" Emir hadi şuna girelim " dedim ve Emir'in elinden tutup gördüğüm oyuncak mağazasına doğru çekmeye çalıştım. Şu an dışarıda karış karış oyuncak mağazası geziyorduk.
" Hayır. Orası çok kalabalık " dediğinde durup içeriye baktım.
" Emir çalışanlar dışında kimse yok ki "
" Tamam, başka bir yere bakalım " dedi ve beni kendine çekti.
" Bu beğenmediğin kaçıncı mağaza Emir. Ve neredeyse iki saattir dolaşıyoruz. Artık bir tanesini beğenmen lazım "
" Beğenmemek benim sorunum değil " dediğinde ona kaşlarımı kaldırarak baktım.
" Tamam benim sorunum ama...Bak burası güzel bir yere benziyor " dedi arkamda bir yer bakarak.Arkamı döndüğümde diğer baktığımız dükkanlara göre çok daha büyük bir oyuncak dükkanı gördüm.
İçeri girdiğimizde sandalyede oturan yaşlı amca ayağa kalktı ve hoş geldiniz dedi. Dükkanda ondan başka kimse yoktu. Etrafa bakınarak dolaşırken gözüme en köşedeki devasa oyuncak ayı dikkatimi çekti. Karnında büyük bir kese vardı. Benden en az iki tane girerdi oraya.
" Emir? " dedim ve Emiri görmek için etrafıma bakındım. Belime sarılan ellerle irkildim.
" Evet " dedi fısıldayarak. Kafasını omzuma koydu.
" Bence bu Eda için çok güzel bir hediye " Elimle ayıyı gösterdim ve Emirin tepkisini ölçmek için kafamı yana çevirip yüzüne baktım.
" Güzelmiş. Eda sever böyle peluş şeyleri " dediğinde gülümsedim. Ben bile sevmiştim, Eda mı sevmeyecekti.
" Peki o zaman alalım " dediğimde kafasını salladı ve yaşlı amcanın yanına gitti.Bende o sırada kesenin içine nasıl girerim diye düşünürken yan tarafta duran tabure dikkatimi çekti. Tabureyi alıp kesenin önüne getirdim. Dikkatlice üstüne çıktım ve ayağımı kesenin içine uzattım. Daha sonra ayının kafasından tutunarak diğer ayağımla beraber bedenimi de içeri soktum. İçeri girdiğimde buranın baya derin bir yer olduğunu fark ettim.
" Peri " Emirin seslenmesiyle ona cevap verecektim ki sonra bundan vazgeçip beni aramasını bekledim.
" Peri nerdesin? " dediğinde bir yandan kıpırdamamaya bir yandan da ses çıkarmamaya çalışıyordum.Sonunda ayının yanına gelip kafasını aşağı eğince beni gördüğünde gülümsedim. Gülümsememe karşılık verirken kenardaki duvara yaslandı.
" Ne yapıyorsun? "
" Uzanıyorum "
" Fark ettim ama gidiyoruz "
" Ben buraya zor girdim bir daha çıkamam. Ayıyla beraber beni de taşırsın artık " dedim gülerek. Yaslandığı yerden doğruldu ve ellerini içeriye soktu.
" Gel bakalım küçük ayı " dedi ve koltuk altlarımdan tutarak beni içinden çıkardı.
" Bunu nasıl arabaya götüreceğiz "
" Ben başından sen de ayaklarından tutacaksın, öyle arabaya götüreceğiz " dedi ve ayının kafasından tutup yana düşmesini sağladı.O kafasını tutup kaldırınca bende iki ayağını tutup havaya kaldırdım. Dükkan kapısının büyük olması işimize gelmişti.
" Kolay gelsin " dedim gülümseyerek. Arabanın yanına gelince Emir bagajı açıp ayının yarısını içine soktu. Daha sonra arka koltukları öne doğru yatırıp ayının geri kalan kısmını soktu.
O kendi koltuğunu geçerken ben çoktan koltuğuma oturmuştum.
" Daha doğum günü partisine bir saat var. İstersen eve gideriz bir saat oyalanırız. Giyineceksen seni evine götürebilirim ya da Edalara biraz erken gidebiliriz "
" Edalara gidelim. Hem ben Edayla oynarım " dediğimde kafasını salladı ve arabayı sağa doğru döndürdü.Kısa süren yolculuğumuzun ardından Emirin evi kadar büyük bir evin önünde durduk. Emir arabayı park edince ikimizde arabadan indik. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz utanıyordum. Çünkü daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Teen FictionO, uyuşturucu içerek kendini acılarından kurtardığını sanıyordu. Ama yanılıyordu. Yanıldığını o da biliyordu. O, uyuşturucu içerek kendini başka insanlardan soyutluyor, kendini karanlığın dibine çekiyordu. O, kendini kurtaracak, o derin kuyunun dibi...