-2 Gün Sonra-
PERİ YILMAZKendimi koltuğa attıktan sonra tek elimi aşağı sarkıtırken diğer elimi de alnımın üstüne koydum. Yorgunluktan halim kalmamıştı ve annemle birlikte sabah başladığımız temizliği saat altı olmasına rağmen yeni bitirmiştik. Annem dünki misafirlerden sonra evin pislendiğini söyleyerek beni rehin almış, bütün evi baştan sona, hiçbir köşeyi atlamadan, tekrar, temizlemiştik.
Dün, cumartesi, önceki gece geç yattığım için sabah, daha doğrusu öğleden sonra saat birde kalkmıştım. Aslında kaldırılmıştım. Annem halamların geleceğini söylediği için beni kaldırmış ve yemek için yardım etmemi istemişti. Halam geleceklerini, gelecekleri gün haber verdiği için annem de haliyle herhangi bir hazırlık yapamamıştı.
Cumartesim öyle geçmişti: Yemek yaparak, misafir ağırlayarak ve gelen küçük kuzenlerimi eğlendirerek.
Bugün ise dünden kalan yorgunluğuma rağmen normal bir saatte kalkmıştım ve kahvaltımı yaptıktan sonra odama geçip keyif yapacaktım ki annem yine beni yakalamış ve bu sefer de temizlik için yardım istemişti. 'Bayadır anne kız bir şey yapmıyorduk' diyerek de, dün birlikte yemek yapmamıza rağmen, beni gaza getirmeye çalışmıştı. Bu cümle aslında istediği şeyin zaten yapılacağını ancak ortamı yumuşatmak için söylenmiş bir cümleydi. Başka anneler kızlarını, anne-kız bir şeyler yapmak için alışverişe, sinemaya ya da bir kafeye gitmeyi teklif ederken benim annem bana temizlik yapmayı teklif ediyordu.
Tüm bu süreç içerisinde de Emiri aramaya, hatta düşünmeye bile fırsatım olmamıştı. En son cuma günü konuşmuştuk ve o zaman da bana yarın, yani cumartesi günü geleceğini söylemişti, ancak ortada ona dair ne bir iz vardı ne de kendisi. Aramamıştı da. Kendimi 'zaten gelsede görüşemezdik' diyerek avutsamda, 'gelseydi sana yardıma gelirdi' diyen tarafımı da duymamazlıktan gelemiyordum.
Yorgunluktan dolayı kapattığım gözlerimi hafifçe araladıktan sonra telefonumun yan tarafta, sehpada, olup olmadığına baktım. Kaktüslü kabı gözüme çarptığında koltuktan sarkıttığım kolumu kaldırıp telefonu aldım ve herhangi bir mesaj ya da arama var mı diye baktım. Yoktu.
Telefonu olduğu yere bırakıp ellerimle koltuktan destek alarak ayağa kalktım. Ayaklarımın altı bütün gün ayakta durup o odadan diğerine gitmekten artık acıyordu. İlk bir iki adımımı koltuktan destek alarak yürüdükten sonra yukarı kattaki banyoya çıkana kadar yavaş adımlarla ilerledim. Şu an bana iyi gelecek tek şey sıcak bir duş ve belki biraz uykuydu.
Yukarı kata çıktığımda tuvaletten biraz ilerideki odama uğramadan direkt olarak tuvalete girdim ve arkamdan kapıyı kapattıktan sonra üstümdeki kıyafetleri çıkartıp kenarda duran kirli sepetine attım.
Küvetin perdelerini açıp küvete girdim ve sıcak suyu açtım. Su çok geçmeden ısınırken duvardaki duş başlığından akan sıcak suyun altına girdim ve başımdan aşağı akan suyla birlikte yorgunluğumun da akıp gittiğini hissettim.Önce saçlarımı çilek kokan bir şampuanla yıkadım, ardından da vücudumu yine çilek kokan bir losyonla yıkadım. Bütün banyo çilek kokusuyla dolmuştu.
Durulanıp bornozumu giyinirken aynı anda saçlarımı da bir saç havlusuyla kurulayıp kenarda duran tarağımla taradım.
Kapıyı açtığımda içeri çok sıcak olduğu için koridor bir anda çok soğuk geldi. Terliklerimin nerde olduğunu bilmediğim için ayaklarım çıplaktı ve koridorda halı olmadığı için ayaklarımın ucunda yürüyerek hızlı adımlarla odama geçtim.Yatağımın üstündeki pijamaları kirliye atmak için kenara koyarken dolabımdan temiz bir pijama çıkartıp hemen giyindim. Yorgunluğumla beraber sıcak banyoda uykumun gelmesinde epey bir etkili olmuştu. O yüzden çabucak giyinip uykum kaçmadan yatağıma girmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Подростковая литератураO, uyuşturucu içerek kendini acılarından kurtardığını sanıyordu. Ama yanılıyordu. Yanıldığını o da biliyordu. O, uyuşturucu içerek kendini başka insanlardan soyutluyor, kendini karanlığın dibine çekiyordu. O, kendini kurtaracak, o derin kuyunun dibi...