TEK HAYAL 26.Bölüm

64 5 0
                                    

26. Bölüm

Multimedya İle Okuyun

Finn Anlatıyor

Yeniden doğmasını beklediğiniz bi güneş oldu mu hiç? Yenildiğiniz gölgeler oldu mu? Kaybolduğunuz acılar ya da?Ben bekliyorum o güneşi işte. Gölgelerim beni yendi çoktan. Ve acılara gelirsek, ben Ellie'ye kavuşamanın acısında kayboluyorum hala. 

   Dört koca hafta geçti ve Ellie hala benle barışmadı. Daisy ben ve Austin geldiğimizde hastanedeydi. Ve uyanmıştı. Onla konuştum ve beni kovdu, konuşmadı. Hala da konuşmuyor. O her uyuduğunda kızlar beni arıyor ve bende yanına gelip onu izliyorum. Uyanır bağırır korkusu ile ona dokunamıyorum. Hayatım lanetlenmiş gibi. Onu özlemek. Çok berbat bi duygu. Keşke abimi dinleseydim.  Eğer tekrar bulaşmasaydım bu işlere Ellie ile böyle bi konuşma gerçekleştirmeyecektik ve o kendine zarar vermeyecekti. Kendimden nefret ediyorum!

    Şu an saçlarını okşamayı o kadar isterdim kii. Git ve yanına uzan Finn! Sadece saçlarına dokun ve kalk sonra bi şey olmaz! İç sesim.. Ne zaman onu dinlersem iyi şeyler olmuyor. Ama haklı. Oturduğum koltuktan kalkıp onun yatağına gittim. Yavaşça uzandım ve ağırlığımı sağ dirseğime vererek kafamı kaldırdım. Sol elimle ise saçlarını okşuyordum. 

"You and I 

Sen ve ben 

We don't wanna be like them 

Biz onlar gibi olmak istemiyoruz 

We can make it till the end 

Sonuna kadar yapabiliriz   "

Şarkıyı sessizce mırıldanırken saçlarına hissedemeyeceği kadar küçük bi öpücük kondurdum ve yanından kalktım. Gitme vakti gelmişti. Yavaş adımlarla odadan çıktım. Merdivenden inerken alt kattaki sesleri duyabiliyordum. 

"Şimdi ne olacak? Araları böyle gitmemeli."

"Böyle gitmemesi gerektiğini bende biliyorum, Daisy. Sen kendi ilişkini düzelt önce."

   Evet ne kendi ilişkisini düzeltmesi? Austin ve Daisy buraya geldiğimizden bi kaç gün sonra kavga ettiler. Aslında küçük bir tartışmaydı. Ama sonra olaylar koptu. Austin bara gitmiş ve orda sarhoş olmuş. Ve bi kızla öpüşmüş. Tabii ilk başta bizim bundan haberimiz yoktu. Austin pişman olduğu ile beraber bunu Daisy'e söyleyince, ayrıldılar. Austin şu an Amerika'da. En son konuştuğumuzda içiyordu. 

   Hepsi bana dondüğünden kendimi koltuğa bırakmıştım. Daisy, Micheal, Bella ve Joe. Gözleriyle hepsi aynı soruyu soruyordu. Bu kadar duygusuz musun? Gerçekten bu durumda ağlamıyor musun? Üzgünüm çocuklar. Böyle durmak zorundayım.

"Bana kahve koyan olacak mı aranızda?"

 "Git kendin koy kahveni."

 Daisy'e omuz silknip koltuktan kalktım. Mutfağa gittiğimde ilk bir kaç dakika tezgaha yaslanıp durdum. Duygularımdan kendimi arındırdığımda, sıcak kahveyi fincana doldurdum. Elimde kahve ile mutfaktan çıkarken merdivenden inmekte olan Ellie'yi gördüm. Yandık!

    Gözlerini yerden kaldırdı ve beni gördü. Ardından da çığlığı evin içinde yankılandı.

"Onun burda ne işi var!"

"El bak-"

 "Çabuk git burdan, s.ktir olup git! Anladın mı!"

   Sinirlenmiştim. Hemde fazlasıyla! Mutfak tezgahına kahve kupasını bırakıp Ellie'yi kucakladım.

TEK HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin