|9.Bölüm|

166 52 32
                                    

&&

İYİ OKUMALAR!

İstanbul'a ayak bastığımızda özlemle çoğaldım. Yıllardır bu şehre uzaktım ve şimdi burada olmak garipti Taksinin içinde süt anneme giderken tedirgindim. Alpay denen adam her an bir yerden çıkıp beni öldürecek gibiydi. Taksi tek katlı evin önünde durduğunda ücreti ödedim. İstanbul'da taksiye binmek aptallıktı. Yaren'de taksiden indiğinde heyecanlıydım. Bu heyecanımın bitmemesini umdum.

*1 HAFTA SONRA*

Etilerde ellerim poşetlerle dolu bir şekilde gezinirken keyfim yerindeydi. Şu bir hafta içerisinde Yaren ile her yeri gezmiş, gönlümüzce eğlenmiştik. Ellerimdeki poşetler yüzünden yorulup durduğumda Yaren söylendi.

"Yani alt tarafı poşet amma nazlısın." ona ters bakış atıp yere oturduğumda Yaren de yanımdaki yerini aldı.

"Sence dedem delirmiş midir?" bir haftadır ertelenen konu şimdi gündemdeydi.

"Muhtemelen elindeki bastonuyla etrafa ateşler saçıyordur." kıkırdadık. Eğer bizi bulursa benden nefret edecekti. Siyah bir jip önümüzde durduğunda biraz geri çekildik. Arabanın sürgülü kapısı açılıp içeriden iki tane adam çıktığında kaşlarımı çattım.

"Yaren hanım bizimle geliyorsunuz!" bunlar manyak mıydı? Ellerimdeki poşetleri bir tarafa atıp harekete geçtim.

"Hayır gelmiyor!" Yaren'i arkama çektiğimde iki adam pisçe güldü.

"Zor kullanmak istemiyoruz." alayla kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Bu umurumda gibi mi duruyor?" adamlar öfkelenip üzerimize yürüdüğünde geriye kaçtık. Sarışın adam kolumdan tutup çekiştirmeye çalıştığında ona tekmelerimi savuruyordum. Aynı anda Yaren'i almaya çalışan adama tekme attığımda iki büklüm oldu. Öteki zaten acı içindeyken Yaren'in kolundan tutup koşturdum. Ara sıra arkamızı kontrol ederken bilmediğimiz bir sokağa girdik.

"DURUN!" sarışın adam acısından kurtulmuş silahını bize doğrultuyordu. Beklemedim. Yaren'i kolundan çekiştirip koşmaya başladığımda kulağımda peydah olan silah sesi beni durdurdu. Yaren endişe içinde bana baktığında sırtımdaki sızı vurulduğumun göstergesiydi. Dizlerimin üzerine düştüğümde Yaren'i yaka paça yanımdan götürüyorlardı. Etraftaki sesler kulağımda duyulmaya müsait değildi ve Yaren'i çekip alacak kadar gücüm kalmamıştı. Ve bunların hepsi benim hatamdı. Tıpkı kendimi Barış'a teslim etmem gibi. Yere yüz üstü yığıldığımda gözlerim pişmanlık dolu geçmişe gitti.

4 AY ÖNCE ANKARA

Bugün üniversitenin son yılıydı. Dördüncü sınıf olmak garip bir histi. Yaren'in ısrarları üzerine bunu kutlamak için bir yerlere gidiyorduk. Üzerimdeki çiçekli elbiseyle aynaya güldüm. Muhtemelen beni bara götürecekti ama ben asla kıçımın üzerinde bir elbise giymeyecektim. Evden çıkıp bulaşacağımız yere yürüdüğüm sırada sokağın ortasında duran Barış'ı fark ettim. Orada ne yapıyordu? Heyecan içinde atan kalbimi tutarken ona biraz yaklaştım. Bana arkası dönük bir şekilde duruyordu. Barış Olgun'a aşıktım ve bu adam bir gün ölümüm olacaktı. Sırtına hafifçe dokunup bana dönmesini sağladım. Mavi gözleri beni esir alırken elbisemi düzelttim.

"Yine çiçek gibi açmışsın Derin." kızarıp gülümsedim.

"Burada ne yapıyorsun?" erkeksi bir tavırla omuz silkti.

"Öylesine izliyordum."

"Neyi?" gözleri uzaklara daldığında telefonum titredi. Ekrana baktığımda Yaren'in aradığını gördüm. Tam cevaplayacakken elimdeki telefon çekip alındı. Barış'a ne yaptığını sorgular gibi baktığımda telefonumu sokağın ortasına fırlattı. Ağzım şokla aralanırken dağılan telefonuma için için baktım.

"Ne yapıyorsun Barış?!" bileğimden çekip götürürken çırpındım.

"Bu gece sadece ikimiziz." benim kelimelerimi dinlemedi, çırpınışlarıma aldanmadı. Gece kondu bir eve girdiğimizde hızlıca kapıyı kilitledi. Kolunun meganesinden kurtulmaya çalıştığımda sırtımı duvara yasladı.

"İzin ver, bu gece izin ver." mavi gözlerindeki parıltılar kalbimi delerken yutkundum.

"B-barış yapma lütfen." alnını alnıma bastırdı. Gözümden akan yaşlar onun umurunda dahi değildi. Dudağımı esir alan dudaklar susuz kalmış bir çöl misaliydi. Dudaklarına karşılık veremedim.

"Onu unutmama izin ver." Cansu.. sevdiği tek kız, ondan başkası olamaz. Dudaklarım tekrar esir alındığında bu kez karşılık verdim. Çiçek gibi açan ben, bir çiçek gibi solmuştum. Bu hayata bir daha gülemeyeceğimin ihanetiydi. O gece onun oldum. Tüm bedenim onun altında kıvranırken ihanetim kendimeydi. Bekaretimi alan adam sabah her şeyi unutmamı söylediğinde yıkılan dünyam değildi, yıkılan koca bir evrendi. Onu unutmamıştı ama ben Barış'a olan aşkımı unutmuştum. Kalbim bir daha açılmamak üzere kapılarını kapanmıştı. Barış ilk ve sonumdu. O gün peri kızı Derin ölüp, her şeyden nefret eden Derin doğmuştu. Keşke babam bunları öğrenmeseydi.

||-||-||-||-||-||

Yorumlarınızı ve görüşlerinizi bekliyorum.

Oy vermeden gitmeyelim lütfen!

Medya; Eski Derin & Yeni Derin

P U SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin