&&
Arka fonda çalan şarkının akışına kendimizi bıraktığımız da dansın içindeydik. Şarkının giriş kısmıyla beraber orta alana giren Şafak hızla öne atılıp klasik bacak kırma hareketini yaptı. Ellerini her zaman kullanılıyormuş gibi rahat ve ustaca davrandı. Arkasından Begüm ve Deniz yerini aldığında kalçalarını ritme uydurarak oynattılar. Memnun oluşum yüzüm ifadem muhtemelen belliydi ama bunu dile getirmedim. Begüm hızla havada ters takla attığında onu tutan Şafak oldu. Şehvetli bir hale büründükleri esnada Yalçın Begüm'ü kolundan kavrayıp kendi vücuduna yaslanmasını sağladı. Begüm'ün açık saçları etrafa savrulurken hoş bir görüntü sergiliyordu. Son olarak Burak' da dansa katıldığında zemin üstü dönmeye başladı. Bu dönüş hem kendi etrafında hemde grubun etrafındaydı.
Şarkı sona erip herkes bir kenara yığıldığında eşyalarımı toparladım. Aralıksız kaç saat çalıştık bilmiyordum fakat artık buna bir son vermeliydik. Gireceğimiz yarışmaya aylar vardı ve biz şimdiden yorulmuştuk.
"Gidiyor musun?" spor çantamı koluma astığımda karşımda sorgulayıcı Şafak'ı buldum.
"Biraz hayatlarımıza baksak iyi olur." yanından geçtiğim sırada ter kokusuyla karışmış parfüm kokusunu işittim. Güzeldi.
"Yarın yapacak mıyız?" Deniz yattığı parke zeminden bunu soruyordu.
"Hayır yarın yapmayacağız." odadan çıkıp kahveyle bütün olmuş ortama girdiğimde bir rahatlama bedenimi sardı. Yaşlı teyzeye kısa bir gülümseme bahşedip buradan da ayrıldım. Çantamın küçük gözünden telefonumu çıkarıp bilindik numaraları tuşladım.
"Canım?"
"Buluşalım." sonrasında adresi verip bir saat sonraya anlaştık. Bu hafta içinde Barış'tan kurtulup Yaren'in evlilik işini bitirecektim, o kadar. Taksiye bindiğimde işlerin daha da karışacağının bilincindeydim. Muhtemelen Yaren, söyleyeceğim plana itiraz edip evlenmeyi göze alacaktı. Ama bu defa değil, bu defa ipler bendeydi. Ücreti ödeyip taksiden indiğimde ürkütücü sessizliğe aldanmadım. Kız başımıza bir ormanda buluşmak bizim için tehlikeliydi fakat buna mecburdum gözlerden uzak olmalıydık. Kayalıklarda oturan Yaren'in yanına ilerleyeceğim sırada beni gördüğünü anladım. Yanına vardığım da hızla birbirimize sarıldık ve kısa bir özlem giderdik.
"Bu kadar acele olan ne Derin?" kaşları çatık yüzü endişeliydi. Kayalıkları oturduğum da o da hemen yanımda yerini aldı.
"Daha fazla bu saçmalıklara katlanmayacağım Yaren bu iş artık bitecek."
"Ne? Ne yapacaksın Derin? Ne yapabilirsin ki?" telaşla saçlarını karıştırdığını ellerini tutup sakinleşmesini bekledim ama bunu beklemek aptallıktı.
"Buraya gelmeden önce yaptığımız planı düşün biliyorum riskli ama başka şansımız yok." gözlerini kıstı.
"Ne yani bir ucube gibi kucağına mı atlayayım?"
"Sana hiçbir zaman öyle bir şey söylemedim ki söyleyemeyeceğimi de biliyorsun. Sadece doğrulardan bahsedeceksin ve bu ateşten herkesi kurtaracaksın." bunu yapar mıydı? Bunu hepimiz için yapar mıydı emin olamıyordum.
"Beni istemeyecek ve bu ateş daha da harlanacak."
Seni isteyecek.
"Yedek bir planım var sen bunu düşünme sadece yapacağın şeye odaklan. İlk zamanlardaki gibi istekli ve azimli ol, çek kopar onu!" tırnak etlerini yemeğe başladığında endişelendiğini anladım. Bunu çok sık yapmasa da artık benimsemiştim. Kayalıktan kalıp birkaç kez volta attı. Arada sırada kendi kendine söyleniyor bazende durup öylece bakıyordu. Bu hali beni oldukça korkutmuştu ve hata yaptığımı hissettirmeye başlamıştı. Hata mı yapmıştım? Sonunda gözlerimiz kesiştiğinde dikleşti ve beni bir nebze de olsa rahatlatan cümleyi söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P U S
General FictionKaranlıkta kalmış bir adamın değil, Karanlığa karışmış bir kadının acısı bu. Dostlar vardır, hiç bitmeyen. Dostlar vardır, sonu ölümle biten. Bizim sonumuz da öyle olacak sanıyordum, Ta ki onu tanıyana kadar. Beni karanlıktan çekip çık...