22

210 18 0
                                    


"Yaprak dur!" Yağız önüme geçerken ev ugglarım ve şortumla kapıda dikiliyorum. Alazın benim için aldığı çiçekler yerde dağılalı sadece birkaç saniye olmuştu. Ya da benim için Atahan'a zorla aldırtmıştı? Annem ve Deniz arka da şaşkınca bizi izlerken kapının öbür ucunda çenesini kaşıyarak sıkılgan bir tavır sergiliyordu. Belkide gidip onunla konuşmalıydım. Ama ondan önce gerçekleri anlatmak istediğim biri vardı. Bunun için kapının önünde, sarı sakallarını sıvazlayarak beni öldürecekmiş gibi bakan ağabeyimi yenmem gerekti tabii.

"Yağız çekil,"dedim bastıran yağmur sesine aldırmadan. Haziran ayının sıcak yağmurlarından biri olmalıydı. Sıcak ama soğuk etki yaratanlardan. Her gök gürültüsünde Deniz'i doğuracağım zaman acıyla asfalt zemine uzanışım geliyordu. O zaman Alaz yoktu ama şimdi vardı. Onu bir kez daha yanlış anlamalar uğruna kaybetmek istemiyordum. Hiçbir zaman kazanamadığım onu, diye düzeltti bilinçaltım.

"O adım peşinden gitmeyeceksin." Yağız net konuşuyordu.

"Gideceğim!" Yağız yumruğunu üstümdeki kapının pervazından geçirirken sinirle tısladı. Bana alaycı ve küçümseyen bakışlara atarken kötü sesini esirgemeyecekti belli ki!

"Birlikte olduğun patronuna, lütfen gitme sensiz yapamam demek için mi yalvaracaksın?!" Gözlerim buğulanırken kalbimin içine beynim tarafından gönderilen vidalar yerleşti. Sırayla, acıyı dağıtmadan deşmeye başladılar.

"Yağız pişman olacağın şeyler söyleme."dedim sabırla beni anlamasını umarak. Böyle şeyler söylememelisin Yağız, sen benim tutunduğum tek dalsın. Sende gidersen...

"Eğer o adama gideceksen beni unutacaksın, kardeşim!"dedi keskin bir dille. Belki söyleyeceklerim canını yakacaktı ama kimsenin canı benim ki kadar yanmazdı. Artık gözyaşlarım pınarlarından süzülmek için bana kafa tutarken dişlerimin arasından konuştum,

"Yıllardır yüzünü görmeden de yaşayabildim zaten, bu saatten sonra yanımda, bana kapatma muamelesi olarak duracaksan ne yazar. Aldığın ev de verdiğin para da senin olsun. Hepsini geri iade edeceğim! Şimdi çekil önümden!"

"O adamın, altına yatarak kazandığın parasını istemiyorum!" Neden bu kadar acımasızdı. Canımın yandığını göremiyordu elbet, fiziksel olmasa da ruhsal acı hiçbir zaman peşimi, bedenimi bırakmamıştı ki. Bunu göremeyecek kadar kör değildi benim, kardeşim.

Yanaklarımdan çıplak omuzlarıma damlayan yaşlara baktığım gibi bakıyordu ağabeyim bana. O bana öfkeyle soluyarak,dudaklarına kondurduğu alaycı gülümsemesiyle, bana bakarak acılarımı bir kere daha yaşamama sebep olurken, elimi bastırdığım dudaklarımdan kaçan hıçkırığı engelleyemedim. Deli gibi iki yana kafamı sallıyor ellerimle vücudumu sarmaya çalışıyordum. Bana bir zamanlar yapılan, kapatma, muamelesi şimdi kendi canımdan kanımdan biri tarafından yapıldı işte.

Kolları kapının pervazından yavaşça çekilirken hızla adım attım. Bu defa annem kolumdan tutamayınca ellerini belime sardı. Arkama baktım, Deniz'im annesinin yerine de usulca göz yaşlarını döküyordu iri okyanuslarından minik dudaklarına doğru. Bilmese de annesinin neler yaşadığını hissediyordu, biliyordum.

Ama annesinin tek dalından sonra anneannesi de annesini yaralamaya devam ediyordu.

"Hangi sıfatla gideceksin Yaprak o adamın yanına?" Yağız yüzüme bakmadan alayla dudaklarını araladı. Aldın işte cevabını dercesine. Oysa kalbimi bir kere daha kıracağından haberi yoktu. Diyeceği şey pekte umurumda değildi açıkçası. Onu duymak istemiyordum. İstediğim tek şey gidip her şeyi Alaz'a anlatmaktı. Biraz daha oyalanırsam Alaz'ı elimden kaçıracaktım! Ağzımı açıp, gereken cevabı anneme verecekken benim yerime devreye giren tek umut sinsice ve tiksinircesine fısıldadı,

KATİLİN KIZI #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin