Merhabalaaar! Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. 6000 olmanın mutluluğunuda yeni bölümüme yansıtmaya çalıştım. Biraz geç geldi ama sınavlar başladığı için fazla yazamıyorum. Bu yüzden de sizden özür dilerim. Asıl değinmek istediğim konuya gelirsek, sonunda Bağımlıya instagram hesabı açtım. Uzun zamandır açmak istiyordum ve birkaç gün öncede açtım. Şu an sınavlarım başladığı için sadece karakterleri paylaşıp ve onlar hakkında kısa yazılar yazdım ama bir hafta sonra sınavlarım bitiyor. Bu yüzden bölümlerden kısa kesitler paylaşmaya başlayacağım. Hesabın adını bölümün sonuna yazacağım. Ordan bakıp takip edebilirsiniz. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz :))
Keyifli Okumalar.
~~~
" Ne işiniz var lan burda? " Emirin sorusuna karşılık içeriye sırıtarak giren Barış, Güney, Atakan ve Uygara el salladık.
" Bizsiz tatil mi olur lan? " dedi Barış elindeki poşetlerle bize doğru yürürken.Hepsinin elinde en az iki poşet vardı. Onları balkon kapısının yanındaki duvara yasladıktan sonra bize doğru geldiler. Selin Atakana sarılırken bende Barışa sarılacaktım ki Emirin kolumdan tutup beni arkasına çekmesiyle kollarım havada kaldı.
" Hoş geldin kardeşim " dedi Emir Barışın açıkta kalan kollarına sarılıp sırtına iki kez geçirirken.
" Hoş buldum kardeşim " dedi Barışta Emirin sırtına vururken. Arkadan bana bakıp sırıttı ve göz kırptı. Bende gülümseyip Güneye döndüm.
" Naber fıstık? " dedi yanağımdan makas alırken.
" İyi, sen? " dedim omuz silkerken.
" İyi " dedi o da benim gibi omuz silkerken. Gözlerimi ciddi bir tavırla biraz daha suratımda gezdirdikten sonra ne diyeceğini anladığım için gözlerimi kaçırdım ve Uygara döndüm.Diğerleriyle de selamlaştıktan sonra Selinle beraber masaya oturduk. Onlar mangalın başında birbirleriyle dadaşırken bizde salataları karıştırıyorduk. Daha sonra hepsi beraber masaya geldiğinde yemeğimize başlamıştık.
Emir sol tarafımda otururken sağ tarafıma da Selin oturmuştu. Onun yanında Mert varken Uygar, Atakan, Barış ve Güneyde karşımıza oturmuştu.
" Eee biz yokken neler yaptınız? " diye sordu Atakan tavuğunu yerken.
" Lan görüşmeyeli sadece bir gün oldu. Ne yapacağız bir günde? " Emirin dediği şeye gülerken Uygar sırıttı.
" Valla kanka bir günde senden her şeyi beklerim " dedikten sonra bana döndüğünde ima ettiği şeyi anladım ve gözlerimi büyüttüm.Yediğim et boğazımda kalırken öksürmeye başladım. Ben suya uzanırken Emir sırıtıyordu.
" Saçma saçma konuşma " dedi ama sesinden bile gülümsediği anlaşılıyordu. Ben su içtiğim için ona bakamıyordum. Elimdeki suyu bıraktıktan sonra yemeğime devam ettim.
" Akşam ne yapıyoruz? " diye sordu Mert ortaya.
" Dışarı çıkalım " dedi Selin
" Bencede. Burda güzel mekanlar var "
" O mekanlara gitmeyeceğimize emin olabilirsin " dedi Emir Atakana bakarak.
" Ne mekanı? " diye sordum Emire dönerken.
" Senin gitmeyeceğin mekanlar " dediğinde kaşlarımı çattım.
" Sen bana küçüksün mü demek istiyorsun? " Sırıttı.
" Sonuçta benden iki yaş küçüksün Melek "
" Sen on dokuz yaşındasın. Matematiğin mi kıt? " dediğimde masadakiler güldü.
" Birkaç hafta sonra yirmi oluyorum " Bir şey demedim.Emirin doğum gününün ne zaman olduğunu bilmiyordum ve dediğine göre birkaç hafta sonra doğum günüydü. En kısa zamanda çocuklardan öğrenmem gerekiyordu.
Yemeğimizi yedikten sonra el birliğiyle -Emir hariç- masayı topladıktan sonra odalarımıza dağıldık. Uygar, Güney, Atakan ve Barış salonda yatacağı için onlar aşağıda kalmış, Selin, Mert, Emir ve bende yukarı çıkmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Novela JuvenilO, uyuşturucu içerek kendini acılarından kurtardığını sanıyordu. Ama yanılıyordu. Yanıldığını o da biliyordu. O, uyuşturucu içerek kendini başka insanlardan soyutluyor, kendini karanlığın dibine çekiyordu. O, kendini kurtaracak, o derin kuyunun dibi...