17

231 23 2
                                    


Islak saçlarıma ve insanların bana olan bakışlarına aldırmadan tuvalete girdim. Tam tahmin ettiğim gibi, tertemiz ve pırıl pırıl parlıyordu. Yüzüme su çarptım. Ama sanki haziran ayında olmamıza rağmen açtığım musluk suyundan akan ılık su bile hücrelerime dondurucu hava etkisi yaratıyordu. Tabi aklımın başıma gelmesi için soğuk su fazla gerekliydi. Az önce yaptığım tamamen aptallıktı. Resmen çocuğun bana karşılık vereceğini umarak ona yaklaşmış ve ondan hareket beklemiştim. İlk hareket benden gelsede beni ittrerek ne istediğini söylemişti.

Ona aşık mı olmuştum?

İnsan sadece bir gece ilişki yaşadığı birine aşık olabilir miydi, ondan olan bir canlıyı dünyaya getirecek kadarsa... Evet. Aslında soru sorarken cevabımı da vermiş oldum. Tabii ki ona aşıktım, yıllardır tek bir erkekle göz göze bile gelmemiştim ki.

Suyu elime alarak boynuma sürdüm. Beyaz tişörtüm ıslaktı ve biraz daha ıslanması umurumda değildi.

Tuvaletten, sarışın ve adeta bir askı gibi olan kızların kınayan bakışları altında çıktım. Onların tam tersine kahverengi kısa saçlarım ve alnımı kaplayan kahküllerim vardı. Sonra boyum onlardan en az on santimetre kısaydı. Giyim markası ve tarzlarımızı saymıyorum bile...

Bu binadan çıkarsam, bir daha adım atabilecek miydim? Sanmıyorum. Alaz'a gidip bana sunduğu fırsatı değerlendirmeliydim. Buna fazlasıyla ihtiyacımız vardı kızımla. Kira masrafım olmasa bile, Deniz'in içine ettiği bebek bezleri bile ateş pahasıydı. Onunla konuşmalıydım. En kötü hangi bölümden iş verebilirdi ki?

Koridor boyunca yürüdükten sonra siyah ve grinin hakim olduğu duvarların yanından geçtim. Aydınlatma hem harika hemde göz alıcı bir şekilde tepemde parıldıyordu. Fazla ihtişamlı olmalıydı.

Hangi sektör üzerineydi acaba bu şirket?

Bu soruyuda aklımın küçük bir köşesine not edip ofisin önüne geldim. Yine sarı saçlı, yuvarlak gözlükleri olan bir kız vardı ofis camının önünde.

"Şey... Merhaba,"dedim cesaretii toplayarak. Resepsiyonistle kopnuşurken ki bütün cesaretim, Alaz beni sertçe ittiğinde yere düşüp paramparça olmuştu. Kalbimle birlikte... Ve benim eğilip umarsızca yerden toplamamı bekliyordu kırıklarını. Bunu şimdi yapmayacaktım. Çünkü kadın beni duymuyordu.

"Afedersiniz!" Sesim gereğinden fazla yüksek çıkınca işine odaklanan kadın yerinden sıçramadı ya da kafasını aniden kaldırmadı. Onun yerine sandalyesini yavaşça bana doğru çevirdi ve gözlüğünün üstünden 'ne vardı?' dercesine bakmayı tercih etti.

"Ben Al... Fırat Çelik ile görüşmek istiyorum."derken ellerimle sıktığım çantamın kulpu, daha fazla sakin kalamayacağımın bir göstergesiydi aslında. Sarışın, elindeki kalemi yanağına vurarak beni baştan ayağa kadar, sonradan ayaklarımdan başıma kadar süzdü. Arsızca beni incelerken daha fazla sinirlenmeye başladım. Bu şirketteki herkes neden sarıydı ve neden 'ben Miranda Kerr ve Barbara Palvin çakmasıyım' dermiş gibi bakıyorlardı anlamadım. Yok yani ben göz devirmekten bıkmıştım, onlar cehenneme bir adım kala filminden fırlayan ve hepsi birbirine benzeyen zombilere özenmekten vaz geçmemişlerdi.

"Başka birini bulamamışlar mı?"derken artık çantam masanın üzerinde iki elimde kızın sandalyesinin kenarındaydı. "Beğenemediniz mi, best model hazretleri?!" Kadının yüzüne eğildiğimde içimden bir kere daha oha dedim. Kadının, rimel süresine rağmen kirpik dipleri bile sarıydı!

"Bende onu diyorum. Best modellerden biri gelmeliydi, ama şirketin parası sana yetti galiba."

"Ne diyorsun be?!" Kiralık katil falan mı seçiyorlardı?

KATİLİN KIZI #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin