Keyifli Okumalar
Hızlı adımlarım sayesinde topuk seslerim daha baskın ve toktu. Yaren'in ne yapmak istediği konusunda bir fikrim yoktu ama canımı bile isteye acıtmıştı. Belki de buralarda daha fazla kalmamalıydım, dönmeliydim ama babamın kollarını açarak beni bekleyeceğini düşünmüyordum. Ayaklarımın beni taşımayacağını hissedip olduğum yere yani kaldırıma oturuverdim. Kimin ne diyeceği ne yapacağı umurumda değildi zaten yeterince kırılmıştım.
Her insan kırılırdı üzülürdü asla kendimin o insanlardan yüksek olduğumu düşünmüyordum ama bu oldukça fazla geliyordu bana. Sanki içimde bir yerde bir ayna kırılmış, en hassas köşelere o kırıklar yerleşmişti. Ardımdan gelen ayak seslerine aldırmadım kaldırıma oturmuştum sonuçta ama o sesler gelip yanı başımda durmuştu. Üzerime koyulan ceketten gelen koku kısa bir zaman diliminde bütün vücudumu uyuşturmuştu. Alpay hiç bir şey demeden yanıma oturdu. Şuan içimden kahkaha atmak gelmişti. Oturduğu için toplanan takım elbisesi ve ayakkabılarıyla daha çok bir iş yemeğinde olması gerekirken burada kaldırımda olması komik gelmişti. Ne yazık ki ruh halim buna el vermiyordu.Arkamdan onun gelmesini beklemiyordum, belki Cenk gelir diye düşünmüştüm. Son zamanlarda sadece o vardı çünkü.
''Ver eline bakayım.''
''Önemli bir şey değil.'' mümkünmüş gibi elimi biraz daha karnıma bastırmıştım. Alpay ceketinin cebinden bir mendil çıkartıp elime sardı.
''En azından biraz idare eder.'' Alpay epeyce yanımda oturdu sessizce benliğimi dinlememe izin verdi.
''Hadi seni eve bırakayım, hasta olacaksın.''
''Eve gitmek istediğimi sanmıyorum beni bir otele bırakır mısın?'' Tek kelime dahi etmeden elini uzattı. Elini tutup kalktığımda göz göze gelmiştik. Aramızda bir çekim vardı bunu inkar edemezdim ama olmazdı.
Arabaya bindiğimizde yine sessiz idik ta ki bu sessizliği tanıdık yollara girdiğimizde anladım. Yine gittiğimiz şu dağ evine gidecektik.
''Sana otele bırakmanı söylemiştim.''
''Bu saatte seni bir otele falan bırakacağımı mı sanıyorsun.'' Zaten ayaklanmış sinirlerim iyice hoplamıştı.
''Sen ne hakla buna karar verebiliyordun acaba, geri dön.'' Burada inebilecek kadar salak değildim. Tamam gurur yapıp inmek isterdim ama gecenin bu saatinde bunu yapmazdım. Ve o benim inmeyeceğimin farkında olarak yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile yola devam etmişti.
***
Belimden ve bacaklarımdan geçen eller ile gözlerimi araladım. Alpay beni kucağına almıştı.Sanırım günün yoğunluğu ile arabada uyuya kalmıştım.Biraz daha sokuldum Alpay'a. Hava soğuktu ne yapayım. Uyku ve uyanıklık arasında bir koltuğa yatırıldığımı hissettim. Bir kaç tıkırtıdan sonra Alpay yanıma gelmiş ve üstümü örtmüştü. Gözlerimi açıp ona sabitledim. Onun gözlerinin benim gözlerime kenetlenmesiyle gözlerimi kaçırdım.
Yaren'in neden böyle davrandığını bana anlatabilecek tek insan vardı o da Alpay idi kuşkusuz. Son zamanlarda benden daha yakındı Yaren'e ama sormayacaktım, beni çok yaralamıştı.
''Ne düşünüyorsun?''
''Hiç.''
''Hiç?''
''Hiç''
Garip bir sessizlikti sürüp giden ama bundan ikimizde şikayetçi değildik.
***
Gözlerimi araladığımda saat sabaha yakın olmalıydı. Dışarıdan gelen tıkırtılar yerimde hızla doğrulmamı sağlamıştı. Pencerenin önünden geçen gölgeyle yutkundum. Alpay neredeydi en son bana yukarıdaki yatak odasında yatmamı söylemiş ben kabul etmeyince yukarı çıkmıştı. Kapının arkasında ki kişinin kapıyı açmaya çalışmasıyla yanımda olan geniş sehpadan vazoyu alıp kapının arkasına geçtim. Biliyordum klişeydi ama şu an en mantıklısıydı.
Yavaşça aralanan kapı ile üzerinde siyah kapüşonlu adamın kafasına geçirdim ve çığlık attım. Adamda hiç bir değişim olmadan bana döndü. Alpay çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Ne yani ben bu kadar aksiyonu boşuna mı yaşamıştım.
Alpay elini ensesine attığında bir kaç adım sersemledi. Koluna girip koltuğa doğru çekiştirdim onu. Hızla kapüşonunu indirip vurduğum yere baktım kırmızı ve mor tonun hakim olduğu yuvarlak bir kısım oluşmuştu. Mutfağın yerini biliyordum buz koymamız lazımdı. Tam kalmıştım ki Alpay kolundan tutup beni kendine çekti. O kadar hızlı çekmişti ki dip dibeydik nefes seslerimiz birbirine karışıyordu.
''Ne yapıyorsun sen?'' Ses tonu biraz öfkeliydi.
''Şey buz alıp gelecektim.''
''Ondan mı bahsediyorum kızım ben?''
'' Ya sen beni lafa tutmasana .''Hızlı adımlarla mutfaktan buzu alıp Alpay'ın ensesine koydum.
''Neden bu saatte dışarıdasın ki sanki. Hayır yani hırsız falan sandım.''
''Şömine sönmüş, sende üşümüşsün baya tekrar yakayım demiştim.''
''Özür dilerim, ne bileyim ben.''
Kendimi savunma mekanizmam yine ortaya çıkmıştı. Çoğu zaman bunu yapıyordum, farkında olmadan. Gözlerimi Alpay'ın gözlerine sabitlediğimde yine gereğinden fazla yakın olduğumuzu fark ettim. Aramızda ki bu çekimin farkındaydım ama bunu ne ona nede kendime yapabilirdim.
Ve delicesine korkuyordum bu adama kapılmaktan.
Yıldıza basmadan gitmeyinnn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P U S
General FictionKaranlıkta kalmış bir adamın değil, Karanlığa karışmış bir kadının acısı bu. Dostlar vardır, hiç bitmeyen. Dostlar vardır, sonu ölümle biten. Bizim sonumuz da öyle olacak sanıyordum, Ta ki onu tanıyana kadar. Beni karanlıktan çekip çık...