Bölüm 50

11.4K 258 49
                                    

Dünkü düşmemden dolayı sızlayan bacağımla birlikte aşağı indiğimde annemlerin bana kahvaltı hazırlamış bir şekilde gittiklerini görmek şaşırmama neden olmuştu. Tamam, fazla şaşırılacak bir durum değildi ama normalde her sabah kahvaltısını kendisi hazırlayan biri olarak şaşırmıştım.

Annemin yaptığı iki küçük tostu bitirip meyve suyumu içtikten sonra dışarıdan gelen iki kısa korna sesiyle Selinin geldiğini anladım. Aramızda anlaşmıştık. İki kez korna çalındığında Selin gelmiş demekti.

Masadan kalkıp çantamı ve anahtarımı bir koşu yukarıdan alarak geldim ve spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

Dışarı çıkıp kapıyı kilitledikten sonra arabaya doğru yürüdüm ve birkaç adımda arabanın yanına geldim.

" Günaydın " dedi Selin her zamanki neşesiyle.
" Günaydın " dedim ve o araba kullandığı için uzanıp ben yanağından öptüm.
" Bugün kafeye gitmeden önce formaları alacağız değil mi? " diye sordum.
" Maalesef ki alacağız. Zaten formaların alındığı yer okulun iki bina yanıymış "

Birinci dönemin son haftasına girmiştik ve dönemin bitmesine yakın okulumuz kendi formasını artık kullanmanın zamanı geldiğini fark ederek ikinci dönem uygulanacak olan forma kuralını kesin bir dille bütün öğrencilere anlatmıştı.
Bu yüzden de okul çıkışında formaları almaya gidecektik.

Arabanın içini dolduran telefonumun zil sesiyle birlikte çantamdan telefonumu çıkarttığımda arayanın Emir olduğunu görmek yüzümde küçük bir gülümsemenim oluşmasına neden olmuştu.

" Efendim? "
" Her neredeysen orada kalıyorsun Melek. Seni almaya geliyorum " dediğinde kıkırdadım. Karşı taraftan gelen araba sesiyle de arabada olduğunu anladım.
" Bunun pek mümkün olacağını sanmıyorum Emir "
" O ne demekmiş? "
" Çünkü Selin zaten beni aldı ve okula gidiyoruz " diyerek açıkladığımda sessizce bir küfür savurdu.
" Bundan sonra seni ben alacağım Peri, yanındakine de söyle "
" Ama- " diyemeden telefonu suratımı kapattı.

Telefonu çantama geri koyarak bana dönmüş olan Seline döndüm.

" Ne diyor? " diye sordu.
" Beni bundan sonra o alacakmış " dediğimde kaşlarını çattı.
" Niye ya? Biz ne güzel gidip geliyorduk "
" Bilmiyorum valla. Nedenini söylemedi " dedikten sonra okula kadar konuşmadık.

Okula vardığımızda Selin arabayı otoparka bıraktı. Arabadan ineceğim sırada ön camdan Emirin de arabasından indiğini gördüm.

Gözleri etrafı tararken kapıyı açtığımda bizim tarafa döndü. Göz göze gelince gülümsediğimde onun da dudaklarının kenarları yukarı doğru kıvrıldı. Arabasının kilitledikten sonra yanımıza doğru gelirken hızla bir araç otoparka doğru giriş yaptı.

" Günaydın canlarım benim " diye bağırdı Mert otoparkın ortasında, arabasını tam Emirin önünde durdup camdan hepimize bakarken.
" Günaydın " dedim gülümseyip el sallarken.

Emir önünde durmuş olan araçtaki Mertin kafasına arabanın açık camından kafasını ve elini uzatıp sinirle vurduğunda kıkırdadım.

" Lan it! Ezseydin birde "
" Ne yapayım kardeşim? Yolumda durmasaydın "
" Senin yolunu da, seni de, arabanı da.. " diye söylenerek yanıma geldi.

Kollarımı boynuna doladığımda o da ellerini belime doladı ve omzumdan öptü.

" Bu akşam kesinlikle camını açık bırakıyorsun " dediğinde kafamı salladım.
" Sen forma alacak mısın? " diye sordum. Sonuçta okul onun sayılırdı ve birde bahsettiğimiz kişi Emirse kurallara uyacağını zannetmiyordum.
" Normalde almayacaktım, fakat babam beni sıkı bir tehdit ettiği için almak zorundayım " dediğinde kaşlarımı kaldırdım.
" Seni neyle tehdit etti? "
" Arabamı almakla. Normalde takmazdım ama bu aralar aramız iyi gibi. Bu yüzden fazla itiraz etmedim " dedi ve elimden tuttu.
" Artık seni ben alıp götüreceğim için çıkışta da beraber formaları almaya gideceğiz. Hayır önceden de nasıl izin vermişsem bensiz okula gelmene, anlayamıyorum " dediğinde gülümsedim ve ne kadar itiraz edersem edeyim kabul etmeyeceğini bildiğim için kafamı salladım.

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin