Araf: 27.bölüm

101 20 40
                                    


              " Kasa "

          • James'in ağzından

    İşte yine kaldığımız yerden başa dönüyorduk.Tekrar ve tekrardan.
Sandalyeyi elimde sıkıp yeni izlerin oluştuğu mutfak duvarına fırlattım.Dayanıksız parçalar bir bir bölündü.Elime geçen her şeyi fırlattım.Dinmeyen öfkenin verdiği hükümle vücuduma ve etrafıma zarar vermekten başka elimde yapabileceğim ne vardı ki.

Onun arkasından gitmeyecek kadar kibirliydim.Bir tarafım ne olacağını görmesini ve sonra bana koşarak dönmesini bekliyordu.Diğer tarafım Calvin'nin adamı John'dan öğrendiğim şeyin doğruluğu ile savaşıyordu.Eğer doğruyu söylüyorsa Calvin Amber'ın gittiği partide onu bekliyor olacaktı.

Parmaklarımın nasır tutmuş yüzeylerinde hala altımda boğazını sıkarak John'nun son nefesini verdiği sahne içimi boğuyordu.
Ölüler son nefesinde yalan söyler miydi?

Açılan yaralardan kuruyan kanla kaplanmış parmaklarımı saçımdan sertçe geçirip kafamdaki düşünceleri bastırmaya çalışarak bağırdım.
Onun yanında olmalıydım.Onun benden başka kimsesi yoktu.

Hızla kendimi toparlayıp otel odasından çıktım.Ellerimi pantolonuma silip Amber'ın fazla uzaklaşmasına izin vermeden Finn'nin parti yerinin konumunu attığı mesajı açar açmaz otoparktan arabamı çıkarıp son hızla gaza bastım.Yoldaki tüm arabaların korna seslerini es geçip aklımda tekrar eden tek cümleye tutundum.Onun yanında olmalıydım.

Yoldan ayrılıp patikaya girdim.Telefonla defalarca aradım,hiçbir şekilde açmıyordu.Ses ve ışıkların açık havada yayıldığı tepeden aşağıdaki kalabalığa baktım.Gözlerim önce kamp ateşinin aydınlattığı yüzlere döndü.Uzak olmayan mesafeden Liam denen eziği iğrenç pantolonundan tanıyınca etrafındaki insanlar arasında Amber'ı bulmaya çalıştım.Bir ışıkmış gibi orada öylece parlarken gözlerim orada öylece kaldı.Bir süre sonra oradan ayrılıp kalabalığın arasında kendine yol bulmaya çalıştı.Hareketliliğin ardından tepenin ucundaki yoldan aşağıya indim.Çarptığım omuzları umursamadan Liam'ın yanına gittim.Ateş vücudumu aralık ayının soğuğuna rağmen bir kaç dakika da ter içinde bırakmıştı.Omuzundan tutup sertçe ilgisini bana doğru çektim.

" Hey! "

Sesimi olanca gücümle çalan müziği bastırmak adına yükselttim.

" Amber nereye gitti? "

" İçecek almaya gittiğini söyledi. "

Montunun kenarını bırakıp bize çevrilen gözlerden uzaklaştım.

Başım öylesine ağrıyordu ki yere serilmemek için kendimi tuttum.
Etraf insandan bir duvarla kaplıyken onu fazla geç olmadan bulamamanın korkusu ile kaplandım.İleri de arkası bana dönük dururken hızla yanına gidip kolundan tuttum.

" Prenses? "

Karşımdaki yüzü görünce bir adım geriledim.

" Bıraksana kolumu.Sen kimsin? "

İçecek standında duran görevlilerden biri sertçe omuzlarımdan itti.

" Deli mi ne? "

Daha fazla kargaşa yaratmadan ordan toz oldum.Ekrandaki numarayı bir kez daha tuşladım.Çalan telefon sonunda açıldı.

" James? "

Cevap veremeden hızla devam etti.

" James hemen buraya gel Calvin burada,telle çevrelenmiş alandayım. "

Telefon hızla kapandı.John buraya geleceği konusunda doğruyu söylemişti.Etrafa göz gezdirip Amber'ın dediği yeri aradım.Hemen aşağı inen çimenli yolda parti alanı jiletli tellerle çevrilmişti.Aşağısının ışıktan yoksun kalan karanlığına doğru koştum.Yerde yatan gölgenin Amber olduğunu anlamak için biraz daha yaklaşmam yetmişti.

