Bütün vücudumun alev alev yanma hissi gözlerimi açmama neden olurken aynı anda bakışlarım da hızla görüş açımda olan yerleri taramaya başladı. Emir'in odasında olduğumu anlamam birkaç saniyemi alırken arkadan belime sarılmış Emir ve sadece benim üstümde olan kalın pikeden dolayı kan ter içinde kalmıştım. Hiçbir ses duymadığımdan camın da kapalı olduğunu tahmin edebiliyordum.
Tek elimi kaldırıp gözlerimi ovuşturduktan sonra Emir'i uyandırmamaya çalışarak ona doğru dönmeye çalıştım. Belime sıkı sıkı sardığı kollarından dolayı bu pek mümkün olmasada dönebilmiştim.
Kafamı hafifçe yukarı kaldırınca Emir'in saçları dağılmış ve dudakları hafifçe aralanmış yüzüyle karşılaştım. Dün hep birlikte gittiğimiz ada gezisinde epey yorulmuştuk. Ayriyeten ikimizde uykusuzduk ve şu an hiç uyanmayacakmış gibi uyuması gayet normaldi.
Dün gece karaya yanaştığımızda Emir beni uyandırmak zorunda kalmıştı çünkü yukarıdan aşağı inen merdivenler dar ve dik olduğundan yürümesi zordu. Gece de daha rahat uyuyabilmek için arabaya bindiğimizde bir daha uyumamıştım. Daha sonra ilk önce Alara'yı, ardından Sıla'yı bırakmıştık. Biz eve dönerken arkamızdakilerde Selinle Lale'yi bırakmıştı.
Eve geldiğimizde herkes kendini koltuklara atarken biz Emirle birlikte salona uğramadan yukarı çıkmıştık. Emir her ne kadar istersem banyo yapabileceğimi söylese de banyo yaparsam uykum kaçacağını bildiğimden yapmamıştım. Sadece elimizi yüzümüzü yıkamış, ardından üstümüzü değiştirip yatmıştık. Genelde Emir'in tişörtlerini giydiğimden kıyafet sorunu çekmemiştim. Dolabının bir köşesinde benim de kıyafetlerim vardı ama onun tişörtlerini giymeyi sevdiğimden kendiminkilere bakmamıştım bile.
"Bunu saymıyorum" demişti Emir yattığımızda. Sesinden ne kadar uykulu olduğu anlaşılıyordu.
"Niye?"
"Şu an ikimizde uykuluyuz ve ben seni istediğim gibi izleyemeyeceğim, o yüzden yarın da kal" diyerek küçük bir çocuk gibi söylenmişti.
"Bilmiyorum, bakarız" dememin üstüne anlayamadığım bir şeyler mırıldanmış, zaten sonra ikimiz de uyumuştuk.Vücudumu tamamen ona doğru çevirip bana sardığı kollarının arasında kilitli kalmış diğer elimi çıkarttım. Bedenimi onu uyandırmamaya çalışarak hafifçe yukarı kaydırdım ve kafasını boynumun biraz altına koymasını sağladım.
Parmaklarım, alnına düşmüş olan saçlarının arasında gezinirken hafifçe tebessüm ettim. Epey bir uyumuş olmama rağmen hala uykulu bir hal içerisindeydim.Saçları yüzüne sürtününce hafifçe kımıldandı ve belimdeki ellerini sıkılaştırdı. Sıcaklık tekrardan tüm bedenimi sardığında eğilerek alnından öptüm.
"Emir" dedim fısıltıyla. Cevap vermedi, üstüne kafasını koyduğu yere daha çok yerleştirdi.
"Emir" dedim tekrardan. Bu sefer gözlerini hafifçe açtı ve kafasını kaldırdı. Son anda kafamı geri çekip bana çarpmasını engellerken tebessüm etti.
"Yanlış hatırlamıyorsam gece ben sana sarılarak yatıyordum" diyip uzanarak boynumu öptü.
"Çok sıcak oldu"Üstümden atmayı unuttuğum pikeyi kenara attım. Emir kollarını çekip ayağa kalktığında üstünde bir şey olmadığını daha yeni fark etmiştim.
Çıplak ayaklarıyla cama doğru yürüyüp açtı. Rüzgar, hafif hafif içeri girmeye başlamıştı.Yattığım yerde doğruldum ve bileğimdeki tokayla enseme yapışmış olan saçları kafamda topuz yaptım.
Emir hala ayaktayken saçlarını karıştırdı. Ona gülümseyerek bakarken o da bana sırıttı."Neden camlar kapalı? Normalde açık bırakırsın?" diye sorarken yatağa geldi ve tek dizini yatağa yaslayıp elleriyle de destek aldı. Öne eğilerek dudağıma iki kere öpücük koydu, ardından aramıza sadece birkaç santim koyarken dudaklarıma odaklandı.
"Gece serin esiyordu, bende kapattım" dediğinde kafamı salladım. Ellerimi omuzlarına koyup onu hafifçe geri iterken çekilmemek için direndi. Ancak beklenmediği bir güç kuvveti uyguladığımda mecbur geri gitmek, eğildiği yerde doğrulmak zorunda kalmıştı.
"Elimi yüzümü yıkayacağım. Sıcak oldu" derken bir yandan da bacaklarıma nasıl dolandığını anlayamadığım pikeden kurtulmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Teen FictionO, uyuşturucu içerek kendini acılarından kurtardığını sanıyordu. Ama yanılıyordu. Yanıldığını o da biliyordu. O, uyuşturucu içerek kendini başka insanlardan soyutluyor, kendini karanlığın dibine çekiyordu. O, kendini kurtaracak, o derin kuyunun dibi...