar garip bir insan olduğumun kanıtıydı işte ancak yapabilecek bir şeyim yoktu. Üşengeçtim ve çay evleri şehrin öbür ucundaydı.

Buraya ilk geldiğim zamanlar evden kendime çay getirir onu içerdim. Elbette garsonlar bunu fark etmişti ama seslerini çıkarmadılar. Anlayışları karşısında oldukça şaşırmıştım fakat kısa bir süre sonra --en azından neredeyse otuzuncu seferde- genel müdür olduğunu tahmin ettiğim kadın gelip hiç sipariş vermeyi düşünüp düşünmediğimi sordu. Sorduğu soruya verecek bir cevabım yoktu esasen. Bende evimin buraya çok yakın olduğundan dükkânına gelip durduğumu ama kahveden hoşlanmadığım için bitki çayımı içtiğimi söyledim. Neden bu kadar dürüst olduğumu sorgulatacak kısa bir an yaşamıştım ama pişman değildim.

Kadın'ın yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. O an beni dükkândan kovacağını düşünmüştüm ama o eli ile tezgâhı gösterip beni izleyen garsonları gösterdi. ''sana bir bardak çay yapmak onlar için zor olmayacaktır.'' Dediğinde dünya üzerinde hala iyi insanlar olduğunu sanmıştım ama Han her zaman ki analistliğini konuşturup kadının sadece para vermeden oturmamı istemediği için bu kibarlığı yaptığını söylemişti. Öyle bile olsa güzel bir çıkar ilişkisi olduğu için kadına bugün bile minnet duyuyordum.

Dükkândan içeri biri girdi. Kapının üzerindeki zil bir kez daha çaldığında yerimden kalkıp zili sökmeyi düşündüm. Sokakta yaşayan insanlar dilenmek için her beş dakikada bir içeri giriyorlardı ve ses bir noktadan sonra rahatsız edici olmaya başlamıştı. Bir şarkıyı çok sevdiğiniz için sürekli dinlemenizin ardından soğumak gibiydi.

Karşımdaki sandalye çekildiğinde başımı yere eğmiş, sehpanın üzerindeki parmaklarımı inceliyordum. Serçe parmağımın üzerinde siğil gibi bir şey çıkmıştı. Kimin geldiğine bakmadım bile, Han'ın geleceğine olan inancım bir balon gibi sönmüştü ve gelen kişiyle ilgilenmiyordum. ''Orası dolu.'' Diye mırıldandım.

Adore You x HanHunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin