~10.Bölüm~
Justin Bieber-One Lasy Lonely Girl
"Biz evlenmeye karar verdik."
"Hayır, hayır! Daha ciddi."
"Biz evlenmeye karar verdik." Sesi bu sefer daha sertti.
"Dostum bu hiç olmaz!"
"S.ktir git Micheal! Bu gece bara gidince çok beklersin sana kız ayarlamamı!"
Evet? bu diyolog Finn ve Micheal' e ait. İki gün sonra hepimizin aileleri yemekte toplanacak ve bizimkiler olayı açıklayacak. Ellie söze girdi.
"Bi dakika! Sen benden habersiz bara mı gidiyorsun! Konuşma benle Finn!"
"Ama aşkım ben bi şey yapmıyorum, sadece şu esmere kız ayarlıyorum."
"Git!"
"Hadi bu akşam Daisy ile sende gel. Hatta Joe' da gelsin. "
"O gelirse ben yokum!"
Bu iki sevgilinin arasına giren bendim. Ha Joe kim?
Joe McDobila. Benim biricik (!) abim. Kendisi Londra' da işletme okuyor. Bu sene onun son. Kendisi yakışıklı ve çatlaktır. Ve ne olduğunu çözemediğim aromalı parfümü çok güzel!
"Neden? Abin çok kafa dostum!"
"Evet, senin gibi kız avcısı Micheal."
"Ben Joe'ya mesaj attım bile. Yaşasın kötülük!"
"Hah! İyi bok yedin!"
Çantamı ona attım. O da bana attı. Sonunda durduk ve Finn provasına devam etti.
*****
Mini kot eteğimi son kez düzeltip aşağıya doğru adımladım. Joe, anahtarıyla ritim tutuyordu. Benim geldiğimi görünce nefes verip kapıdan çıktı. Bende arkasından. Onun Chevrolet Impala'sına bindik. Abimle beraber Supernatural izlediği oldu yani. İkimizde Supernatural hastasıyız. Dean'in yaptıklarını abimle izledim siz anlayın ne kadar kaçık olduğumuzu. Her neyse sizi daha fazla korkutmayım.
Bara geldiğimizde bizimkiler daha yoktu. Joe, bira; ben ise viski söyledim.
"Viski için fazla küçük değil misiniz bayan?"
"Sende kardeşin ile bara gelmek için büyük değil misin?"
"Micheal çağırdı. Kırıyım mı yani?"
"Sen kırma zaten! Ben onu öyle bir kıracağım ki görecek o!"
"Şşş. Tamam bebek sakin ol!"
Hareket çekip, önümde ki viskiyi içmeye başladım.
*****
Rengini çözemediğim elbieme bakıp dudaklarımı sarkıttım. Saçlarımı dağınık bi topuz yaptırmıştım. Dudaklarımda renksiz parlatıcı sürüp her zaman ki sade makyajımı yapmıştım. Joe'nun benim tabirimle; anırması ile aşağı indim. Annem, babam, Joe ve ben; şöförümüzün kullandığı büyük arbaya bindik. 45 dakika sonra mekandaydık. Finn ve ailesi gelmişti. Onlarla selamlaştıktan sonra Finn'in çaprazına oturdum. Abimde; yanıma Finn'in abisinin karşısına.
"Çok heyacanlıyım!"
"Heyecanlanma! Provalarda ki gibi. Ama sadece Micheal'in dediklerine uyma!"
"Ta-tamam."
"Ay! Kekeliyor! Anaokul çocuğu!"
"S.ktir git Daisy!"
"Haha!"
Bir süre sonra Ellie ve Micheal'de aileleri ile geldi. Ellie, Finn'in yanına; Micheal de benim yanıma oturdu. Ana yemeklerimizi yedikten sonra; Finn, Ellie'nin elini tuttu ve onu kaldırmadan ayağa kalktı.
"Bir kaç hafta önce hayatımın en önemli kararını verdim. Ve bu kararı açıkladığımda olumlu bir tepki de aldım. Biz, Ellie ile evlenmeye karar verdik."
Ellie'de ayağa kalktı.
"İkimiz de buna hazırız."
Direk Ellie'nin annesi söze atıldı.
"Daha eğitiminiz bitmedi ne evlenmesi!"
"Evet! Suzie (Ellie'nin annesi) haklı! Bu yavaşta ne evlenmesi!"
Dördümüzünde aileleri bu konuyu tartışırken ben öksürüp ayağa kalktım. İlgiyi üstüme çekince Micheal'i de ayağa kaldırıp konuştum.
"Onlar şimdi evlenmekten bahsetmiyorlar ki, sözden bahsediyorlar."
Micheal'e bir dirsek attım. Acı bi ses çıkarıp konuşmaya başladı.
"Evet. Biz onları destekliyoruz. Ciddi bir anlamda birbirlerine sahip olmak istiyorlar. Bu bunların hakkı."
Dört büyükler meclisi birbirlerine baktılar ve Finn'in babası konuştu.
"Tamam çocuklar. Haklısınız."
Tüm masadan onaylama sesi çıkarınca, Finn cekedinin cebinden yüzük kutusunu çıkardı. Kraliçe taçlarına benzeyen yüzüğü, diz çöküp Ellie'ye taktı. Ellie'de kutudan kral taçına benzeyen yüzüğü alıp Finn'e taktı. Alkışlamaya başladım. Benle beraber herkesde. Finn ayağa kalkıp, Ellie'nin dudağına minik bi öpücük kondurdu. Onlar yerlerine oturunca konuşmalar devam etmeye başladı.
"Bebeğim, artık her istediğimizi yapabiliriz."
"Çok beklersin Finn."
"Ama Ellie-"
"Sus Finn!"
Bunlar tartışırken biz anca gülüyorduk.
"Onu bunu bırakında yarın sonuçlar açıklanıyor."
"Aaa doğru!"
Sınavı hatırlayan bendim tabi! Başka kim hatırlar ki! Bana cevap veren de Finn'den kaçmak isteyen Ellie tabi ki. Bi süre daha konuşmaya devam ettik. Yemek bittiğinde hepimiz evlere dağıldık. Geç değildi. Bu yüzden sokak yarışı izlemeye karar verdik. Kot şortumu, beyaz kalın askılı tişörtümü, siyah converse ayakkabılarımı giydim. Saçımı aşağıdan at kuyruğu yaptım. Makyajımı değiştirmeden, telefonumu, cüzdanımı ve tabii ki arabamın anahtarını alıp dışarı çıktım. Garajdan çıkartılan arabama atlayıp alana gittim. Bizimkiler oradaydı. Yanlarına gidip yarışı izlemeye başladım. Yarışanların ikisini de tanıyordum. Yanlarına gidip şans diledim ve ön sıraya geçip izlemeye başladım. Yanıma şu bahsettiğim Lola geldi.
"Asla beni geçemezsin."
"Evet haklısın. Sürtüklükte geçemem."
"Haha! Var mısın yarışa!"
"Senden mi korkacağım ben be!"
"Görürüz!"
Yarış mı istiyor? Tamam varım! Kim kazancak görürüz.
Mini Cooper'ımı yarış alanına çekip bindim. Çocuklar yanıma geldi.
"Hadi kardeşim! Göreyim seni! Şu sürtüğe haddini bildir!"
"Şu kızı ezip gel dostum!"
"İşte benim kızım! Göster içinde ki vahşi kediyi bebek!"
"Tamam Ellie, tamam Finn ve tamam Micheal!"
Çocuklar etrafımfan uzaklaştığında Lola'ya baktım. Sırtık sürütük! Önümüzde ki esmer kız kırmızı eşarbını sallayınca gaza kökledim. Kimseden ses çıkmıyordu. Tüm şehir yarışın sonucu bekliyordu. Eee taraflar büyüktü. Bi yanda şehrin sürtüğü Lola, bi yanda şehrin gizemli masum kızı. Kafamı dağtan şey alkışlar oldu. Evet alkışlar ban geliyor. Haddini bil seni sürtük!
Ağhh! Ellerim koptu! Yazasaya kadar canım çıktı. Söyleyecek bi şey yok her şey güzel gidiyor. Multimedya da ki Daisy'nin, External Link' de Ellie'nin elbisesi var. Hadi size bay bay x :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK HAYAL
FanfictionTek bir hayal. Yedi yaşından beri başka hiç bir düşünce yok aklında. Julliard Üniversitesi. Julliard Üniversitesi'ni kazanıp oradan mevzun olmak. Kazanmak kolay ama mevzun olmak? Yaşayacaklarına karşı güçlü olması gereken bi kız var karşınızda. Ama...