Araf: 17.bölüm

474 254 70
                                    


     " Düğüm "

   Önce sevdiğin sonrasında değer verdiğin kişi her zaman senin için tehdittir.Asıl düşmanlarımız en yakınlarımız değil midir? Sen düşmanından kötü bir şey olacağının sinyalini alırsın,ama gözünün önünde sevginin giderek büyüdüğü kişiden bunu beklemezsin.En kötüsü de o yapmaz dediğin kişinin onu yapması değil midir? 

Yalanla aynı masada oturmuş,hainle aynı içkiyi yudumlayan adam karşımda durmuş söylediği cümleye vereceğim tepkiyi bekliyordu.Çıkmaz sokakta önüme çıkan duvarı yerle bir edip arkasında bir çıkış yolu olup olmadığını bilmeden buluyordum kendimi .

" Bana zaafı olan patronun kim? "

Çözüm yolu olmadan soruları çözmemi bekliyorlardı.

" Senin bilmeni istemiyor. "

Ne yani şimdi bu kadar şeyin arasında ismini vermek istemeyen bir seyircimiz mi vardı.Saçmalık bu.Bunalıyordum,sanki aldığım nefes bana yetmiyordu.

" Onun kim olduğunu söyle James bu oyundan sıkıldım artık! "

Sesim yükselirken başka yöne çevirdiği umursamayan bakışları bardağı taşıran son damlaydı.
Hızla o bile ne yaptığımı fark etmeden yanına kadar gidip, pantolonun yukarı kıvrılıp sargılı yarayı açık bırakan kısma bastırdım.Yumuşak sargıyı avuçlarımda hissederken büyük kahverengi gözlerim onun siyahlarındaydı.Kaşları çatılıp belirgin izler alnında belirirken ses bile çıkartmadı.Bazen insan olduğuna inanmıyordum.Kendini karanlığın içinde öyle kaybetmişti ki insanlığı saf bir parıltı olarak yok olmuştu.

" Canımı acıtmak istediğinde önceden söyle de senin için acıyormuş numarası yapayım. "

Aptallığım yine gün yüzüne çıkarken elimi bacağından çektim.Beyaz sargının üzerinde küçük bir damla şeklini alan kan giderek yayılıyordu.Gözümü oradan ayırmadığım saniyelerde yakamdan tutup beni ileri çeken güç bunun sona ermesine yetmişti.

" Bırak beni! "

" O bağıran ses tellerin altımda inlerken de lazım olacak,fazla kullanma derim. "

Koltukta yaslanmış sıkıca yakamı tutan yumruğu vücudumu ona doğru eğmişti.Neden söyleyecek bir şey bulamıyordum.Dudaklarım onun sözleri tarafından mühürlenmişti sanki.
Beni hızlı bir hareketle yanında kalan koltuğun boş tarafına bırakırken sehpadan indirdiği bacağı ile yere basıp ayağa kalktı. Tepemde dikilip arkasında kalan ışığın yüzüne bıraktığı gölge ona katıldı.Eğer korkacağım kişi o olsa şuan pantolonumda bir ıslaklık hissederdim.Ama o ondan korkmaya bile değmezdi.Evet ben ondan korkmuyordum.Cümlesini pekiştirecek sözleri de söyleyip çıkıp gitti.

" Sadece bir tavsiye. "

Sinirle donakaldığım koltuktan kalktım.İçimden onun adına bir sürü siktiri çekip dinmeyen sinirimin azalması için banyoya girdim.Sıcak suyun altına girip sakinleşmeye çalıştım.Su buharı omuzlarımdaki baskıya meydan okurcasına bir sis gibi çöktü.Üzerimden sadece montumu çıkarıp bir kenara atmıştım.Islak kıyafetlerim vücuduma yapışırken düşüneceğim en son şey onlardı.İçimde bastıramadığım duygular çatlak borudan akan sular gibi dışarı çıktılar.

James'in bana sürtüğü gibi davranmasına sinirliydim,onun peşinden gittiğim için kendime öfkeliydim,üzerimde biriken yüklerin altında gözyaşım sel olup beni içinde boğuyordu.Gözlerimin kenarından akan gözyaşı suyla karışıp gitti.Hıçkırıklarım olmadan sessizce ağlıyordum.Banyonun girişinde duran beden gözlerini dikmiş beni izliyordu.O an anladığım tek şey bunun sonu gelmeyeceği idi.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin