18

291 21 6
                                    

Resim, Yaprak'ın annesi

Bölüm şarkısı Earned İt-The Weekend

Little mix- Hair, dinleyin derim:)

İyi okumalaar...


"Daha fazla ilaç içmek istemiyorum." Kaşığı elimle ittirip Buse'ye baktım.

"Eğer sen iyileşmezsem değil memlekete şuradan şuraya adım atmam!" Gözlerimi devirip bana üzülen kıza çevirdim yüzümü.

"Bir haftadır zaten benim yüzümden doğru düzgün uyuyamıyorsun, akşam yolcusun. Haydi gidip biraz dinlen."

"Ama Deniz..."

"Ona ben bakarım bebeğim düşünme sen beni." Buse yanağımdan öpüp odasına doğru ilerlerken kafamı yastığa gömdüm.

Alaz'ın o şekilde boğazıma atlamasının üzerinden tam bir hafta geçmişti ve ne yazık ki Buse bugün gidiyordu bir haftadır hasta yatağımda yattığımdan Buse ile hiç vakit geçirememiştim.

Teoride o, her gün yanımdaydı ama ıslak bezi kafamdan alıp tekrar suya batırıyor ve ıslak havluyu kafama koyuyordu. Ya da öğrenci bursuyla aldığı mutfak malzemeleriyle bana yemek yapıyordu. Ve bu bir haftada Yağız'ın hem bana verdiği hem de arabayı satıp bankaya attığım paranın son kırıntılarını da silip süpürmüştüm.

Atahan'la henüz konuşmasam da bir hafta boyunca şirkete gelmeyeceğimi kısa ve sert bir dille yazmış o günden sonrada onunla hiç konuşmamıştım. Alaz'ın o gün yaptıkları her gece rüyalarıma giriyor, ter içinde uyandığımda nefesim kesilmiş, boğazımda sarılı eller hissediyordum. Kendisi olmasa da bilinç altımda bıraktığı anıları ruhuma zarar veriyordu.

Peki Alaz, Eylül'e de böyle zarar veriyor muydu? Atahan'ın dediğine göre, Alaz Eylül'le uğraşmaktan kendi acılarını unutmuştu. Yoksa oda Eylül gibi kendisine zarar vermeyi mi seviyordu? Belkide onların ilişkisinde zarar gören taraf sürekli Alaz olmuştu ve şimdi hıncını diğer kızlardan çıkarıyordu, onun yaptıklarını uygulayarak.

O gün bittikten sonra bende kendimi bitkin, yorgun en önemlisi de çaresiz hissediyordum. Ona öylece bakarken, o bana bakıp karşısında Eylül'ü görürken acı çektiğimi hissetmiştim. Acı çeksem de çaresizdim, elimden gelen hiçbir şey yoktu göz yaşı dökmek ve nefessiz kalmak dışında...

Boğazıma, uzun parmaklarını doladığında kapanan gözlerimden sonra tekrar açıldığında evimdeydim. Nasıl geldiğimi bilmesem de kim tarafından getirildiğimi çok iyi biliyordum. Kötü yazılmış olsa da, başucumda bir not vardı. O notta şöyle yazıyordu,

Fırat'la aranızda ne geçti bilmiyorum ama ona ne dediysen yıllar sonra tekrarlamış. Telaşlanma bir şeyin yok, sadece çok uzun süre aç kaldığın üşüdüğün ve birazda... Korktuğun için bayılmışsın. O seni görmek istediği kişi sandı, Yaprak. Doktorun söylediğine göre, yıllar sonra kapattığı kutudan kendini çıkarması... Hem iyi hem kötü olmuş. Hanginiz bilmiyoruz ama anlayacağın biriniz onun hem yarası hem de ilacı olmuşsunuz. Şimdilik dinlen, kendini iyi hissettiğinde işinin başına dönebilirsin.

-Atahan

Aslında doktorun söylemek istediği tam da benim düşündüğüm gibiydi. Kapalı kalmış bir kutunun kilidi kaybolmuşsa, onu parçalayarak açmak zorunda kalırdınız. Benim yapmak istediğimde tam olarak bu olacaktı, o günden sonra. Alaz sırlarla dolu kilitli bir kutuydu ve onun kilidi, Eylül'dü. Onu yıllar önce bırakıp giden insan... Benim yapacağım şey ise o kutuyu parçalayarak içindeki zehri akıtmasını sağlamak olacaktı. O kilidi de alıp dipleri boylaması için denize fırlatıp atacaktım.

KATİLİN KIZI #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin