~7. Bölüm~
Miley Cyrus- Part In The USA
|Büyük Sınav Günü|
Yeap! Sınavım harika geçti. Her şey mükemmel. Bizimkiler daha çıkmadı, bende kantinde oturuyorum. He tabi mezuniyet partisi ne oldu?
Partiye gittik. Ed sürekli bana sarkıntılık yaptı. Her zaman ki sapık Ed. Başka bir çocuk daha bana sarktı. Ed buna vurdu. Sonra kendini içkiye verdi. Sarhoşken Lola'yı öptü, ona tokat attım. Kavga ettik ve ayrıldık. Ertesi gün Finn onu başka bi kızı öperken görmüş. Öyle işte. He tabi okullara kapandı bu arada.
Micheal'in sesini duyduğumda arkama döndüm ve ona seslendim.
"Micheal!"
"Daisy!"
Yanıma geldi ve karşıma oturdu. Sevinçle konuşmaya başladım.
"Sınav nasıl geçti?"
"Harika! Bekle beni Londra Üniversitesi! "
"Amerika' da bir üniversite düşünsen ya. Ayrılmayalım hiç birimiz."
"Köpek bakışından nefret ediyorum! İlk tercihim New York Üniversitesi. Oldu mu?"
"Yaşasın! "
"Senin nasıl?"
"Muhteşem!"
"Benimde harika!"
Kafamı yan tarafa çevrildiğimde Ellie'yi gördüm. Gülümseyerek konuştum.
"Işte! "
Bağırarak Justin Biber- Boyfriend'i söyleyen birinin sesini duyunca hepimiz arkaya döndük. Finn neşe ile yanımıza geldi.
"Sınav çok kolaydı! Hadi şimdi gidip benim planımı gerçekleştirelim."
Koşturarak dışarı yürümeye başladı. Bizde soru soramadan onun peşinden. Ellie' yi kendi Audi' sine bindirdi. Kendiside binerken Micheal' e bağırdı.
"Sen planı biliyorsun dostum!"
O da arabaya bindi ve hızla gittiler. Bizde benim arabama bindik. Arabayı çalıştırırken konuşmaya başladım.
"Plan ne?"
"Sen ilk önce beni eve bırakıyorsun. Sonra kendi evine gidiyorsun.Pasaportunu ve valizini alıp hazırlanıyorsun. Sonra biz seni almaya geliyoruz ve bekle bizi Akdeniz!"
"Hep beraber? "
"Haberin olsun. En küçüğünüz olan bende dün 18 yaşına girdim."
"Harika!"
İkimiz de kahkafa atmaya başladık. Biraz sonra Micheal' in evine varmıştık. Onu bıraktım ve kendi evime gittim. Valizimi hazırlayıp, anneme durumu anlattım. Yarım saat sonra Finn ve Micheal geldi. İkisi ön koltuktaydı bende mecburi arka koltuğa oturdum. Finn direk konuşmaya başladı.
"Ellie'ye evlenme teklifi edeceğim."
Ben şaşkın şaşkın bakarken Micheal söze atıldı.
"Huhu! Yeğenimi beklerim artık! "
"Bi s.ktir. Dasiy sen ne düşünüyorsun? "
"Eğer arkadaşımı üzersen, seni öldürüp yakarım. Küllerini de sigarama katıp içerim."
Micheal elini kaldırarak arkasına döndü. Bende eline vurdum.
"Bu kızı bu yüzden seviyorum dostum. Sert ve güzel. Bence- "
Ne diyeceğini bildiğim için ağzına vurdum. Biz didişirken Ellie'nin evine gelmiştik. Finn arabadan indi ve Ellie ile öpüştü. Hatta yiyişti! Neden her yerde bunu yapıyorlar? Olan var olmayan var! Sonunda arabaya geldiklerinde Micheal' in zorla önden kaldırdılar. Micheal benim yanıma geçti, Ellie' de öne. Biraz sonra havaalanında idik. Uçağa bindik. Ellie sevgilisi ile oturduğu için bana yine sorunlu Micheal düştü. Telefonumu uçuş moduna alıp kulaklığımı taktım. Little Mix- Change Your Life.
***
Homurdanarak kafamı sağa sola çevirdim. Bi el yüzümü tekrar yatırdığında konuştu.
