Yaptığım çoğu şeyden pişman olmazdım. Benim yaptığım şeylerdi çünkü onlar arkalarında durup yıkılmalarına engel olmam gerekiyordu. Bugün yaptığım plandan da pişman değildim ama o yıkılmaya yüz tutmuştu. Alpay nasıl öğrenmişti bilmiyorum ama ne olursa olsun bir yola çıkmıştım sonu ne olursa olsun Yaren ve Cenk'i birleştireceğim. Belki Yaren için bu kadar uğraşmam başka bir insan için garip gelebilirdi. Doğrusu çoğu insan arkadaşı için gözünü karartmazdı. Yaren benim için bir arkadaştan çok ailem olmuştu.Belki klişe gelebilirdi ama bir insanın omzunda ağlayabileceği birilerinin olması anlatılamayacak kadar güzel bir duyguydu.
Şuan Alpay'ın kollarında hastanenin dışına giderken bunları düşünmek son derece anlamsızdı ama onun kollarında olduğumu bir şekilde unutmam gerekiyordu. Kollarında her hangi bir insanın huzursuz, güvensiz hissetme ihtimalinin olmadığını düşünüyordum. Her ne kadar beni çok sarsmadan arabanın yanına getirse de arabaya binerken hafif derecede yanmış olan kollarım koltuğa sürtünce ağzımdan derin bir doluk çekmiştim. bu Alpay'ın dikkatini çekmişti.
''İyi misin? Nereni acıttım?'' onu epey telaşlandırmış görünüyordum.
''Kolum sürtünce biraz acıdı da.'' Sert yüz hatlarıyla kafasını salladı ve benim kapımı kapatarak arabanın önünden dolandı.Onu incelediğimde vücudunda ki kasların ne kadar yerinde ve abartı olmadığını anlamıştım. Asla rahatsızlık vermiyor ama ben buradayım diyordu. Kendi kapını açıp arabaya yerleştiğinde arabayı çalıştırmış kısa bir süre sonra birini aramaya başlamıştı. Arabanın içinde yankılan Cenk'in sesiyle Alpay'a sert bir şekilde bakmıştım.
''Hemen dağ evine gelin!''
''Alpay ha-'' Sinirli bir şekilde gözlerini kapatıp soludu.
''Başlatma lan şimdi. Hemen dağ evine gel diyorum sana.''Telefon kapandığında çok sinirlenmiştim. Onlar birbirlerini seviyorlardı şimdi onları ayıracaktı resmen. Alpay'ın bu kadar aşka saygısız bir adam olacağını düşünmemiştim. Bu planı kurarken onun öğrendikten sonra onları serbest bırakacağını sanmıştım,yanılmışım.
"Onlar birbirlerini bu kadar severken onları ayırmayı nasıl düşünebilirsin?"
"Bu mu yani? Bu şekilde kaçıp gittiklerinde nasıl bir duruma düşecekler, siz bunu düşünmediniz mi? Yaren'in adı buralarda neye çıkacak ha?''
''Senin gözünde de mi öyle olacaktı?''
''Bak, ben Yaren'i de Cenk'i de bilirim onlar kaçıp gitseler de seviyorlar der susardım ama burası İstanbul değil küçük hanım. Her şeyi geçtim Alpay dede ne hale gelirdi ha ?!'' Sonunda bütün sinirini üzerime boşaltmış olmalı ki soluk alış verişleri yavaşladı.
''Bunları düşünmedik mi sanıyorsun? Alpay dede ve sen bu kadar kararlıyken ne yapabilirlerdi?''
''Derin, lütfen dağ evine kadar sus.'' Sus mu demişti o? Tamam susardım bende.
***
Küçükken, babaların bir kahraman olduğunu ve küçük kızları için her şeyi yapmaktan kaçınmayacaklarını düşünürdüm. Büyüdükçe ise kızlarını iteleyerek kendi ayakları üzerinde durmalarını sağladıklarını anladım. Oysa ki ben her zaman dizlerimin üzerine düşmeden,hiç yara almadan her şeyden sıyrılırım diye geçiriyordum. Şimdiye kadar her düşüşümün ardından kollarımdan kaldırılmıştım ta ki Barış'a kadar. Şuan bunları düşünmek sadece acı verse de ayakta kalmak için tek dayanağım geçmişti.
Arabanın bir kere daha sarsılmasıyla kapattığım gözlerimi açtım. İki tarafı ağaçlarla çevrili yol ürkütücüydü. yaklaşık olarak iki saate yakındır bu koltukta oturuyordum ve yavaş yavaş vücudumun uyuştuğunu hissediyordum. Geçen sefer buraya geldiğimizde uyuyarak geldiğim için yol kısaydı ama şuan bitmek bilmeyecekmiş gibi geliyordu. Başımı Alpay'a çevirdiğimde benimle tartışırken sertleşen yüz hatlarından eser kalmadığını fark ettim bana gelince sinirli olurdu zaten beyefendi. Ah yine sinirlenmiştim. Kendimi sakinleştirmeye çalışarak yola odaklandım.
Sonunda düz bir yola çıktığımızda Cenk'in arabası görüş açıma girmişti.
YAZARLARIN AĞZINDAN
Genç kız sevdiği adamın yanında otururken uzun süredir ilk defa bu kadar mutlu ve huzurlu olduğunu hissetti. Sonunda birlikte, sadece ikisinin olabilecekleri bir yere gideceklerdi. Her ne kadar Derin'i orada tek başına bırakmak içlerine sinmese de o güçlü kızın her şeyin altından kalabilecek kapasitede olduğunu biliyorlardı.
Yaren'in bacağında olan elini alıp dudaklarına götürdü Cenk. Hemen dibinde oturan kızın bu şekilde yanında olmasına inanamıyordu. Oysa ki o en yakın arkadaşıyla evleneceğini beynine işlemişti. Biliyordu ki eğer Yaren başka bir adamın olsaydı yaşayamazdı. Hele de bu şekilde severken kendisini.
Gelen aramaya kadar her şey günlük güneşlikken, o telefonun uğursuz sesinden sonra ortamı karabulutlar kaplamıştı. O dağ evine gideceklerini ikisi de biliyorlardı. Uzun ve huzursuz geçen bir yolculukla kaderlerinin belirleneceği eve gelmişlerdi.
Arabadan çıktıklarında evin verandasında ki salıncağa oturdular ikiside sessizdi. Cenk kolunu uzatıp sevdiği kızı kendine çekti. Kokusu burnuna doldukça huzuru elle tutabileceği bir şeymiş gibi yoğun hissediyordu. Bu anlar genellikle ansızın rüyasında karşılaştığı şeylerdi. Evet, Onun kokusunu daha öncede solmuştu ama hiç bu kadar yakın ve içinde hissetmemişti.
Kısa süre sonra eve gelen araba ile ikisi de titrek bir kaç nefes aldı. İşte hepsi için hikaye şimdi başlıyordu.
Umarız severek okuduğunuz bir bölüm olmuştur. Yıldıza basmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P U S
Ficção GeralKaranlıkta kalmış bir adamın değil, Karanlığa karışmış bir kadının acısı bu. Dostlar vardır, hiç bitmeyen. Dostlar vardır, sonu ölümle biten. Bizim sonumuz da öyle olacak sanıyordum, Ta ki onu tanıyana kadar. Beni karanlıktan çekip çık...