13.BÖLÜM

4.6K 223 11
                                    

Şaşkınlık, öfke ve boşluğa düşme hissi yeniden gelip oturuverişti bir anda dünyama. Birkaç dakika içinde olup bitenler, kızgınlıkla sarf edilen sözler yeni bir ayrılığın fitilini ateşlemişti Uras'la aramızda.

Onun sahiplenici dünyasında uzak kalamazken bir yanım isyan etmekten geri durmuyor ve sorguluyordu sürekli. Sevgisini, aşkını görebiliyordum fakat yaptığı hatalar bana zarar veriyordu. Belki bunu istemeden yapıyordu onu suçlayacak değildim. Tıpkı onun gibi benim içimde de kıskanç ve sahip olma duygusunu taşıyan bir aşk vardı. Fakat onun gibi ben ona zarar vermekten korkarken, bu gece olanların bir telafisi olması mümkün müydü bilmiyorum.

Gözlerimin içine bakarken söylediği sözlere dakikalardır çekip gittiği boşlukta kilitli duruyordu gözlerim. Gözyaşlarım sessizce yanaklarımdan aşağı kayarken kafamın içinde yankılanıyordu sesi.

Sen benim Defne'm değilsin. Ve üzülerek söylüyorum ki onu kaybetmişim ben...

İşte bu birkaç cümle ile gitmişti. Sahiden söylediği gibi onun Defne'sine ne olmuştu? Ne değişmişti bende de benim bambaşka biri olduğumu düşünür olmuştu?

Eskisi gibi sonsuz bir güven duygusu yoktu ona karşı bundan emindim. Sevgim her ne kadar ondan vazgeçmeyecek boyutta olsa da son olanlardan sonra hep bir tedirginlik hissetmeden kendimi alamıyordum. Onun dünyasına karışırken ya da gözlerinin derinlerine bile süzülürken henüz adını koyamadığım bir his hep peyda oluyordu içimde.

O anlarda ona sımsıkı sarılıyor ve sıcaklığında, nefesinde soluklanıyordum. Kaybetme korkusu sararken içimi derinlerdeki kırgınlık tam olarak ona çekilmeme izin vermiyordu.

Bazı şeyler için acele davrandığımı biliyordum. Bu kadar hızlı koşarken çok çabuk tökezleyip düşeceğimi düşünmemiştim. Sevgimin bazı şeyleri aşacağını düşünürken belki de o da bende hata etmiştik. Ve şimdi geldiğimiz sonuçta birbirimizi tanıyamaz hale düşmüştük.

''Hadi Defne, seni eve bırakayım ben''

Kolumu nazikçe kavrayan adama çevirdim bakışlarımı. Demir az önce şahit oldukları yüzünden keyifsiz bir yüze bürünmüştü. Uras'ın geri gelmeyeceğini, beni alıp götürmeyeceğini biliyordu en az benim kadar.

Başımı hafifçe sallarken gözyaşlarımı silip masada kalan çantamı alarak Demir'in peşine düştüm. Kavgadan sessizleşen ortam yerini sakin bir müziğe bırakırken insanlar ilerlediğimiz koridor boyunca gözlerini üzerimize dikmekten geri durmuyorlardı. Rahatsız hissederken adımlarımı hızlandırıp bir solukta kendimi dışarı atmıştım.

Serin sonbahar gecesinde temiz havayı ciğerlerime çekerken hiç beklemediğim bir ses dolmuştu kulağıma.

''Defne'yi ben bırakırım Demir''

Sesin geldiği yöne hızla gözlerimi çevirirken Uras'ı görmeyi beklemiyordum doğrusu. Onun çoktan öfkesi ile birlikte çekip gittiğini düşünürken, şimdi yanımda kalması aklımı karıştırmıştı.

Demir, Uras'ın sözleri ile kısaca bize iyi geceler dileyerek yanımızdan uzaklaşmıştı. Birkaç adımda yanıma gelen Uras gözlerinde donuk bir ifade ile kısa bir an yüzüme bakmış ve arabayı işaret ederek ''Gidelim'' demişti.

Hareketlenişi ile ondan hızlı davranıp koluna yapışmıştım. Duraksayan adımları tekrar gözleri gibi bana çevrilirken ''Gittiğini sanmıştım'' dedim sessizce.

Dudakları hafif aralanırken yorgun küçük bir nefes çekti içine. Kaşları hafif çatılmış ve halen soğuk, buz gibi bir bakış ile karşılık vermişti sözlerime.

''Bana böyle bakma'' dedim acıyla. Onun bir kez daha buzdan duvarlarına çarpmak yeniden gözlerimden yaşların süzülmesine neden olmuştu. İlk kez hastane otoparkından gördüğüm soğuk bakışını şimdi bir kez daha göstermekten çekinmiyordu.

SEN ONA AŞIKSIN 2- SIYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin