"Evin burası mı?" diyen Esra beğendiğini belli eden bakışlar atarken kemerimi çözdüm. Ayağa kalktığımda kızımı da kucağıma almıştım.Zorlansamda zaten anasör vardı. Onunla kendi katıma gelene kadar dayanabilirdim.
"Geliyor musun?"
İsteksiz sorum karşısında gözlüklerini kaldırıp saçına taktı. Hala aynıydı, bakışları fazla kendini beğenmişti. "Amcam biliyor mu burada oturduğunu?"
"Hayır,"diyerek yanıtladım onu. Arkamı dönüp yürüyecekken durdum, "Sen bana ne söyleyecektin?"
Ellerini boşver dercesine salladıktan sonra arabasının kapısını kapatıp yanıma geldi. "Hastanede gördüğümüz şu çocuk, onunla ne işin vardı?"
O boşvermişse bende verebilirdim.
"Sanane Esra. Ayrıca sen bu adama neden kafayı taktın bu kadar?" Kaşlarımı kaldırdığımda kızımın horultusu da kulaklarıma doldu.
İnce kaşları havaya kalkan kuzenim gözlerini devirdikten sonra derin bir nefes aldı, "Yaprak, benimle inatlaşma. O çocuk tehlikeli olabilir."
Yarım ağız gülümsedim. "Artık birileriyle beni gördüğünde tehlikeli tehşisi koymaya başladın demek. Vay be, vicdan azabı çekmeye bir son vereceksin. Tabii bir vicdanın olduğunu bilmiyordum ama..." Dişlerimi sıkarken gözlerini yine havaya dikti.
"Of Yaprak ya, az iki dakika laf sokmaya bir son ver de elinden aldığın şey neydi, onu söyle."
"Yarın işe başlıyorum." Sanki üç kelime konuşmamışta, atomu ben icat etmişim gibi bana bakarken hipnozun etkisinden çıkarak kafasını salladı. Bu, bela geliyorum demez gelirin bir işareti olalıydı. Ne duyacaktım acaba?
"Hayır bak sakın! Sana verdiği aderese gitme Yaprak, eğer gidersen-" Esra'nın telefonu çalmaya başladı. Arayan kişi önemli biri olsa gerekti çünkü konuşurken bile damarları görünüyorsa bu işin içinde bir bit yeniği olacaktı kesin. Esra boş insandı. Umursamadığı şeylere kafa yormaz, biri onu dinlemiyorsa bir daha asla konu hakknda yorum yapmazdı ama mesele önemliydi anlaşılan.
Ne diyeceğini deli gibi merak ederken geri döndüğünde, nefes nefese kalmıştı, "Benim gitmem lazım. Babamı hastaneye kaldırmışlar." Aklımdaki bütün her şey uçarken düşünebileceğim tek şey amcama bir şey olmamasıydı.
Esra arabasına bindikten sonra camı açıp bana baktı, "Sende gel derdim ama..." Cümlesini kestim. "Amca baba yarısıdır Esra. Bütün aile oradadır şimdi, ben gelmesem daha iyi olur. Ona yalnız kaldığınızda iyi dileklerimi ilet lütfen." Esra gözlüğünü gözüne indirdikten sonra nerede olduğunu anlamaya çalışarak gözlerini kırpıştıran kızım gerneşti. "Kaçtım Yaprak, Deny'i öp benim için."
...
Eve girdiğimizde kendimi yaşayan ölü gibi hissediyorum. Her yerim tutulmuş gibiydi. Ki zaten tutulmuştu!
Öğlen birde çıktığım eve akşam sekizde girebilmiştim ancak... Deniz'in kolunu acıtmadan pijamalarını giydirip yatağına yatırdım. Kızımı izlerken sürekli şükrediyordum ona. Her şerde bir hayır vardı gerçekten de. Alaz'la birlikte olup evlatlıktan red edilmiştim ve onlardan nefret etmiştim. Ama sonra canım pahasına koruyabileceğim bir evladım olunca insanın yavrusunun ne demek olduğunu anlamıştım.
Şimdide araba çarpacak diye ölüp ölüp dirilirken kızımı korumak için onu itip ben arabanın önüne atlamıştım. Canım çok yanmıştı ve hala yanıyordu, kabul. Ama belkide bana çarpan kişinin Alaz olması gerekiyordu ve oldu da. Beni suçlasa da kötü ithamlarda bulunsada yıllar sonra onu görmek beni o güne geri döndürmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN KIZI #wattys2017
ChickLit18.yaş günümdü. Her şey mükemmeldi... Her şey olması gerektiği gibi.... Ta ki onu görene kadar. Bugün burdaydı. Yarın asla yanımda olmayacaktı. Bunu biliyordum. Ama onun geçmişten geldiğini nereden bilecektim ki. Kendimi büyüsüne teslim ettim. Ell...