Bölüm 29

8.4K 349 24
                                    

Telefon sesiyle gözlerimi araladım. Etraf karanlıktı ve büyük ihtimalle de daha sabah olmamıştı. Elimi komidinin üstünde gezdirdim. Telefon elime değince elime aldım ve kimin aradığına bakmadan aramayı cevapladım.

Telefonu kulağıma götürüp gözlerimi kapattım.

'' Alo? '' dediğimde karşıdan hızlı hızlı nefes sesleri duyunca gözlerimi açtım ve kaşlarımı çattım.
'' Peri..'' Mertin sesini duymamla kaşlarımı daha çok çattım. Telefonu kulağımdan ayırıp saate baktım. Saat 03:17 idi.
'' Mert, iyi misin? Koşuyor musun sen? '' dedim yatakta doğrulurken.
'' Beni boşver şimdi. Emir iyi değil. Hemde hiç iyi değil '' Aklıma bin bir türlü şey gelirken yorganı üstümden attım.
'' Emir mi? Ne oldu Emire? ''dedim biraz yüksek sesle.
'' Emirin uyuşuturucu kullandığını biliyor muydun ? '' dediğinde olduğum yerde kaldım. Mert nerden öğrenmişti?
'' E-evet biliyordum ''
'' Biliyor muydun? Madem biliyordun bize neden söylemedin? '' diye bağırdı karşıdan.
'' Bende size söylemek isterdim ama Emire söz vermiştim ne yapayım? '' dedim bende bağırarak.

Daha sonra annemlerin duyup duymadıklarını anlamak için birkaç dakika sessiz kaldıktan sonra ses gelmediği için tekrar karşı taraftaki Merte döndüm.

'' Mert sen şu an nerdesin? Emir iyi mi? '' dedim endişeli bir ses tonuyla.
'' Emirin yanına gidiyorum. Sana atacağı mesajı yanlışıkla bana atmış. Şey yazmış. 'Sana ihtiyacım var Peri. Kendimi tutamadım ve senin yokluğunu unutmak için uyuşturucu içtim' yazmış. Bunu da o durumda nasıl yazmış çok merak ediyorum doğrusu ''
'' Diğerlerine haber verdin mi? ''
'' Hayır daha vermedim ''
'' Tamam, verme. Yani en azından şimdi verme. Ben şimdi oraya geliyorum ''
'' Dur. Dışarı çıkma bu saatte. Ben şimdi arabaya bindim, seni alırım ''
'' Tamam. Beş dakikaya aşağıda olurum '' dedim ve telefonu kapatıp masama koydum.

Ellerimi açık olan saçlarıma götürüp rastgele bir topuz yaptım ve bileğimdeki tokayla topladım. Dolabımdan da siyah uzun taytımla elime geçen ilk kazağı aldığım gibi giydim. Bu saatlerde hava çok soğuk oluyordu. Kapının arkasında duran sırt çantamı kaptım ve içine telefonum dışında lazım olanları koydum ve fermuarı çekip telefonumu arka cebime sıkıştırdım.

Annem büyük ihtimalle kafasını yastığa koyduğu an uykuya dalmıştı. Babam da uykusundan uyanmadığı için evden çıkmam sorun olmayacaktı. Yani umarım.

Odadan çıktıktan sonra yatak odasının önünden daha sessiz bir şekilde indikten sonra ayakkabılıkta duran siyah botlarımı alıp bir çırpıda da onları giydim. Kilitli olan kapıyı açıp, ardından da dışarı çıktıktan sonra tekrardan kilitledim.

Karşımdaki arabanın farları yanınca bu kişinin Mert olduğunu anladım.

Koşarak arabaya bindim ve kemerimi bağladım.

" Keşke sen önden gitseydin " dedim arabayı çalıştıran Merte dönerek.
" Bu saate seni yalnız bıraksaydım Emir beni ne yapardı biliyor musun? Doğrardı beni "
" Nerden anlayacak ki? "
" Bana senin buraya nasıl geldiğini soracağını bildiğim için seni aldım. İstesem de yalan söyleyemiyorum çünkü Emir hemen anlıyor " dediğinde tebessüm ettim önüme dönerken. Birkaç saniye bana baktıktan sonra tekrar önüne döndü.
" Uyuşturucu ne zamandan beri içiyor? "
" Bilmiyorum. Bende tesadüfen görmüştüm " dediğimde dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı.
" Yine bir casusluk diyorsun "
" Önüne baksan diyorum. Kaza yapacağız şimdi " dediğimi yapıp önüne döndü ve hızımızı biraz daha arttırdı.

O an aklıma beni yine böyle gecenin bir vakti çağırdığı zaman geldi. O zaman da endişelenmiştim. Hemde sevgili olmadığımız halde. Aslında şu an da tam olarak sevgili kalıbının içinde değildik. O kabın biraz dışına taşmıştık.

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin