17.BÖLÜM

4.5K 219 2
                                    

Birkaç gündür ailemden evlilik kararımıza dair ses çıkmamış üstelik Uras'ta aynı şekilde bu evlilik meselesinde tam bir sessizliğe gömülmüştü. Sorsam da cevabını alamadığım yanıtlar karşısında ki geçiştirilme duygusu ile bende tekrar tekrar sormamaya başlamıştım. Aramızdaki bu sessizlik pek hayra alamet görünmese de Uras'ın kararını değiştirdiğini de sanmıyordum. Bir şeyler düşündüğü, planladığı belliydi. Her akşam konuşmalarıma dalgınlıkla cevap veriyor gözlerini bir noktaya sabit tutup düşünüyordu. Yüz ifadesi oldukça sıkıntılı görünürken neler döndüğünü bilmemek de benim canımı sıkıyordu.

Bu hafta içi eve sadece birkaç eşya almak dışında uğramamıştım. Geceleri Uras'la birlikte kalırken bazen sabahları o beni bırakıyordu okula ya da öğlen olan ders zamanında kendim gidiyordum. İtiraf etmeliydim ki Hale'nin ev ve okul arasında geçen mesafede bulanan midem rahat bir nefes almıştı. Uras'ın dairesi araba ile okula yirmi dakika civarındaydı. Havalar soğumamış olsa yürüyerek bile gidebilirdim. Birkaç gündür artan soğuk hava geceleri daha bir hissettirirken sevdiğim adamın sıcak kolları arasında uyuyup uyanmak çok başka bir histi.

Yine vücuduma dolanan ellerin yaydığı sıcaklık ile yerimde hafifçe kıpırdanıp sırtımı Uras'a doğru dayadım. Hareketim ile hemen sıkılaşmıştı kolları. Sıcak nefesi enseme çarpıyor beni daha fazla içine çekiyordu.

''Hım...Yine seninle güzel bir sabaha uyanmak Defne.... Eşsiz bir an''

Sesi yeni uyanmış olduğu için hafif çatallı çıkarken dudakları ensem üzerinde geziniyordu. Hareketi ile gıdıklanıp geriye dönerken elim hemen yüzüne kaydı. Hafif uzamış sakalları arasında gezinen parmaklarım dudakları üzerine doğru kayarken ''Gıdıklanıyorum'' dedim. Dudağına ulaşan parmak ucuma bir öpücük bırakıp gözlerimin içine baktı.

''Şu an seni deli gibi öpüp esaretim altına alma fikrim oldukça yüksek. Fakat biliyorum ki kendimi durduramam bu yüzden ölüyorum Defne'' diyerek konuştu. Onu zorladığımın farkındaydım. Geceleri ansızın kalkıp kendini duşun altına atışı, ona her dokunduğumda gerilen kaslarından ne kadar acı çektiğini anlamamak imkânsız olsa da onun için elimden gelen bir şey yoktu. Üstelik halen devam eden hamilelik riski ile ateşe yeniden dokunmaya kalkışamazdım. Neyse ki haftaya testi yapacak ve umarım ki rahatlayacaktım.

Kolları arasındaki bedenimi ona temas ettirmemeye çalışarak biraz geriye çekildim. Yüzünde oyalanan parmaklarım çıplak göğsüne inerken, göğsünün üzerindeki kısa tüylerde oyalandım bir süre.

''Ve sen işimi hiçte kolaylaştırmıyorsun'' diyerek devam etti konuşmasına. Sözleri yüzümde gülümseme oluştururken ''O halde seni bu esaretten kurtarmam gerek'' derken gözlerindeki aydınlanma gülümsememi daha da büyütmüştü. Beni tamamen yanlış anlamıştı.

''Nasıl?'' dedi sesi boğuk çıkıp beklentiyle bakarken.

Elimi göğsünden çekip hızla kolları arasından sıyrılıp yataktan çıktım. Ayağa dikilirken ''Böyle'' deyip aramızdaki mesafeyi işaret ettim. ''Kendimi senden uzak tutmalıyım ki işini kolaylaştırabileyim''

Uras'ın kaşları oldukça ciddi bir şekilde çatılırken üzerindeki yorganı atıp doğruldu.

''Beni kendinden zaten mahrum bırakırken Defne şimdi de tamamen aramıza mesafe mi koyuyorsun?'' dedi tehlikeli bir ses tonuyla. Gerilen yüz kasları yutkunmama sebep olurken hiç beklemediğim bir anda kolumu yakalayıp beni tekrar yatağa çekti. Bir hamlede üzerime çıkan ağırlığı altında hızlanan nefesim ile ''Uras ne yapıyorsun?'' derken sesim çatlamıştı.

''Sadece seni seveceğim o kadar''

Gözlerim büyürken ''Ne? Hayır!'' diyerek itirazıma gem vuran dudakları dudaklarıma kapandı. Az önceki hırsını yansıtırcasına öperken, dili ulaşmadık, dokunmadık yer bırakmıyordu. Dudaklarımı rahat bırakırken bu sefer ki durağı boynum olmuş dişlemişti. ''Ah, Uras!''

SEN ONA AŞIKSIN 2- SIYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin