"Sana dur dedim!"Kızımla gezeceğimi söylemiştim değil mi? Ama hayır buna izin verecekmiş gibi durmuyordu. Sol koluma kıskaç gibi parmaklar gömülürken gülümsemem yüzümde daha da yayıldı. Onu hem görmek istemezken nasıl biraz daha görmek için yanıp tutuşabilirdim. Kesinlikle onun değişken ruh hali yüzünden bende kafayı sıyırmaya başlıyordum.
"Sana diyorum!" Bu sefer ona doğru döndüm. Kafamı kaldırıp kızımı kucağımdan indirdim. Kesinlikle sert çıkışımdan sonra sinirlenmişti, biliyordum. "Ne istiyorsun?"derken yumuşamaya niyetim yoktu. Bir insanın karşısında fazla eğilip büzülürseniz, benim gibi tepenize çıkabilirdi. Ama ben onu tepemden öyle bir ittiktim yere tosladı.
"Erol denen o adamla ne işin vardı?" Gözleri kısılırken dağınık saçlarının arasından parmaklarını geçirdi. Bunu o kadar çok yapmak istedim ki...
"Seni ilgilendirmez."dedim tüm sakinliğimle. Oysa içimde ne fırtınalar kopuyordu. Onu izlerken çenesini sıktı ve ellerini cebinden çıkarıp aniden Deniz'i kucağına aldı. "Ne yapıyorsun?"Telaşla konuştuğumda Deniz'i kavramadan koltuk altlarından tutup havaya kaldırdı ve havada ayaklarını sallandırdı. Ona böyle davranamazdı!
Ateş püskürten gözlerimi karşıya çevirdiğimde çakma Erol Alaz'ın yanındaki yerini aldı. Deniz'i onun kucağına veririken daha doğrusu atarken ağzım açık bir şekilde onu izliyordum. "Hey! Sen... Ah dur ne yapıyorsun?" Aniden kolumdan çekilip bir odaya sokulduğumda kafamı eğdim. Bana vuracak mıydı yani? Belkide işkence ederdi?
"Sana son kez soruyorum. Burada ne işin var?" Bu sefer dişlerini sıkmadan konuştuğunda benimde kalbim teklemeye başladı. Kendine gel Yaprak... Pes etmemeliydim. Bana bir insandan çok avını yakaldığı bir hayvan gibi davranmıştı. Hemen yelkenleri suya indirmemeliydim.
"Bana öyle davranmasaydın, zaten sana anlatacaktım." Kollarımı göğsümde birleştirdiğimde, elleri gömleğinin üzerinde durdu ve bakışlarını bir yere sabitledi. Hayır, kesinlikle bana bakmıyordu ama gözleri benim üstümdeymiş gibi hissetmeme neden oluyordu.
"Şimdi seni az öncekinden daha beter edeceğim!" Ceketini üstünden sıyırıp yere attığında üstüme doğru yürüdü, bir yandan da mırıldanıyordu,"Seni O tuttu değil mi..."
Bir adım daha attı,"Beni sana aşık edip sonra elimden alacaktı..." sırtımın duvara yapıştığını hissettim. Ne dediğini anlayamıyordu. Son adımı attığında duvar yarılsada içine girip saklansam diye dua ettim. Son kez mırıldandı,"Ama artık hiçbir şeyi hissetmediğimi unutmuş. Ona hatırlatacağım!" Elleriyle beni sıkıştırırken son bir darbe indirip kemiklerimi sızlattı. Elbette canım yanıyordu, ancak az sonra olacakları düşünürken vücudum yanmayı kesip alev almaya başladı. Neden hissizleşmişti?
"Erol'un köstebeği sendin değil mi? Benimle birlikte olup aklın sıra rezil edecektin?" Köstebek falan değildim. Lanet olsun Erol! Bu isimden artık nefret ediyordum!
"Ben Erol'u tanımıyorum..." Nefesim sıklaşırken bir adım daha atıp kollarını omuzlarımın üstünden geçirerek kapıya dayadı. "O zaman neden buradasın?" Onun nefesi yüzümde dans ederken gözlerimi kapattım. Doğru düzgün düşünemiyordum ki. Neden buradaydım, ne halt yemeğe onun tesiri altında kendimden geçmek üzereydim?
"Ben... Şey için geldim..."
"Ne için geldin?" Gözlerimi titrekçe nefes aldıktan sonra hafifçe araladığımda çatık kaşlar beni izliyordu. Bana fena halde kızmışa benziyordu.
Yutkundum,"İş istemek için..."
"Yeni bir köstebeklik olayı yani... Bu sefer kimin altına yatacaksın?" Dudakları kıvrılırken kalbim büküldü. Kollarımı göğsüne koyup itmeye çalıştım. Bu kadar hakaret fazlaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN KIZI #wattys2017
ChickLit18.yaş günümdü. Her şey mükemmeldi... Her şey olması gerektiği gibi.... Ta ki onu görene kadar. Bugün burdaydı. Yarın asla yanımda olmayacaktı. Bunu biliyordum. Ama onun geçmişten geldiğini nereden bilecektim ki. Kendimi büyüsüne teslim ettim. Ell...