Hayırlı Ramazanlar dileyerekten bölümü bırakıyorum buraya. Keyifli okumalar dilerim. OYLAMAYI VE YORUM DA BULUNMAYI İHMAL ETMEYİNİZ LÜTFEN :)
Sabah alarmın sesiyle gözlerim aralandığında yatağın boşluğu ile karşılaşmıştım. Komodinin üzerindeki telefona uzanıp çalan müziği sonlandırdığımda hızla rehbere girip Uras'ın numarasını çevirdim. Dün gece bıraktığı sıcaklığın yerinde yeller esiyordu. Yatağın soğuk tarafı içimi ürpertirken telefon birkaç kez çalmıştı. Nihayet karşıdan ''Güzelim'' diyerek sesini duyduğumda hafifçe doğrulur pozisyona geçip sırtımı yatak boşluğuna dayamıştım. Gözlerim hasretle onun uyuduğu yere kayarken ''Erken gitmişsin'' derken sesim ona hasret doluydu.
''Bazı önemli işlerim vardı Defne. Bu gün bir hayli yoğun geçecek günüm.''
Dudaklarım mutsuzlukla kıvrılırken ''Yanımda olmanı isterdim'' dedim. Karşıdan gelen neşeli kahkahası ile ''Şimdi beni net olarak anladığını varsayıyorum. O sabah seni yanımda bulamadığımda tıpkı şu anki hissettiklerini bende hissetmiştim'' dedi.
Sözleri ile anında yüzümde değişen ifade meydan okuyan bir şekle bürünürken ''Hım. Bu bir ceza mıydı?'' demekten kendimi alamadım.
Birkaç kâğıt hışırtısı duyuyordum karşıdan. Yine de sesindeki neşe azalmadan devam etti konuşmasına.
''Seni cezalandırmak gibi bir düşüncem olmadı ama yeri gelmişken neden olmasın?''
''O halde benimde sana bir ceza vermem gerek şimdi'' dedim aramızdaki hiç bitmeyen oyun yeniden başlarken.
Sözlerim ile alaylı bir gülüş sundu bu sefer sesi. Hep olduğu gibi kazanacağından emin tavrı ile ''Nasıl olacakmış o?'' dedi.
Uras'ın can damarını biliyordum. Zaafı bendim. Onu sözlerle alt etmek imkânsız olabilirdi fakat yeni keşfettiğim açığını kullanmaktan geri durmayacaktım.
''Şimdi yanımda olsaydın seni özleyen, seni isteyen vücuduma karşı durabilir miydin?''
Sesimi ona karşı son derece istekli ve arzu dolu çıkarmaya büyük çaba göstermiştim.
Âdem elmasının hareket eden yutkunma sesini bariz bir şekilde işitmiştim. Öyle ki kısa bir an derin bir nefes alıp vermiş kararan ses tonu ile konuşmayı sürdürmüştü.
''Hım... Sana karşı zaafımı keşfettin bakıyorum da. Yine de bu durumdan şikâyetçi değilim güzelim. Ve eğer şu an yanında olsaydım seve seve durmazdım''
Eğlenir ifademi sesime yansıtmadan kendimi toparladım ve kaldığım yerden oyuna devam ettim.
''Dudaklarını tüm bedenimde hissetmek ve ısınmak isterdim Uras'' dedim son cümlemde hafifçe inleyerek.
Bu sefer karşı tarafta hiçte iyi şeyler olmadığı Uras'ın dudaklarından dökülen küfürle beli olmuştu.
''Gelmemi ister misin?''
Bana sorduğu soru aslında 'Gel' demem için yanıp tutuşan bir sese sahipti. Bu kadar kolay pes edeceğini düşünmemiştim doğrusu.
''Gel desem hemen gelecek misin?''
''Hiç vakit kaybetmeden'' dedi sözlerimin hemen ardından. Daha fazla onu kıvrandıramayacaktım. Kahkahamı serbest bırakıp güldüm.
''Hayır, gelme'' dedim gülüşümün arasından. ''Gelsen de ben yasak meyveyim dokunamazsın''
Anında toparlanan sesi ile konuştuğunda ''Orası belli mi olur?'' dedi. Halen sesinde bir umut barındırıyordu sevgilim.
''Temizlik yapmam gerek. Hale gittiğinden beri her taraf toz içinde. Sonra okula gideceğim ama istersen akşamüzeri yanına uğrayabilirim''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN ONA AŞIKSIN 2- SIYAH
General FictionUmudun tükenişi yüze çarpar ya rüzgar misali Kalp kırığı cam kesiği gibi acıtır canı Deniz dalgalanır, fırtına kopar Savrulursun o lodosun içinde Yeniden yeşermek kolay değil Dal kırıldığında kökten medet bekleme... 04.07.2016 tarihinde yazılmaya...