Araf: 24.bölüm

326 118 57
                                    


       " Bağlanış "

    • James'in ağzından

  Her anının kıvrımlarında ani patlaklar daha da çok can yakıyordu.Boş bir okyanusta akıntıya kapılmış bir sandalda kapana kısılmışken,onunla geçirdiğim her saniyenin bedeli olarak hurda sandalda bir delik daha açılıyordu.Delikten sızan okyanus suları birlik olup beni ölüme sunarken cehennemimi merak ettim.
Tüm yaşamımda canımı yaşadıklarımın yaktığı kadar yakabilir miydi? Yoksa benim huzur bulacağım cennet cehennemim mi olacaktı?

Ait olduğum karanlık kafesin paslı demir parmaklıkları aralanıp dışarı çıktığımda beyaz ışık her yerdeydi.Elimi gözüme siper ederken tenimde dolaşan yumuşaklığı hissettim.Güneş soğuk kış gününde,sabah saatlerinde koyu renk perdeleri aşıp odanın içine ilişmişti.Beyaz çarşafların altında ağır ağır nefes alırken benimkinin aksine atmaya can atan kalbinin düzenli ritmini dinlemekten çok hissettim.Onu içimden atamayacağımı anladığım ilk an o andı.Belki de en başından onu duvarlarıma bu kadar yakın tutmamalıydım. Solgun yüzüne düşen hırçın saç tutamını geri ittim.Dokunuşumla birlikte kirpikleri titreşti.Ardından çok geçmeden yoğun kahverengi gözleri benim siyahlarımla buluştu.Nefesini tuttuğunu geç fark etti.Aklından geçenleri öğrenebilmek gibi bir gücüm olmasını istedim.O zaman onun içinde nereye ait olduğumu anlayabilirdim.Ben onun için kimdim? Hain,yalancı,katil,bir suçlu...

Düğümlenen kelimelerimi dün gecenin hatırına onun önüne serdim.

" Günaydın prenses. "

Kuru dudaklarını dili ile usulca ıslatıp sade bir

" Günaydın. "

Diledi.Sabah öpücüğüm ile onun dolgun dudaklarını ıslatanın ben olmasını istedim.Zihnimde farklı farklı sahneler canlanırken keşkelere bağlı kaldım.

" Bugün okula gitmem gerek. "

Komidinin üzerindeki telefonuna uzanıp alarmı kontrol etti.Neler olduğunu anlamadan teklifimi sundum.

" Seni ben bırakabilirim. "

Kafası ile onaylayıp hazırlanmak için yataktan kalktı.Yüzümü hâlâ sıcak olan yastığına gömdüm.Kokusu beni mayıştırıp tekrar uyutmaya yetecek kadar muhteşemdi...

Sabahın hiç sevmediğim saatlerinde ayık olmak beni hep sersemleştiriyordu.Kampüsün otoparkına siyah Corvette'imi park edip Amber'a döndüm.

" James sakıncası yoksa biraz konuşabilir miyiz? "

Aramızda sert görünmez duvarlar dalga dalga yayılıyordu.

" Tabi...Seni dinliyorum prenses. "

" Ben artık bu aramızdaki şeyi istemiyorum. "

Devam etmesini beklerken sessiz kaldım.

" Demek istediğim,büyükbabamla konuşacağım...Artık beni korumana gerek kalmayacak,sanırım ikimizde özgürüz. "

Dudakları kıvrılıp geride küçük bir tebessüm bıraktı.

" Bıraktığın için teşekkür ederim. "

Kapıyı açıp içimdeki buzları canlandıran soğuğu içeri aldı.Zihnimde her bir cümle tekrar ederken siyah Corvette'imi çalıştırıp uzaklaştım.Öfkenin alevli kolları içimde doğarken biraz daha hızlandım.Sadece zavallı bir kızın acınası sözleri diye kendime bir hatırlatma geçtim.Ne zamandır birisinin sözlerinin beni etkilemesine izin veren bir adam olmuştum ki.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin