" Sezgi "
• Amber'ın ağzından •
Kararan bulutların altında siyah Corvette ile giderken,açık camdan çıkardığım avuçlarımda rüzgarı hissettim.Huzurluydum kısa süreceğini bilerek.
Araba satın almaya karar verdiğimde bunu James ile yapacağım aklıma bile gelmezdi.Birçok çeşit arasında kalırken karar vermeye çalışmak oldukça zordu.Öyle ki bunu James Sullivan gibi bir adamla yapmak tam bir hayal kırıklığıydı.Hepsinde kusur bulup hiç bir arabada karar kılmamıştı.Günün sonunda bitkin düşen bedenime yenilip otele dönmeye karar verdik.
" Bence klasik arabalar mükemmeldi. "
Dedim ve kısa bir kahkaha attı.
" Sana inanamıyorum Amber. "
Kısa süreliğine gözlerime bakıp tekrar yola odaklandı.Dudağının kenarı kıvrılırken kucağımda duran elimi sıkıca tuttu.Emniyet kemerimin izin verdiği ölçüde eğilip dudağının kenarına kısa bir öpücük bıraktım.
" Bu ne içindi? "
" Benimle olduğun için. "
Gülümsemesi genişlerken bir şey söyleme gereği duymadı.
Ev diye adlandırmaya başladığım bu otelden kurtulmak istiyordum.Artık James ile geçen anılarımızın buram buram koktuğu bir mekan,beni korumak adına getirip içine tıktıkları bir kutu haline gelmişti.Ev diyebileceğim sıcak bir yere ihtiyacım vardı, tabi arabamı aldıktan sonra ilk yapacağım iş bu olacaktı.
Otele geldiğimizde çoktan yağmur yeryüzünü ıslatmaya başlamıştı.Kasım ayının sonlarına gelirken soğuk iyice kendini belli ediyordu.Bu akşam kendimi okula dönüş partisi zırvalığına katlanamayacak kadar yorgun hissediyordum.En yakın arkadaşım Liam'ı kırmamak adına davetini kabul etmiştim.Dışarıda parti yapacak kadar kaçık olan insanlar umurumda değillerdi.Açıkcası Liam için yapacağım bir diğer şey o partiye gelecek olan Eleanor ile tanışmaktı.
Otel odasının ışıkları bir bir yanarken saat çoktan 8 olmuştu.
" Benim hazırlanmam gerek. "
" Nereye gideceksin? "
ona bahsetmemiştim bile.
" Liam beni bu akşam okula dönüş partisine davet etti. "
" Ve sende gideceksin öyle mi? "
kollarını göğsünde bağladı.Kaşları çoktan çatılmıştı bile.Elimdeki çantayı arkamdaki kanepeye doğru bıraktım.
" Evet gideceğim...Ben bunda bir sakınca göremiyorum. "
" İşte yanıldığın nokta burası prenses ben ortada büyük bir sakınca görüyorum. "
kendimi yavaşça kanepeye doğru bırakıp gözlerimi kapadım.
" Gitmeyeceksin...Liam'ın da canı cehenneme. "
göz kapaklarımı aralayıp başımı kaldırdım.Başımda öylece dikilirken sinir bozucu herifin tekiydi.
" Onun hakkında düzgün konuş! "
" Şimdi de bana eziğin tekini mi koruyorsun.Bilmeliydim..."
kafasını sallarken yüzümdeki ifadeden ne olduğunu henüz anlayabildi.
" Bir şey biliyorsun ve her neyse benden saklıyorsun. "
bir şey söyleyecek gibi oldu ve ardından mutfağa gitti.Kanepeye tekrar uzandım ancak huzursuz olup peşinden mutfağa gittim.Elindeki bardağı çoktan duvarda parçalamıştı.Cam kırıklarına dikkat ederek usulca yanına gittim.
" Nedenini söylersen gitmeyeceğim. "
İçindeki bardakla aynı kaderi paylaşan duygularını görebiliyordum.Ağı ağır paramparça oluyorlardı.Mutfaktan çıkıp onu orada bıraktım.Yorulmuştum artık.Salondaki kanepeden çantamı alıp otelden ayrıldım.Peşimden gelmeyeceğini umarak taksiye binip Liam'ı aradım.
" Liam neredesin? "
" Amber...biz şimdi otele geliyoruz. "
" Gerek kalmadı.Partinin nerede yapılacağını söyle oraya geliyorum. "
Söylediği adrese giderken gözyaşlarımla dolmak üzere olan gözlerimi sildim.
Taksi dururken kendimi toparlamaya çalıştım.Ana yoldan ayrılıp patikaya giden yolun başında durup indim.Park edilmiş araçların arasında,ilerleyen insanların gittiği yöne doğru baktım.Önceden gecekonduların bulunduğu yerin yıkılıp,geriye bir kaç beton yığının kaldığı büyük bir çukur şeklindeki arazinin ortasına yakılmış büyük ateşin alevleri yanarken Liam ve Eleanor'un gelmesini bekledim.
Kenarlarında çimenler olan patika da oturan çiftlerin,kör kütük sarhoşların olduğu bir yol sayılamayacak kadar küçük alanda ilerledim.Her adımım da siyah geceye gri dumanlarını serpen ateşe yaklaşıp tenimdeki sıcaklığı hissediyordum.Bir grup gencin sahne alıp kendi şarkılarını söylediği büyük platformdan gelen ışıklar insanların üzerini aydınlatırken önce Liam'ı ardından yanındaki kahverengi saçlı,oldukça güzel olan Eleanor'u gördüm.Görünüşe bakılırsa tekrar birliktelerdi.Neden James ile bizde onlar gibi mutlu olamıyorduk.Biz en başından beri inişli çıkışlı bir ilişkinin kurbanıydık.
" Hey Amber. "
" Selam...Eleanor olmalı. "
Gülümseyip elimi uzattım,çok nazik biriydi.Liam'a göz kırptım,o da olan şeyin oldukça farkındaydı.
Kamp ateşinin etrafında duran insanların yanına doğru yürüdük.Liam sorgular gibi bakınca ona ağzındaki baklayı çıkarması için bakış attım.Kulağıma doğru eğildi.
" Bugün otoparktaki çocuk ile gittikten sonra seni merak ettim.Her şey yolunda mı ? "
hafifçe kafamı salladım.Anlayan bir bakış attı ardından daha fazla sorgulamadı,ona James'den bahsetmeyi aklıma tekrar getirmeliydim.Cebime uzanıp titreşen telefonuma baktım.Telefonumun ekranında James'den gelen sonsuz gibi gelen çağrıları gördüm.Aramak yada aramamak konusunda ikilemde kalırken telefonu kapattım.Soğuk hava sanki ciğerlerime dolmuyordu.Yalnız kalmak için hemen bir bahane türettim.
" Ben bize içecek bir şeyler getireyi. "
" Yardım gerekiyor mu? "
Eleanor'un teklifini kafa sallayarak reddettim.Etrafa bakıp kalabalıktan uzak bir yer aradım.Her yer o kadar kalabalıktı ki buraya nasıl geldiğimi bile kestiremiyordum.İnsanları iterek kendime yol açtım.
İkiye ayrılan yoldan aşağıya doğru dalgın adımlarla yürüdüm.Müzik ve kalabalığın sesi kulağımdan uzaklaşırken durduğum yerin karşısındaki karanlık yol tel örgülü şeritlerle çevrelenip,kapatılmıştı.İçimde kıpırdanan kötü hissi atmak için etrafıma bakındım.Dönüp kıpırdadığını sandığım çalılığa tekrar baktım.Hiçbir şey göremeyince hızlanan adımlarla uzaklaşmaya çalıştım.Ta ki soğuk metalin başımın arkasında soğukluğunu hissedip o tanıdık sesi duyana kadar.
" Daha en başından karanlığa hiç bulaşmamalıydın Clark. "
Kafatasımda delik açacağını bildiğim o silah,temsil ettiği tüm gerçeklikle tekrar beni bulmuştu.Çoktan teslim olmuş bedenim taş kesilirken her saniye biraz daha ışığı sönen ruhum şimdi metal kafesinde çırpınıyordu...
< Bölüm sonu ! Araf'ın 26. bölümünü de sonunda yazıp siz okurlarıma paylaşabildiğim için çok mutluyum.Sizlere sadece şunu söyleyebilirim ki bundan sonra daha sık bölüm yayımlayacağım.Tüm gecikmeler adına üzgünüm.Sizlere ve sonu gelmeyen tüm desteklerinize çok teşekkür ederim okurlarım.
Sevgiler H. >
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
Teen FictionHer şey olup biterken ağır çekimde olan bizdik.Akışına bırakma gibi bir lüksümüz en başından beri hiç olmamıştı.İkimizinde yaralı geçmişi bizi amansız geleceğe götüren engellerle dolu yoldu.Belki de savaşmadan,silahlanmış sözlerimiz olmadan,kırmadan...