1.BÖLÜM

8.3K 333 11
                                    

Bazı anlar vardır bedeninizin bulutlar üzerinde gezindiğini hissettiğiniz. Hiç bir şey sizi yere indirecek güce sahip olamazdı. En sevdiğiniz tarafındansa bu sevgi seli işte o zaman sonsuza kadar bulutlar üzerinde yaşabilirdiniz. Kuşlar tutardı sanki kollarınızdan ve rüzgâra göğüs gererek uçardınız sonsuz mutluluğa. Gözünüzde pembe bir dünya oluşturuldu. Bir balon içerisinde yaşamak, sanki güvenli bir alanda hayat sürmek gibiydi. Kalbinizin hiç bir zaman kırılmayacağından emindiniz çünkü. Hele bir de sevdiğiniz yanınızdaysa tüm zorluklar size dokunamazdı bile. Her şey mükemmel olurdu hayatınızda. Sevilirdiniz ölesiye. Dünya sizin etrafınızda dönerdi sadece. Kimse olmazdı sevdiğinizden başka yanınızda. Her zaman mutlu olacağınızı düşünürdünüz hiç üzülmeyecekmiş gibi.

Tüm bunlar olabilirdi benimde hayatımda. Bulutların üzerine çıkarılmış ruhum en tepeden yere düşürülmezdi belki de. Kalbim hızla yere çakılmıştı sonunda. Ve şimdi can çekişir bir halde kalmıştım. Nefes almamayı diliyordum ilk defa hayatımda.

Bu güne kadar zor bir hayatım olmuştu ki, her zaman yaşamaya çalışmıştım pes etmeyip. Fakat şimdi ölmeyi hiç bu kadar istemiyordum. Şu an kalbim dursa ağlamak yerine gülerdim. Yaşadığım bu kırgınlığı kaldıramıyordum çünkü. Daha ne kadar üzülebilirdim ki? Ya da daha ne kadar acım vardı çekecek. Bu hayatı bunları yaşamak için kazanmamıştım ki ben.

Tüm umutlarım, sevinçlerim, gülüşlerim, yaşama aşkım en sevdiğim kişi tarafından söndürülmüştü. Kalbimi avuçları arasına alıp oynamış ve en sonunda parçalayıp atmıştı işte. Canım o kadar çok yanıyordu ki derinlere saplanmış paslı bir bıçak vardı sanki beni öldüren.

Aşk acısı böyle bir şey miydi?

Yaşarken ölmenin anlamını öğrenmiştim şimdi. Kalbimin aşkla çarptığı zamanların sonunu böyle hayal etmemiştim hiç. Mükemmel bir hayat yaşayacaktım. Sevecek ve sevilecektim. Bir ömür geçirecektim sevdiğim adamın kolları arasında. Tutkuyla dans edecekti bedenlerimiz. Ateşimiz bizi aşkla yakacaktı böyle yalanlarla değil. Oysa şimdi ne haldeydim. Hayallerim nasıl bitmişti. Tüm sevincim nasıl kalmıştı kursağımda. Nasıl soyunmuştu ruhum sudan çıkmış bir balık gibi karanlığa.

Taksi Işıl Hanımların evinin önünde durduğunda beklemesini söyleyip eve yürüdüm. Bu sefer adımlarım kararlı ve kızgındı. Nefret tohumları saçılıyordu yerdeki toprağın üzerine.

Bahçeyi aşıp kapıya ulaştım ve zili çaldım. Hizmetlilerden bir kız açmıştı kapıyı.

''Hoş geldiniz Defne Hanım''

İçeri girerken yüzüm donuktu. Öfkem içimde dolup taşıyordu bu soğuk ruhumda. Adımlarımı geniş salona çevirdim. Işıl hanım oturmuş telefonu elinde bir şeylerle meşguldü. Geldiğimi gördüğünde hızla yerinden kalkıp yanıma ilerledi.

''Defne ne bu halin?'' dedi endişeli gözlerle. Nasıl da yapıyordu bunu? Beni düşünür gibi bir role nasıl bürünebiliyordu?

Tuttuğu kolumu çektim elleri arasından. Nefret aktı damarlarımda. Kustum ona da içimdeki öfkeyi.

''Bu halimin sebebi sizsiniz!''

''O ne demek öyle kızım. Ne oldu?'' dedi halen endişeli gözleri beni süzmeye devam ederken.

''Tüm gerçekleri öğrendim. Cansu'nun Uras'la birlikte olduğunu sakladınız benden! Ona âşık olurken susmaya devam ettiniz''

Gerçekleri yüzüne haykırdıkça gözleri dondu benim gibi karşımdaki kadının. Yüzü bembeyaz olmuştu.

''Defne bir dinle kızım beni açıklayayım'' dedi hemen kendini savunmak istercesine.

''Sizi artık dinlemeyeceğim! Hiç birinizi hayatımda istemiyorum! Tüm o yalanlarınızla birlikte hayatımdan defolun!''

SEN ONA AŞIKSIN 2- SIYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin