4

375 23 6
                                    


Açlıktan ölüyordum. Otel odasından çıktıktan sonra bilmediğim şehirde, bilmediğim insanların arasından geçerek eve gidebilmeyi umuyordum. Tabii göz yaşlarımda hala yanaklarımı istila etmeye devam ediyordu. Telefonum titreşmeye başladığında, elimdeki mendile burnumu silip telefonumu açtım.

Ah, hayır...Esra. Beni kesinlikle öldürecekti. Çünkü onun meraktan çatlamasına ve eminim annemlere bir yalan uydurmasına neden olmuştum. Üç kısa mesaj vardı.

*İYİ MİSİN YAPRAK*

*NEREDESİN YAPRAK*

*LANET OLSUN YAPRAK!*

Esra'yı aradım. Cevap vermeyince, ona hayatta olduğumu, Alaz tarafından, en azından endişelenmesini gerektirecek şekilde, yenmediğimi haber veren bir mesaj yolladım. Her şey fazla kafa karıştırıcıydı. En önemli sorun akşam baş gösterecekti. Babam... Bunu onlara anlatırsam, İstanbul'dan Mardin'e sağ dönebilecek miydim, bilmiyordum.

Düşünceler ve beynimdeki çiviler kafamın içini oyma girişimine ara verdiğinde gelen uzun ve renkli otobüslerden birine binip eve gidebilmeyi umdum. Vücudum adeta bir savaş alanı gibiydi. İstilaya uğramıştı. Ama en büyük dünya savaşı eve gidince gerçekleşecekti...

...

Hesabında paylaştığım videoları silerken yanaklarımdaki yaşları da siliyordum. Esra'ya dün gece olanları attıktan sonra ufak çaplı bir felç geçirmişti.

"Sen ne yaptım dedin?"

"Duydun işte! Lanet olsun Esra hiçbir şeyi hatırlamıyorum! O dövmeciden sonra beynimdeki hiçbir şey net değil!" dedim hıçkırıklarımın arasında. Esra'yla oturmuş durum değerlendirmesi yapıyorduk ve bu sefer durum bendim. Ama değerlendirmeye ne halim kalmıştı ne gücüm.

Esra ellerini saçlarıma geçirerek usulca okşadı ve boynumu yatırarak kafamı, dizlerine koydu.

" Aslında bütün suç bende. O çocuğu partiye asla davet etmemeliydim. Onu akıllandı sanmıştım, yıllardık hiçbirimiz onu bir kızla ilgilendiğini görmemiştik!" Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bunun sorumlusu kesilikle Esra değildi. Bir kızla ilgilenmediğini dövme yapan adamda söylemişti. Ama neden? Neden herkes aynı şeyi söyleyip duruyordu ki?

"Saçmalıyorsun. Belki evet, onun oraya gelmesi senin yüzünden oldu ama beni de zorlamadı onunla gitmem için! Hepsi kendi aptallığım yüzünden oldu! Ve kimsenin onu bir kızla görmemesi... Çok mu havalı... Ya da kızları kullanıp atıyor mu, benim gibi! " Ağlamam daha da şiddetlendiğinde gözlerimden kan akacakmış gibi hissettim. Canım fena halde yanıyordu!

"Ah, safım benim..." Esra saçlarıma bir öpücük kondurup kokladı ve ekledi,"...Onun iyileştiğini sanmıştık. Artık akıllandı sanmıştık! Oysa insanların canını yakmaya devam ediyormuş!" Esra sesli ve okkalı bir küfür savurduğunda kafamı hızlıca kaldırdım ve kaşlarımı çattım,

"Ne hastalığı vardı ki?" Soran gözlerle kuzenime bakarken kafasını eğdi ve ne diyeceğini şaşırarak kekelemeye başladı.

"Hiç..."

"Esra sana ne hastalığı vardı dedim!" Alnımda bozulan kahküllerimi düzeltip tamamen Esra'ya odaklandım ve dudaklarını kemirmesin diye elimle hızla çektim.

"Kuzen... Benim sana bir şey anlatmam gerekiyor." Yerimde dikleşip çeşmeleri bir kaç dakikalığına kapattım. İki işi aynı anda yapıp hem ağlayıp hem Esra'ya kulak veremezdim. Esra ise terleyen ellerini beyaz pantolonuna sildiğinde çıkan ize kaşlarımı çatarak baksam da konuşmaya kendisini hazırladığı için pek oralı olamamaya karar verdim.

KATİLİN KIZI #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin