|13.Bölüm|

139 47 10
                                    


&&

Okullar açıldığından dolayı bölümlerde gecikme olabilir, umarım anlayışla karşılarsınız.

İYİ OKUMALAR!

YAREN YILMAZ'DAN

Konağın bahçesinde öylece otururken aklımda Derin vardı. Onu görmeyeli haftalar olmuştu ve ben onu çok özlemiştim. Dedemin yaptıklarından sonra yüzüme bakacağından meçhuldü. Başına ne geldiyse tüm sebepleri bendim. Önce kuzenim hayatını mahvetti şimdi ise dedem. Neden kan bağım olan herkes ona zarardı ki? Derin Allah tarafından bana yollanan bir melekti, şanstı ve ben o meleği kaybetmiştim. Konağa giriş yapan şık bir mercedes ile dikkatim o yöne kaydı. Derin miydi ki? Eğer gerçekten oysa bir kurban kesmek için hazırdım. Korumalar hızla gelip arabanın kapısını açtığında çıkan kişiyle hem hayal kırıklığı yaşamış hem de heyecanlanmıştım. Cenk burada ne arıyordu? Gözleriyle bahçeyi talan eden Cenk beni gördüğünde bekleme gereksinimi duymadan yanıma ilerlemeye başladı. Üzerindeki takım elbise onda çok hoş görünse de onu spor görmeye alışıktım. Bir toplantıdan falan geliyor olmalıydı.

"Konuşmalıyız." deyip elinde yeni fark ettiğim gözlüğünü ceketinin cebine astım. Karşımdaki oturağı işaret ettiğimde kibar bir beyefendi gibi oturdu, hayret!

"Ne konuşacaksın?" 

"Lafı uzatmayı sevmem bu yüzden direk konuya giriyorum." Allah'tan uzatmadı değil mi?

"Alpay Derin'i buldu ve onu dağ evine götürdü. Biraz orada kalması herkes için iyi olacaktır." duyduklarımı doğru mu algılamıştım? Nişanlı olacağım adam Derin'i dağ evine mi götürmüştü? Aman Allah'ım Derin çıldırmış olmalıydı! 

"Kalk kalk gidiyoruz!" kolundan tutup çekiştirdiğimde beni engelledi.

"Nereye?"

"Burada böylece duramam onun yanında olmalıyım." itiraz etmedi ve onu sürüklememe izin verdi. Umarım Derin beni affederdi, umarım.

DERİN OLGUN'DAN

Bir dağ evinin içine sürüklendiğim de sinirlerim alt üst olmuştu. Adamın amacı neydi anlayamıyordum onun Yaren'in yanında olması gerekti, benim değil. Dış kapıyı kitleyip anahtarı pantolonun cebine koydu.

"Ne yapacağız burada?" omuz silkip geniş alana ilerledi.

"Geceleri soğuk olur şömineyi yakarız." ben ne soruyordum o ne söylüyordu. Sinirli bir şekilde koltuğa oturduğumda tırnaklarımı kemirmeden duramıyordum. Beni buraya neden sürüklemişti ki şimdi bu? Üzerindeki ceketi çıkarıp koltuğun üzerine bıraktığında beyaz gömleğiyle bahşettiği şölen beni yutkundurdu. Şöminenin önüne çömelip odunlarla ilgilendi sonra ateşi harladı ve ayağa kalktı. Toz içinde kalan ellerini birbirine çırpıp tozu dağıttığında hapşurdum. 

"İyi yaşa!"

"Hep beraber." tozdan çabucak etkilenen bir insandım ve bu da temizlikten uzak durmamı sağlayan tek şeydi. Şuan temizlik nereden aklıma girmişti bilmiyordum. Kanepenin başlığındaki battaniyeyi alıp bana uzattığında hemen sarmalandım. Yaz ayında olmamız umurumda bile değildi.

"Alpay dede iyi bir adamdır o an yaptığı şey-"

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." aklıma gelen her görüntü de yanağım sızlıyordu. Önce torunu bedenimi yaralamıştı şimdi de o ruhumu. Ben bu aileye bulaşmakla hata mı yapmıştım? Ya da tüm hatalı olan benim benliğim miydi? Yanağıma değen iri ve soğuk eller beni irkiltti. Parmaklarının tersiyle Alpay dedenin vurduğu yeri incitmek istemez gibi okşuyordu, peki bunu neden ruhumda istiyordum?

"Yapma." derken sesim fısıltılı ve yorgundu. Kirpiklerim dış dünyaya beni kapadığında elini çekmedi.

"Seni bu denli yaralayan ne bilmiyorum  ama hissediyorum, bunun bizim adına yazılan bir başlangıcın olduğunu hissediyorum." yapamazdım. Bunların hiç biri doğru değildi. O can dostumla evlenecekti ve bende evliydim. Yüzümü yana doğru çevirdiğimde parmakları da kaybolmuştu. Sonra yanımdan kalkıp gittiğinde sessizce ağladım. Özür dilerim gözleri güzel adam, seni de kirletemem. 

**

Lütfen yorum yapmadan ve oy vermeden gitmeyelim!

P U SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin