Spor salonun tribünlerinde Selinle birlikte otururken soyunma odasında üstlerini değiştiren erkekleri bekliyorduk.
Bugün hem erkek futbol takımının hem de erkek basket takımının maçı vardı. İlk önce futbol oynanacak, daha sonra basketbol maçının yapılacağı yere gidecektik.
Beden hocamız -okuldaki tek yani bütün okulun derslerine giren Servet hoca, on beş tatilin başındayken takımdakilere maç tarihlerinin olduğu takvimi mesaj olarak atmıştı maçlara kadar kendileri antreman yapsın diye. Tabi bizimkiler yapmamıştı.
Ayrıca maçlar toplamda on altı olacakken Servet hoca bir dönemde bu kadar fazla maç olmasını doğru bulmadığı için bu dörde indirtmişti. Yani dört tane futbol, dört tane de basket maçı olacaktı bir dönemde.
Kapı açıldığında kafamı sola doğru çevirdim ve çıkan kişiye baktım. Emir, Atakan ve Güney ellerindeki spor çantalarıyla soyunma odasından çıkmıştı.
Emir ve Atakan lacivert beyaz renkte, şort ve atlet giymişken Güney onların aksine siyahlı beyazlı bir forma giymişti. Onun da altında şort vardı ama üstündeki atlet değilde kısa kolluydu.
Hepsi yanımıza geldiğinde Emir elini elimdeki çubuk krakere daldırdı ve içinden neredeyse on tane alıp yemeye başladı.
" Yuh! " diye çemkirdim. İçinde sadece iki tane kalmıştı.
" Sen çok yemişsindir " dediğinde kaşlarımı çattım. Dudağının kenarı yukarı kıvrılırken eline iki tane aldı ve ağzıma uzattı.Kaşlarım eski haline dönerken gülümsedim ve ağzımı açtım.
Çubuk krakerleri ağzıma yaklaştırdığında tam kapatmıştım ki ikisini de geri çekip kendi ağzına attı.
Birkaç saniye olayın şokunu atlatamadan öylece dururken önce ağzımı kapattım, daha sonra da kaşlarımı çattım.Emir kahkaha atarken ayağımla bacağıma tekme attım.
" Ah! Kızım vurmasana, maça çıkacağım şimdi " dedi hem gülüp aynı zamanda kaşlarını da çatarken.
Sinirle paketteki son kalan iki çubuk krakeri de ağzıma attıktan sonra çöpünü atmak için ayaklandım.Emirin önünden geçip duvarın kenarındaki çöp kutusuna elimdekini atıp arkamı döndüm. Arkamı dönmemle Emirle burun buruna gelirken sırıtıyordu.
" Sabah sabah cidden neşe dolusun " dediğinde tekrardan kaşlarımı çattım. İşaret parmağını iki kaşımın arasına koydu ve yukarı doğru kaldırıp kaşlarımın eski haline dönmesini sağladı.
" Çatma şu kaşlarını, erken yaşta kırışacaksın "
" Sen de maşallah sabah sabah beni sinir etmekte bir numarasın " dediğimde ellerini belime koydu beni kendine çekti.
" Yok mu sevgiline bir başarılar öpücüğü? " dedi dediğim şeyi umursamayıp suratını suratıma yaklaştırırken.
" Yok öpücük möpücük. Çık " dedim ve onu kendimden uzaklaştırmak için ittirdim. Ama o hiç istifini bozmadan aynı pozisyonda durdu.
" Bak zaten altındaki şu boktan etek yüzünden hala sinirliyim, ani hareketler yaparak eteğini havalandırma " diyip kaşlarını çattı.
" Bu gereksiz sinirin cidden sinir bozucu. Ne yapalım yani? Okul forması bu. Hem çıplak bacakla giymiyorum fark ettiysen, külotlu çorap var altımda "
" Melek " dedi dişlerinin arasından. Aynı zamanda tutuşunu da sertleştirmişti.Derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını gözlerime dikti.
" Yazın da altına çorap giyemeyeceğine göre, her türlü o bacaklarını görecekler "
" Ne yapalım artık, okula gelmem bende " dedim dalga geçerek. Emir birkaç saniye düşündüğünde gözlerim devirdim. Ciddiye almasını beklemiyordum.
" Mantıklı he. Gelme sen yazın okula. Hatta sen olmadığın için bende gelmem, takılırız evde " Gözlerimi devirdim ve onu ittirerek ellerinin kilidinden kurtuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMLI
Teen FictionO, uyuşturucu içerek kendini acılarından kurtardığını sanıyordu. Ama yanılıyordu. Yanıldığını o da biliyordu. O, uyuşturucu içerek kendini başka insanlardan soyutluyor, kendini karanlığın dibine çekiyordu. O, kendini kurtaracak, o derin kuyunun dibi...