"Tüm yol uyudun, otel odasına gelmişken uyanma bari sorunlu!"
Sırtım yumuşak yerle buluşunca sesi çözdüm. Micheal. P.ç işte. Kafamı kaldırıp konuşmaya başladım.
"Nerdeyim ben ya?"
"İtalya. Uçakta bi uyudun, bende seni taşımak zorunda kaldım."
"Ay, canım benim ya. Gel öpiyim."
"Bi s.ktir git! Ben kendime bi kız bulmaya gidiyorum. Görüşürüz. Ha bu arada, akşam 8'de seni almaya geleceğim. Şık ol."
Kapıdan hızla fırladı. Salak ya. Salak ama seviyorum lan ben bu çocuğu. Tüm sırlarımı bilir. Benim için Ellie'den sonra o var. İyi ki de var.
Yataktan kalktım ve pencereye doğru gittim. Deniz görünüyordu. Akdeniz. Ne kadar olmuştu Akdeniz'de yüzmeyeli. 2? Belki de 3 sene önce. Hatırlamıyorum. Ama o yaz tüm yazlardan güzeldi, bunu hatırlıyorum. Kafamı sallayıp düşüncelerden kurtuldum ve yatağın diğer tarafında ki çantama doğru gittim. Çantmdan telefonumu ve şarj aletimi bulup şarja taktım. Telefonumun açılması ile ilk baktığım şey saat oldu. İki saatten az vaktim vardı. Valizimi açtım ve kıyafetlerimi çıkarıp astım. Kıyafetlerin arasından vişne rengi elbiseyi yatağın üstüne attım ve banyoya girdim. Bir saat süren (ne yapayım? suya girdim mi çıkmak istemiyorum) bir duşun ardından elbisemi giydim ve saçlarımı maşa yaptım. Ayakkabım ojem bilekliğim derken tam vaktinde hazırlandım. Kapı çalındığında, siyah çantamın içine oda kartımı da atıp çıktım. Micheal direk muzurluğa başladı.
"Sarkıntılık yapan kesinlikle olacak bebek. Acaba bende mi sarksam?"
"Ben senle ne yapacağım Micche?"
"Daisy'! Bana bu isimle seslenme diye daha kaç kere demem lazım!"
"O zaman sende uğraşma. Kız buldun mu kendine bari."
"Aslında buldum. Fransız bir sarışın. Ama sevgilisi çıktı."
"Haha!"
Biz dalaşararak restoranta geldik. Finn ve Ellie karşılıklı oturuyordu. Finn kot pantolon, krem rengi bir gömlek ve krem yamalı siyah bir ceket giymişti. Ellie ise beyaz, belinde kristal kuşağı olan bir elbise. (http://www.moda.kadinlarsitesi.com/wp-content/uploads/2013/01/straplez-mini-gece-elbise-kombin-modeli.jpg) Micheal'e gelirsek; siyah dar kumaş pantolon, beyaz Pink Floyd tişörtü ve siyah ceket. Yerlerimize geçtiğimzde Finn konuştu.
"Uyuyan güzel uyanmış."
"Ne ya. Uykum olamaz mı?"
"Olan bana oldu."
Konuşmaya giren tabii ki de Micheal'di.
"Uğraşmayın arkadaşımla. Aaa!"
Ve bana destek çıkan Ellie. Ay! Canım arkadaşım benim. Ona sıkıca sarıldım. O da bana. Eğlenceli bir yemeğin ardından terasa çıktık. Tek biz vardık. Tüm gece içip eğlendik. Saat tam 12 olunca havai fişekler patlamaya başladı. Finn cebinden bir yüzük çıkardı ve diz çöküp konuştu.
"Benimle evlenir misin Ellie?"
Ellie yere çöküp Finn'i öptü. Sonrada bağırdı.
"Evet!"
Bölüm geç geldi. Hastaydım. Özür dilerim. Kahramanları "CAST" bölümünden göre bilirsiniz. Öyle işte. Bye x
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK HAYAL
FanfictionTek bir hayal. Yedi yaşından beri başka hiç bir düşünce yok aklında. Julliard Üniversitesi. Julliard Üniversitesi'ni kazanıp oradan mevzun olmak. Kazanmak kolay ama mevzun olmak? Yaşayacaklarına karşı güçlü olması gereken bi kız var karşınızda. Ama...