Endişeye bile kapılamadan başında dikilen Calvin'i gördüm.Elindeki silahı bana doğrulttuğunda geri çekilmenin aksine bir adım daha attım.

" Yaklaşma! "

Ona ve yerde yatan hala ruhu olup olmadığını bilmediğim Amber'a doğru bir adım daha attım.

" Ne yaparsın? Vurur musun yoksa beni Calvin? "

Silahı üzerimden Amber'a doğrulttu.

" Sadece bayılttım ...Bir adım daha atarsan bir daha asla uyanamaz. "

Avuçlarımı delmek istercesine sıktım.Şerefsiz ne yapması gerektiğini iyi biliyordu.Mayından farksız bu tehlikeden onu nasıl kurtaracağımı bilmiyordum.

" Söyle ne istiyorsun? "

Yere çömelip namluyu Amber'ın alnına bastırdı.
Gözlerimi kapattım.Bu halini belleğime kazımak istemiyordum.Onun bende ki halini yaşattım.

" Ufak şeyler. "

Silahı oradan çekip Amber'ın vücudunda gezdirdi.Açıkta kalan yakasından göğüslerinin arasına,karnına bastırıp tekrar alnına dayadı.

" Bana patronunun kasasındaki dosyaları getireceksin "

Hızla nefesimi buharla dışarı verdim.Ayağımdaki zincirlerden asla kurtulamayacaktım.

" Ben artık senin için çalışmıyorum,bana babamın katilini söyleyeceğine söz verdin.Senin bir piç olduğunu kendime hatırlatmam gerekiyormuş demek ki. "

Ayağa kalkıp işaret parmağını oynattı.Arkamdan gelen ayak seslerini yukarıda çalan müzikten zor ayırt edebildim.
Üç motorcu kılıklı adam yaklaşıp Calvin'nin izin verdiği mesafede arkamda durdular.

" John'a yaptığın şey için sana neredeyse teşekkür edeceğim,yanımdaki insanları daha iyi tanımamı sağladın Sullivan. "

Ben daha ne olduğunu anlayamadan yüzüme bir yumruk indi.Diğerlerinden daha genç olan acemice vurunca benimkinden çok kesinlikle onun canı acımıştı.Yere sağlam basmayan ayağı yüzünden hafif yalpalamıştı.

" Sana bu teşekkür için zaman tanıyacağım.O kasanın nerede olacağını benden daha iyi biliyorsundur,içindekileri al bana getir. "

Montunun önünü soğuktan korunurcasına çekiştirdi.

" İçindeki dosyalarda ne var ? "

Adamlar sıra halinde yanına gitti.Bir cevap beklerken ağzımda biriken kanı yere tükürdüm.

" Acele etme James.Ne de olsa sık sık görüşeceğiz. "

Gözlerini benimkilerden hiç ayırmadan doğruca eğilip parmaklarını Amber'ın soluk renkli yanağında gezdirdi.

" Şimdilik sende kalsın. "

Doğruca ileride kesilerek büyük bir oyuk açılmış tellerin arasından geçip bekleyen araca bindiler.

Topuklarımdan yere çivilenmiş gibi hareket edemez halde kas katı kesildim.Nasıl bir aptaldım da bu kadar felaketin içine onu ve kendimi sürüklemiştim.

Üzerimdeki siyah kabanı çıkarıp üzerine serdim.Bu havada ince elbise giymenin hesabını elbet soracaktım.Belinden ve boynundan tutup kucağıma aldım.Tüm yolu o böyle kucağımda giderken insanların önünden geçmek hiç olmazdı.Açık oyuğun içinden geçip alanın etrafından dolaştım.Arabaya geldiğimizde bir kaç göz dikkat kesilse de umursamayacak kadar  usanmıştım,klimanın içeriyi ısıtmasını bekleyip oradan uzaklaştım.

Elimde bir süper güç olsaydı,bu kesinlikle ışın saçan muhteşem gözler yerine bu kızın hayatından çıkması olurdu.

Bir daha girmemek üzere çıkmak.Daha önce kısa süreli denemem her şeyi daha da boka sarmıştı.Ondan uzak duramadığım yetmezmiş gibi sürekli ona acı çektiriyordum.
Eğer bu aşksa ben hiç aşık olmamayı dilerdim.

   <   Selam :) Uzun lafın kısası istekleri kıramadım.İçinizde muhteşem bir dönüş olacağına inananlar varsa görmekten gurur duyarım.Gözlerinize sağlık.

    Sevgiler H.   >

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin