24. Bölüm
Lady Gaga- Judas (Multimedya)
I, I love you like a love song, baby
Ben, ben seni bir aşk şarkısı gibi seviyorum
I, I love you like a love song, baby
Ben, ben seni bir aşk şarkısı gibi seviyorum
I, I love you like a love song, baby
Ben, ben seni bir aşk şarkısı gibi seviyorum
Neden uykumdan normal bi şekilde değil de şarkıyla uyanıyorum? Bana bunu açıklayın! Kim olduğuna bakmadan telefonu açtım ve kulağıma dayadım.
"Alo."
"Dasiy, uyandın mı?"
Austin. Bi daha telefonu kin olduğuna bakarak açacağım. Ciddiyim.
"Evet. Ne oldu?"
"Yılın ilk günü, güzel bir kahvaltıya ne dersin?"
"Tamam. Imm, bana yarım saat verebilir misin?"
"Yarım saat sonra aşağıya inersin o zaman?"
"Tamam, seni seviyorum."
"Bende."
Telefon kapandığında kendimi hızla banyoya attım. Yarım saatlik kısa bir zaman söz konusu. Sıcak duşun ardından saçlarımı düzleştirdim. Sonrada dolabımın karşısına geçerek ne giyeceğime karar vermeye çalıştım. Pantolon? Hayır, çok sade. Dolabı karıştırırken elime bordo renki ince külotlu çorap geçti. Evet! Bunla güzel bir kombin olabilir. Siyah şortu, bordo dirsek kolu tişörtü de dolabımdan bulunca üstüme geçirdim. Geçen gün giyip ortada bıraktığım siyah botlarıda ayağıma geçirindim. Siyah kalemi ve hardar renki parlatıcıyı da sürünce tam tamına hazır olmuştum! Ve 5 dakikam daha vardı. Hemen montumu giydim ve çantamın içine telefonum ile cüzdanımı attım. Merdivenlerden inmeden önce kolidorda bağırdım.
"Finn! Ben Austin ile kahvaltıya gidiyorum!"
Odasından onayladığını anlatan bi kaç homurtu yükseldi. Dün akşam dört gibi yatmıştı sanırım. Tüm gece Ellie ile görüntülü konuştular. Buraya geldiğimizden beri öyle zaten. Her gün görüntülü konuşuyorlar. Bende iki dakika konuşup onları yalnız bırakmak için oradan uzaklaşıyorum. Benim olduğum iki dakikalarda Micheal'de, Ellie'nin yanında oluyordu. Sonra o da kameradan çıkıyordu.
Kapının önünde ki aynaya son bir kez bakıp kapıyı açmak için hamle yaptım ama o sırada zil çaldı. Austin kesinlikle benden daha hızlı. Kapıyı açtığımda Austin yerine başka birini görmem ile şok oldum.
"Finn Gracell'e mektup var ama."
"Neden aşağıya bırakmadınız ki?"
"Özellikle elden teslim edilmesi istenmiş."
"Ben yakın arkadaşıyım, alabilirim."
"Tamam, adınızı ve imzanızı alabilr miyim?"
Kafamla onayladım ve verdiği dosyaya adımla beraber imzamı da attım. Sonra ise ben mektubu alırken o dosyayı aldı. Bi şey demesine izin vermeden kapıyı kapattım. Aşağı bırakılmaması istencek kadar büyük ne olabilir ki?
Kendimi koltuğa attım ve zarfın köşesine baktım.
"Eski Dostun"
Ne eski dostu? Bunda var bi şey. Şu an Finn'e seslenmem lazım ama üzgünüm ki merakım daha ağır basıyor. Hızla mektubu açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK HAYAL
FanfictionTek bir hayal. Yedi yaşından beri başka hiç bir düşünce yok aklında. Julliard Üniversitesi. Julliard Üniversitesi'ni kazanıp oradan mevzun olmak. Kazanmak kolay ama mevzun olmak? Yaşayacaklarına karşı güçlü olması gereken bi kız var karşınızda. Ama...