Araf: 28.bölüm

99 21 42
                                    

   
       " İçinde birlerde "

          • James'in ağzından

   Yatakta uzanmış cansız duran bedenini kısa süre süzdüm.Elime geçirdiğim nemli bezle avuçlarında toplanan kurumuş çamuru sildim.Bezi kasedeki suda temizleyip yüzüne yavaş hareketlerle değdirdim.Yüzünü son kez görecekmiş gibi ezberledim.Kırmızı dudaklarını,küçük burnunu,uzun kirpiklerini,yuvarlak geçişli çenesini.Pürüzsüz teninin sıcaklığında kavrulurken yokluğunda buz kesiliyordum.

Bezi kenardaki küçük şifonyerin üzerine bırakıp yatakta uzanan bedenin üzerine eğildim.

Bir soluk gibi gelen kokusunu doya doya içime çektim.Ardından alnına hafif bir öpücük bıraktım.Dayanamayıp acımı kattığım göz yaşımın onun yüzüne düşmesini engelleyemedim.Küçük damla yanağından aşağı kaydı.Baş parmağımla uzanıp yanağından sildiğimde o bir çift parlayan kahverengiler ile buluştum.

         • Amber'ın ağzından

   Kafamın arkasındaki ağrıyla otel odamdaki yatağımda uyandım.James'in soğuk parmağını hala tenimde hissediyordum.Derin bir nefes alır gibi iç çekip üzerimden doğruldu.Ben baygınken ne yapıyordu merak ediyordum. 

Yatağın ucuna geçip otururken bende ağır ağır doğruldum.Üzerimdeki kalın mini elbisemin açıkta bıraktığı bacaklarıma ceketini örtmüştü.

Koyu renk perdelerden dışarı baktığımda hava hala karanlıktı.Büyük bir ihtimal saat gece yarısıydı.Ellerimle başımın ağrıyan yerine dikkat ederek kenarlarını ovaladım.

" Prenses sen iyi misin? "

Boynumu hafif sağa sola çevirip vücudumdaki sersemlikten kurtulmaya çalıştım.

" İyiyim...Orada neler oldu? "

Kenarda duran,üzerinde kase içinde bir bez ve yanında bir bardak su bulunan tepsiye uzandı.Suyu bana uzatıp içmemi işaret etti.Kuruyan boğazımı rahatlatan suyu yarısına kadar içip ona uzattım.

" Sana o partiye gitmemeni söylemiştim. "

" Ne yani beni bunun için azarlayacak mısın? "

Tepsiyi sertçe şifonyerin üzerine bıraktı.

" Evet. "

" Sana eğer sebebini söylemezsen gideceğimi söylemiştim. "

Yataktan kalkıp pencerenin önüne geçti.Söyleyeceği en ufak şeyden rahatsız gibi temkinli konuştu.

" Sen böyle davrandıkça hiçbir şey değişmeyecek...Kibirli davranıp bana inat olsun diye gittin gerçekten gitmek istediğin için değil ! "

" Kibirli mi? Ben kibirliyim öyle mi? "

" Evet öylesin.Hem de gözünün önünü göremeyecek kadar...Ben senin için nelerden vazgeçiyorum biliyor musun! "

Bağırmaya başlamıştı.O kadar öfkeliydi ki aslında kastettiği şey onun içinde farklıydı.

" Calvin'in partide olacağını biliyordum! "

" Ve bunu bana söylemedin James öyle mi? "

Hala Calvin ile iletişim kuruyor olduğunu düşünmek beni rahatsız etmişti.Onun bu konuyla ne ilgisi vardı ki?

" Söylesem sen yinede o siktiğim partisine giderdin. "

Gitmezdim.Beni bu kadar yanlış tanıyor olamazdı.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin