" Mert, başlama yine " dedi Selin bana yetişip yanımda yürürken.
" Başlarım. O rehberde takma isimli olan herkesin bana kim olduğunu söyleyeceksin " Mertin dediği şeye gözlerimi devirirken sınıfa girdik.Sabahleyin Selin beni almaya geldiğinde daha doğrusu ben Selini beklerken, Selin Mertle beraber, başka birinin -sanırım gruptan birinin- arabasıyla gelmişti. Aslında o ikisini yalnız bırakıp Emiri arayabilirdim ama Mert onun sabah erkenden çıktığını söylemişti. Aradığımda ise telefonu açmamıştı.
Okula geldiğimizden beri de Mert Selinin rehberindeki bütün takma isimle kaydedilmiş kişilerin kim olduğumu öğrenmek istiyordu. Tabi Selin de ona 'sanane' diyerek cevap veriyor, 'sanane manane yok ben senin sevgilinim' olarak da Mertten cevabı alıyordu.
Sırama oturduğumda yan sırada oturan Emirin arkadaşları susup bana dönmüştü. Bende onlara döndüm.
" Bir sorun mu var? "
" Yoo " diyerek cevap verdi Atakan.
" Peki bir şey mi diyeceksiniz? "
" Yoo "
" O zaman niye hepinizin bir anda bana döndüğünü sorabilir miyim? "
" Emir 'ben gelene kadar Peri size emanet, bir şey olursa alayınızı sikerim' dedi de biz de her an tetikte olalım dedik " Barışın dediği şeye gözlerimi devirdim. Sonra aklıma gelen fikirle çocuklara döndüm.
" Emirin sabah sabah ne işi vardı? "
" Bilmiyoruz. Bize söylemedi " dediğinde önüme döndüm ve somurttum. Halbuki çocuklar söyler diye o kadar da umutlanmıştım.
" Ama merak etme 'en geç üçüncü ders geleceğim' dedi " dedi Uygar. Kafamı salladım ve ayağa kalktım.Benle beraber hepsi birden ayağa kalkınca gözlerimi kırpıştırdım. Ama bir şey demeden sınıf kapısına doğru yürümeye başladım. Selin de yoktu, kantine tek gitmek zorunda kalacaktım.
Sınıftan çıkacakken aklıma telefonumu sıranın üstünde unuttuğum geldi. Arkamı dönmüştüm ki çocuklarla burun buruna geldim. Bu da bir iki adım gerilememe neden oldu.
Demek ki kantine tek gitmiyormuşum.
" Ne yapıyorsunuz? "
" Seninle geliyoruz "
" Sebep? " dedim tek kaşımı kaldırarak.
" Sana bir şey olursa Emir bizi doğrar " dedi Güney.
" Bütün gün her yere böyle sürü halinde mi gideceğiz? "
" Emir gelene kadar " Bir şey demedim ve yanlarından geçerek tekrardan sınıfa girdim.Masadan telefonumu aldım ve sırada oturmuş, Seline laf söyleneye çalışan Merte döndüm ve koluna vurdum.
" Yahu kızı bir rahat bırak. Hem arkadaşların seni çağırıyor "
" Beklesinler " dediğinde gözlerimi devirdim.
" Önemliymiş " Mert ofladı ve Seline döndü.
" Ben gidiyorum " dedi ve önce Selinin yanağından öptü sonra da benim saçlarımı karıştırıp sınıftan çıktı.
" Pislik " diyerek söylendim ve saçlarımı elimle düzeltmeye çalıştım.Selin gülerken ona gözlerimi kısarak baktım. Eliyle ağzına hayali bir fermuar çekti ve tamamen vücudunu bana dönerek sırtını arkasındaki duvara yasladı.
" Merti çağırmadılar değil mi? " dedi gülerek.
" Çağırmadılar "
" Emir yok mu? " diye sorduğunda kafamı iki yana salladım.
" Beyefendinin işi varmış "
" Ne zaman gelecekmiş? "
" 'En geç üçüncü ders gelirim' demiş çocuklara "
" Peki. O zaman kantine gidelim. Ben acıktım "
" Aynen bende " dedim ve ikinizde ayağa kalktık.Sınıftan çıktığımızda çocukların duvarın kenarında durup sohbet ettiklerini gördüm. Onları umursamadan yürümeye devam ettik ama en fazla bir iki adım arkamızdan geldiklerini adım seslerinden anlayabiliyordum.
" Bunların neden hepsi bizim arkamızdan geliyor? " dedi Selin kulağıma eğilerek.
" Emir hazretleri 'Periye bir şey olursa hepinizi doğrarım' diyerek tehdit etmiş " dediğimde kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Подростковая литератураO, uyuşturucu içerek kendini acılarından kurtardığını sanıyordu. Ama yanılıyordu. Yanıldığını o da biliyordu. O, uyuşturucu içerek kendini başka insanlardan soyutluyor, kendini karanlığın dibine çekiyordu. O, kendini kurtaracak, o derin kuyunun dibi...